Bu o translate Spanish
113,076 parallel translation
Axe orada konuşma yaptı ve o andan beri tek hayalim bu oldu.
Escuché a Axe y, desde ese momento, este fue mi sueño.
Ya bu olacaktı ya rimel. Gözüme bir şey sürmeyi sevmiyorum. Alerjim azıyor, sonra ovalıyorum ve ağlamış bir kıza benziyorum.
Era esto o rímel, y no me pongo mierda en los ojos porque me da alergia y luego me los froto y parece que estoy llorando.
Eğer bu adamlar girmeseydi o zaman...
O sea, si estos tíos no hubieran entrado, les hubiera...
Kara, sen... Bu insanlar hakkında bildiğimiz şey seni istemeleri, o yüzden gidecek son kişi sen olmalısın.
Todo lo que sabemos de esta gente es que te quieren a ti, así que tú deberías ser el último en ir.
O yüzden bu akşam ziyafet var!
Y por fin has vuelto con nosotros.
Olan o ki bu klasik geçen gece müzeden kaybolmuş.
Pintura clásica con números.
Senin almadığına inanıyorum, ama peki ya Lyra? O da asla yapmaz, bu..
Creo que tú no lo hiciste, pero ¿ y Lyra?
Ya da bu muhtemelen seninle oynamasını bilen bir kadının başka bir üç kağıdı olmasın?
¿ O podría ser posiblemente otro engaño de una mujer que sabe cómo jugar contigo?
Bu sebeplerin senin için yeterince iyi olup olmadığına karar vermen gerek.
Tienes que decidir si esas razones son lo suficientemente buenas para ti o no.
Eğer bu insanlar hakkındaysa, o zaman bazı şeyler değişmek zorunda.
Si esto trata de la gente, entonces algunas cosas deben cambiar.
Eğer bu seni oynatacaksa, o zaman yardım etmekten mutluluk duyarım.
Bueno, si con eso lo haces, entonces, me alegra poder ayudar.
Bu işi kolaylaştırmak ya da zorlaştırmak sizin elinizde.
Podéis hacerlo fácil o podéis hacerlo difícil.
Törene katılmayı şimdi mi kabul edeceksiniz yoksa bu şehirdeki binlerce kişiyi öldürdükten sonra mı?
¿ Estaréis de acuerdo con la ceremonia ahora o solo después de que haya acabado con miles de vidas allá abajo?
O yüzden bu kadar zor ya.
Por eso es tan difícil.
Ama şu an o gemide mahsur kalan arkadaşlarımızdan başka bir şey düşünemiyorum. Eğer gemiyi yok edersek de onlar da yok olur ve bu beni çok üzer.
Pero todo en lo que pienso es en el hecho de que dos seres queridos están encerrados en esa nave y si la destruimos... entonces ellos están también destruidos y eso... eso rompería mi corazón.
Listedeki en hızlı, güçlü veya yetenekli kişi değilsen asla bu sektöre giremezsin.
Nadie llega aquí a menos que sean las personas más rápidas, fuertes o talentosas en la tabla de índices.
O çocuğu buraya çağırıp bu yazılımı bilgisayarımdan sildir.
Que venga el técnico y borre este maldito programa.
Kısacası, bu komitede size yardım da edebilirim, zarar da verebilirim.
El caso es que puedo ayudarte con este comité o puedo perjudicarte.
O zaman bu nasıl oldu, söyleyin.
Díganme cómo sucedió esto.
Hayır, mesele bu değil.
No, no es eso. No es que puedas o no puedas.
Bütün o çocuklar ölebilirdi, ve sana şunu söyleyeceğim, eğer Hope Mikaelson bu büyüye bağlıysa, o ölecek.
Todos esos niños podrían haber muerto, y voy a decirte algo, si Hope Mikaelson está ligada a ese hechizo, morirá.
Eva'nın, o çocukların kaçırılmasından sorumlu kişi olduğunu öğrendiğimde, bu konuda bir şeyler yapmak zorunda olduğumu anlamıştım.
Bien, cuando descubrí que Eva era la responsable de llevarse a aquellos niños, supe que tenía que hacer algo al respecto.
O hala bu şehrin topraklarında çalkalanıyor.
Se sigue agitando en el suelo de esta ciudad.
Geçen gün, Marcel ve benle savaşırken o cadıda hissettim bunu. Yani eğer bu enerjiyi, kaynağına kadar takip edebilirsem...
Lo sentí el otro día en ese brujo cuando Marcel y yo le eliminamos, y si puedo rastrear esa energía hasta su fuente...
O zaman, onu bu dünyadan...
Bueno, entonces, tienes toda la razón
Onun bahaneleri veya senin sadakatine aldırmadan, bu haine gittiği yolun yanlışlığını göstereceğini umuyorum.
A pesar de sus excusas o tu lealtad, espero que le enseñes a esta traidora el error de sus métodos.
Bu güç seni ne kadar tutarsa tutsun, senin gücüne kıyasla o bir hiç.
Sea cuál sea la fuerza con que te retiene este poder, no es nada comparado con tu fuerza.
Bu bir özür mü yoksa teşekkür mü?
¿ Es una disculpa o un agradecimiento?
Bu kabadayligin o ezik korkuna faydasi oluyor mur?
¿ Ayuda esta fanfarrona a aliviar tu miedo patético?
Klaus, eger bu bir kurban istiyorsa, Eger sen veya Marcel arasindaysa... sen olmasina izin verme.
Klaus, si esta cosa está exigiendo un sacrificio de sangre, si eres tú o Marcel... no dejes que seas tú.
O bir kökeni öldüren tek kisi oldugu için... Hollow bu teklifi kabul etti. ve karsiliginda bir hediye verdi.
Como él es el único que puede matar a un original... el Hollow ha recibido su ofrenda y nos ha dado un regalo a cambio.
Elijah her halükarda ölecekse o zaman ruhunu bu kolyeye taşımayı deneyebilirim.
Si Elijah va a morir de todas formas, entonces puedo intentar poner su alma dentro del colgante.
Onu bu gece diriltmenin bir yolunu bulmalıyız. Yoksa onu sonsuza kadar kaybedebiliriz.
Necesitamos encontrar una forma de resucitarlo esta noche o podríamos perderlo para siempre.
LaForge Malikanesi'ndeki yılan Hollow'u simgeliyorsa o zaman bu da bir tür totem olmalı. Bunu gücünü arttırmak ve kendisini korumak için kullanıyor.
Si la serpiente en la casa LaForge representa el The Hollow mismo, entonces esto debe ser algún tipo de tótem que está usando para aumentar su poder y protegerse.
Bu işi ne kadar çabuk bitirirsek o kadar iyi olur.
Cuanto antes terminemos con esto mejor.
O yanında olsun ya da olmasın bu fırsatı kullanmalısın.
Pero con o sin él, debes tomar esta oportunidad.
Hoşunuza gitse de gitmese de bu işte birlikteyiz.
Ahora, les guste o no, estamos en esto juntos.
Yoksa bu savaş başlamadan bitecek.
O si no esta batalla está acabada antes de empezar.
İşte bu yüzden aramızda en iyisi de o.
Y por eso es el mejor de nosotros.
Bu o.
Es ella.
Şimdi benimle kavga etmek mi yoksa bu işi bitirmenin yolunu bulmak mı istersin?
¿ Quieres pelear conmigo o quieres encontrar una forma de acabar con esto?
Şimdi bu fırsatı tepersin ve belki kardeşini kurtarabilirsin. Ya da işini yaparsın ve küçük kızını kurtarırsın.
¿ Quieres desaprovechar esa oportunidad para quizá salvar a tu hermano, o quieres hacer tu trabajo y salvar a tu pequeña?
Bu ruh, o bir şeytan.
Este espíritu, ella es malvada.
Söylediğine göre de, uzun zamana dayanıyor. Gerçekten kurtadam lanetini o yaratmışsa... Yani, beni ben yapan şey bu.
Y por lo que dijiste, se remonta a mucho tiempo atrás, y si de verdad creó la maldición de los hombres lobo... quiero decir, eso es lo que me hizo como soy, y toda mi vida he estado luchando contra esto.
Şimdi o enerjiyi alıp bu desteye koyabilirim ve bu aradığımız kişiği bulmamızda yardım edecek.
Ahora, puedo coger esa energía y ponerla en este tablero, y nos ayudará a averiguar a quién estamos buscando.
Marcel'i tanıyorum ve bu küçük partiyi o düzenliyor, değil mi?
Conozco a Marcel y él da esta fiesta, ¿ verdad?
Marcel hariç, seni bu gezegende öldürebilecek tek şey o.
Aparte de Marcel, es la única cosa en este planeta que puede matarte.
Bu şeyi veya onu nasıl durduracağımızı anlamıyoruz.
No entendemos esta cosa o cómo detenerla.
Soy on yıl önce bitiyor ve Lockwood kayıtlarına göre o aileden birisi bu gizemli kemiklerden biriyle gömülüyor.
Del Robles. La línea de sangre terminó hace diez años, y de acuerdo con los registros Lockwood, alguien de esa familia está enterrado con uno de esos huesos místico.
O geceden bu yana var olan bir lanet.
Una maldición sobre todos los presentes aquella noche.
Yoksa bu senin intikam planın mı?
¿ En serio? ¿ O esta es tu idea de venganza?
bu olabilir 58
bu oda 25
bu olsun 16
bu olmaz 67
bu olur 45
bu olacak 24
bu olay 48
bu olmayacak 50
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu oda 25
bu olsun 16
bu olmaz 67
bu olur 45
bu olacak 24
bu olay 48
bu olmayacak 50
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu onun sorunu 17
bu o mu 242
bu odada 30
bu olayda 16
bu onun 40
bu olabilir mi 19
bu oldu 16
bu önemli değil 131
bu olmamalıydı 17
bu onlardan biri 29
bu o mu 242
bu odada 30
bu olayda 16
bu onun 40
bu olabilir mi 19
bu oldu 16
bu önemli değil 131
bu olmamalıydı 17
bu onlardan biri 29
bu o adam 20
bu olmalı 51
bu olağanüstü 52
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu önemli 208
bu onun işi 28
bu önemli mi 29
bu onun arabası 16
bu o değil 91
bu olmalı 51
bu olağanüstü 52
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu önemli 208
bu onun işi 28
bu önemli mi 29
bu onun arabası 16
bu o değil 91