Bırakmayacağım translate Spanish
2,689 parallel translation
Boşanırken Bond 45 retoranını sana bırakmayacağım Jerry.
No te voy a dar el Bond 45 en el divorcio, Jerry.
- Seni bırakmayacağım.
No te salvarás.
Seni burada bırakmayacağım.
No voy a dejarte aquí.
Onu tek başına bırakmayacağım.
No voy a dejarla en un pozo.
Sizi bir daha yüz üstü bırakmayacağım.
No volveré a fallaros.
Yine de tedbiri elden bırakmayacağım.
Pero no bajaré mi guardia.
Artık Hatfieldlar'ı yarı yolda bırakmayacağım. Sonuna kadar sizinleyim.
Soy Hatfield por entero, de cada lado, de la mañana a la noche.
Sadece... Sadece sen kendini daha iyi hissediyorsun diye senin için endişelenmeyi bırakmayacağım.
Solo porque parezcas estar mejor no hace que deje
Çocuklarımı bırakmayacağım.
No voy a dejar a mis niños.
Beni seçerseniz söz veriyorum gerçek eğitimi, fiziksel eğitimin gölgesinde bırakmayacağım.
Si me elegís, prometo que no dejaré que la educación física eclipse a la verdadera educación.
Senin için endişelenmeyi hiç bırakmayacağım.
Nunca dejaré de preocuparme por ti.
Yemin ederim, seni asla bırakmayacağım.
Juro que no la dejaré.
- Kırmızı, seni arkada bırakmayacağım.
Caperucita, no me iré.
Seni asla bırakmayacağım kardeşim.
Nunca te abandonaré, hermano.
Seni bu şekilde bırakmayacağım.
No voy a dejarte así.
Onu peşini bırakmayacağım Henry.
Henry, no la voy a dejar atrás.
Sizi zor durumda bırakmayacağım.
No le dejaré en la estacada.
Ama ne olursa olsun bir daha Melissa'yla olan arkadaşlığımı bırakmayacağım.
Pero nunca voy a dejar a Melissa como amigo otra vez, no importa lo que pase.
Kızımı yüzüstü bırakmayacağım.
No voy a abandonar a mi hija.
Uyuşturucuyu bırakmayacağım!
¡ No dejaré las drogas!
Uyuşturucuyu bırakmayacağım.
No voy a dejar las drogas.
Ve asla seni bırakmayacağım. Yemin ederim.
Y prometo que nunca más te dejaré.
Hayır, seni yalnız bırakmayacağım.
No, no voy a dejarte sola.
Fakat seni yalnız bırakmayacağım.
Sin embargo, no dejaré que así sea.
Kate Winslet Leonardo DiCaprio'nun öldüğünü idrak ettiğinde,... "Seni asla bırakmayacağım, seni asla bırakmayacağım" diye bağırmaya başlar.
Cuando Kate Winslet nota que Leonardo di Caprio está muerto, por supuesto empieza a gritar, "nunca te dejaré marchar, nunca te dejaré marchar", mientras al mismo tiempo
- Seni asla bırakmayacağım.
- Lo prometo.
Ve bırakmayacağım.
Me voy a asegurar.
Bak, David nerede olduğumuzu bilmiyor o yüzden güvendeyiz. David de güvende çünkü Joanna'yı bırakmayacağım.
Mira, ella está protegida porque él no sabe dónde está, él está protegido...
Senin peşini bırakmayacağım, sevgilim.
No dejare de seguirte, adorada.
Ve onu asla bırakmayacağım.
Y ahora me voy volver más loco todavía.
- Niye bırakmayacağımı söyleyeyim.
Yo te dire por que no.
Adamı bırakıp bırakmayacağımızı görmek için departmanımızın kurduğu bir tuzak.
Es una trampa por nuestro propio departamento a ver si nosotros lo dejaríamos ir.
Seni yüzüstü bırakmayacağım, Tessa.
No te abandonare, Tessa.
Grayson Global'ı başkasına bırakmayacağım Victoria. Ne sana, ne babama.
No voy a renunciar a Grayson Global, Victoria, no para ti y para mi padre.
Seni bırakmayacağım.
No. No te voy a dejar
Seni bırakmayacağım.
no voy a dejarte.
Sen ölmüş olsan da inan bana, onu asla asla yalnız bırakmayacağım.
Pueden matarte. Te ruego que me creas, yo nunca, - nunca la abandonaré.
Emmet geri geldi. Onu bir daha asla bırakmayacağım.
Emmet ha vuelto, y nunca cometeré el error de dejarlo ir de nuevo.
Bu işin peşini bırakmayacağım.
No voy a renunciar a esto.
Oğlumu bırakmayacağım.
No voy a renunciar a mi hijo.
Bu dünyada tek bir parçasını bile bırakmayacağım!
Borraré todo rastro suyo de la Tierra.
Kendi mezarıma ihtiyacım kalmadı ama Isaak'i mezarında yalnız bırakmayacağım.
No necesitaré la mía pero me aseguraré que Isaak no esté solo en la suya.
Zaten Dexter'a, Hannah'yla ilgili bir şey bulursam peşini bırakmayacağımı söylemiştim.
Ya le dije a Dexter que si encontraba algo sobre Hannah actuaría en consecuencia.
Yoo Ji Ho, Da Mi'yi sana bırakmayacağım.
Yoo Ji Ho, no puedo dejar que tengas a Da Mi.
Bırakmayacağım! Bir işe yaramaz o! Ondan hayır gelmez!
Que la deje los cojones, ¡ es una inútil, no vale para nada!
Sana yaşattığım onca şeyden sonra bana gösterdiğin hoşgörü, nezaket ve dostluk... Sadakatim yüzünden seni bırakmayacağım.
Y después de todo lo que te he hecho pasar, tu tolerancia y bondad... y la amistad que me has demostrado, no voy a abandonarte por mi lealtad.
Seni asla bırakmayacağım.
Nunca te dejaré marchar.
-... ve seni yalnız bırakmayacağım.
Pero obviamente están en la ciudad, y no pienso dejarte sola.
Burada olduğum için mutluyum ve seni hayal kırıklığına uğrattıysam özür dilerim ama, Kristina Max'le ilgili zor bir karar aldı, ve bu işin peşini bırakmayacağız, tamam mı?
Me alegra estar aquí para ti, y siento que estés decepcionado, pero Kristina ha tenido que tomar una decisión dura con Max, y vamos a ceñirnos a ello, ¿ bien?
Seni bırakmayacağım.
No voy a irme sin ti.
Bu her nasıl olacaksa sizi yüzüstü bırakmayacağım.
Gracias, chicos. Sea lo que sea, no los decepcionaré.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60