Dediğimiz gibi translate Spanish
256 parallel translation
Üç yıl önce dediğimiz gibi.
Como acordamos hace tres años.
Hadi, şanlı dört dediğimiz gibi yapalım,
Celebremos lo que llamábamos un Cuatro glorioso
Aslında, Milano'da dediğimiz gibi, çubuğun kokan kısmına geliyoruz.
Como decimos en Milano esto es la gota que colma el vaso.
Milano'da dediğimiz gibi, köpekle yatarsan pireyle uyanırsın.
Como decimos en Milano si duermes con perros, te levantas con pulgas.
Milano'da dediğimiz gibi, çubuğun kokan kısmını adam akıllı adamdır.
Como decimos en Milano, esto es la gota que colma el vaso.
Köpeklerle yattığın için kaptığın pirelerden, Milano'da dediğimiz gibi.
¿ Qué pulgas? Las que cogió durmiendo con perros. Como decimos en Milano.
- Evet, dediğimiz gibi...
- Sí, lo dicho.
Dediğimiz gibi, kurbanı tanıdığınıza dair ipuçlarımız var.
Como solemos decir, hay motivos para pensar que usted conocía a la víctima.
Dediğimiz gibi ey ahali, burada televizyon kameramızın önünde emekli makinist, eski bir demiryolları görevlisi Otis Denham var.
Como les decía, amigos, aquí ante nuestra cámara... tenemos a un veterano del ferrocarril, Otis Denham, maquinista jubilado.
Bizim dediğimiz gibi, birkaç buffalo derisi yüzerken bir aksilik oldu ve... Pekala, baban onları tüfekle durdurmak istedi...
Como ya hemos dicho unos cazadores empezaron a insultarle y tú padre no quiso tolerarlo.
Şimdi duramam. Dediğimiz gibi akşam görüşürüz.
No puedo parar ahora, nos vemos esta noche como quedamos.
Dediğimiz gibi, gerçek görev aşkı.
Una tarea realizada con amor, como suele decirse.
O bir katil, daha önce dediğimiz gibi.
Es un asesino. Es exactamente como dijimos.
Özellikle de doğudan onlara takviye destek ulaşırsa, dediğimiz gibi.
Sobre todo si reciben refuerzos del Este, como nos han dicho.
"Bavaria'da dediğimiz gibi kurt meyvenin içindeydi."
Después de todo, si hubiéramos ganado, Hitler podia haber continuado, ¿ y adónde nos habría llevado eso?
Süvari birliğinde dediğimiz gibi, atı olmayan yürür.
Como decimos en la caballería : Sin caballo, se va a pie.
Eğer hâlâ Delos nedir bilmeyen varsa, her zaman dediğimiz gibi Delos günümüzden geleceğe bir yolculuk.
Si hay alguien que no sepa qué es Delos, pues... como siempre decimos Delos es las vacaciones del futuro, hoy.
Hep dediğimiz gibi, Büyük Savaş'tan on yıl sonra bunları sayacak kadar yaşamadan önce.
Lo llevo haciendo desde mucho antes. Diez años después de la "Guerra Mundial", como la llamábamos antes de que empezaran a numerarlas.
Dediğimiz gibi
Como decimos...
Dediğimiz gibi birinci sınıf hizmet.
Servicio de primera, tal como dice el aviso.
Dediğimiz gibi, Mosz.
Esto es muy serio, señor Mosz. Tenemos problemas.
Ama senin hiç malın yok, dediğimiz gibi.
Pero, como te dije, tú no tienes propiedades
# İşte, dediğimiz gibi... #... kişi, eylemi engellenmiş bir durumdadır.
Así, como hemos dicho esta situación, que tiene la persona, de inhibición.
Mürettebatın için başın sağ olsun ama Dünya'da da dediğimiz gibi, "kalan sağlar bizimdir."
Lo lamento por su tripulación, pero C'est la vie.
Peki, dediğimiz gibi yerimizde oturup hiçbir şey yapmayacağımızı zannetmeyin.
Dicho esto, no se queden con la idea de que no vamos a hacer nada.
Ama dediğimiz gibi, "Hiçbir şey, başarı kadar başarılı değildir." Tekrarla.
Recuerdan qué dijimos? 'Nada tiene mas éxito que el éxito.'Dejenme oirlo.
Bu doğru. Scott ve Liz, bizim dediğimiz gibi "kuşatılmış" ya da bloke edilmişlerdi.
Scott y Liz obtuvieron lo que denominamos "ser bloqueados".
- Aynen dediğimiz gibi!
- ¡ Vivo! - ¡ Como le dijimos!
Hasta ve tıp dünyasında dediğimiz gibi'canavarlık'arasındaki iletişimin geliştiğine siz de inanıyor musunuz?
¿ Así que usted también piensa que la comunicación entre el paciente y el médico ha mejorado... y la monstruosidad a la que llamamos Medicina se ha mejorado aquí?
Ördeğiniz aynen dediğimiz gibi pişiyor.
Su pato ya se está cocinando.
Aynen dediğimiz gibi, tamam mı?
Haz lo que dijimos, ¿ de acuerdo?
Dediğimiz gibi...
Como íbamos diciendo...
- Her zaman dediğimiz gibi, sen tatlı olanımızsın.
- Eres un encanto.
Basınç göstergesi 50'nin altında olmalı. Daha önce dediğimiz gibi 70 değil.
El nivel normal del indicador debe ser menos de 50 y no 70 como les habíamos dicho.
Ve dediğimiz gibi, Başkan... Arnavutluk hamlesiyle başı çekmeye başladı.
Como decíamos, el empujón... del asunto albano ha colocado al Presidente en los más alto.
Bizim otomobil işinde de dediğimiz gibi "Köprüyü geçtikten sonra ayıya dayı demene gerek yok."
Pero, como decimos en el negocio de automóviles no tienes que seguir adulando una vez que cierras el trato.
Dediğimiz gibi, millet, burası küçük bir kasaba.
Como hemos dicho, gente, este es un pueblo pequeño.
Dediğimiz gibi, nefes alıp vermeyi makina yapıyor.
Eso ya se lo explicamos señora. Esas son las máquinas respiran por el.
- Sarhoş oldu, tıpkı dediğimiz gibi
- Es una borracha como dijimos
Dediğimiz gibi.
Lo que acordamos.
Ülkemde dediğimiz gibi "Hasta la vista, bebeğim."
Como decimos en mi país...
Ya da Omnitouch'ta dediğimiz gibi, gelişim ağacı.
O como decimos en Omnitouch, un árbol del progreso. ¿ Sí?
Metanla birlikte atmosferde oksijen de bulabilirsek, Amerika'da basketbol için dediğimiz gibi smaç basmış oluruz, çünkü o gezegende hayat olduğu sonucuna varabiliriz.
Y si hay metano, sobre todo en presencia de oxígeno sería una canasta triple, como se dice en baloncesto sería evidente que hay vida en ese planeta ".
Beyler, dediğimiz gibi ancak bu sömürge sorunu diğer Avrupa ülkelerinde çoktan çözüldü.
Decía que la cuestión colonial ya ha sido resuelta en toda Europa.
Dimitri, dediğimiz gibi sen üzgünsün, ben üzgünüm.
Dmitri, como decimos, lo siento y que lo sientes.
- Dediğimiz gibi...
- Lo dicho...
Organik madde, statik elektrik dediğimiz ya da Reich'ın orgon enerji diye adlandırdığı şeyi toplayan naylon bir madde gibi işlem görüyor.
Lo orgánica opera como un material de nylon... que recolecta lo que se llama electricidad estática... o lo que Reich llama energía del orgone.
"Merhaba" dediğimiz gibi.
Como nos dijimos hola.
Ya da Atina'da dediğimiz gibi "kail orexil".
Kali Orexi!
Sovyet birliklerinin, Polonya, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya gibi ülke halklarına davranışı üzerine daha sonra, Uydu Devletleri dediğimiz yerlerdeki Amerikalı temsilcilerden telgraf almaya başladık.
" Empezamos a recibir telegramas de los de los representantes estadounidenses en en lo que luego llamaríamos los países satélites, sobre el comportamiento de las tropas soviéticas con respecto al pueblo de Polonia, el de Bulgaria, Rumania, Yugoslavia y así.
İşte oradalar, aynen dediğimiz gibi.
Aquí están, como te dijimos.
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğimi anladın mı 22
dediğinde 40
dediği gibi 26
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğimi anladın mı 22
dediğinde 40
dediği gibi 26