Dediğinde translate Spanish
1,532 parallel translation
Ben iyi değilim dediğinde dinlemediğim için özür dilerim.
Siento no haberte escuchado cuando dijiste que te sentías mal.
Bu yüzden alışverişe çıkalım dediğinde "tamam", dedim.
Es por eso, que cuando dijiste "vamos de compras" dije que sí.
Rita herşey bitti dediğinde eminim ki bittiğini kastetmemişti.
Cuando Rita dijo'se ha terminado', estoy segura de que no quería decir que en verdad se ha terminado.
Kayıtlara geçmesi açısından, "Benim" dediğinde sen olduğunu anlamıştım.
Vale, "telefonada" es mi nueva palabra favorita.
Evet, gerçekten halletmesi gereken şeyler var... Bana bir iyilik yaptı, biliyorsun. Gidiyoruz dediğinde, gitmek zorundayım.
Si, el está en un horario muy apretado, y... tu sabes, el me está haciendo un favor, así que... cuando el dice "vámonos", yo tengo que irme.
"Muskies, ileri!" dediğinde,... asıl vurguladığın şey,
Entonces, cuando gritas, "Vamos Muskies", lo que estás diciendo realmente es,
Pastırma dediğinde iş bitmişti zaten.
Me convenció con el pastrami.
Bu sadece sen dur dediğinde biter.
Terminará, cuando tú lo termines.
Bilirsin işte, sadece ikinci kıtada çalış, ve tamam bu oldu dediğinde beni ara.
Ah, ya sabes, trabaja un poco la segunda frase... y llámame de nuevo cuando sea... buena de verdad.
Biliyor musun, annem de bana... "Tüm istediğim Şükran Günü için eve gelmen" dediğinde aynı şeyi söyler.
Eso dice mi madre cuando todo lo que pido es volver a casa el día de Gracias.
Asansörde birine "merhaba" dediğinde normal bir insan nasıl karşılık verir?
Cuando dices hola a alguien en el ascensor, ¿ cómo debería reaccionar una persona normal?
"Temiz hava" dediğinde, avludan falan bahsediyorsun sanmıştım!
¡ Cuando dijiste aire libre, pensaba que querías decir en el patio!
Tabi. "Sheila" dediğinde...
Ya. Eh, cuando dice "Sheila"...
Öyle, "Karşı saldırıya geçme" dediğinde dinlemiş olsaydım pisliğimi temizlemen gerekmeyecekti.
- Sí que lo es, si te hubiera escuchado cuando me dijiste que no tomara represalias, no hubieras tenido que limpiar el desastre que hice.
- Hepimiz gibi. Biri "San Diego'ya gelecek misiniz?" dediğinde hiç tereddüt etmem.
Nunca titubeo cuando alguien me invita a San Diego.
Bir bira içelim dediğinde ben de... Ben de tamam olur dedim.
Me preguntó si quería una cerveza y yo dije... dije : sí, de acuerdo, gracias.
Kang dediğinde haklı.
Kang tiene razón en eso.
O yüzden bana balık tutmaya gidelim dediğinde, çok sinir bozucu birisi olduğunu düşündüğüm için kendimi kötü hissediyorum.
Así que cuando me invitó... me sentí mal por pensar que ella era fastidiosa.
Biri "sol cep," dediğinde, ne demek ister?
Cuando alguien dice : "Bolsillo izquierdo". ¿ Qué significa?
Gideceğim dediğinde döneceğini hep hissederim.
Siempre siento cuando está llegando a casa siempre lo siento.
Eric, çok şapkam var dediğinde ben 20 falan zannetmiştim.
Eric, cuando dijiste "muchos", esperaba como 20.
"Orgazm oluyorum dediğinde gerçeği kastettiğini bilmiyordum."
"Cuando dijiste que tuviste un orgasmo, no creí que literalmente".
# Sen elveda dediğinde #
Se acabó cuando me dijiste
Geçen çarşamba akşamı bir grupla görüşeceğim dediğinde ne yaptın?
¿ Qué hiciste el miércoles cuando dijiste que ibas a ver a un grupo?
- Lamborghini çok küçük dediğinde...
- Dijiste que el Lamborghini es pequeño.
İki kişi "ben yapıyorum" dediğinde canlarını birbirinin eline teslim ederler.
Cuando dos personas dicen "Acepto" literalmente están poniendo sus vidas en las manos del otro.
Hayallerimin kadını ile işi kendimden nefret ettiğim için mahvettim dediğinde bu büyütmeye bir örnek.
Cuando dices : "Me odio por arruinar lo que tenía con la mujer de mis sueños." Ése es un ejemplo de magnificación.
"yürü bebeğim yürü" dediğinde harekete geçmez miydi?
.. cuándo dijiste "ve, bebé, ve"?
Landa... sen değil Mühendis Bey, bizim müdür yardımcısı, bir keresinde öğrencisine "Çöp kutusuna at" dediğinde, kız hiç oralı olmadı.
Landa... no usted, si no ese subdirector. Mando a una chica a echar algo a la papelera, y ella no arrojó nada.
Biliyor musun, annen o Cuma günü arayıp Julien öldü dediğinde, hayır dedim.
Sabías que... Cuando su madre llamó a que el viernes y dijo : "Julián está muerto"
İnternete gireceğim dediğinde babanla falan görüşmek istediğini sanmıştım.
Cuando dijeron que querían conectarse pensé que querían conectarse con sus padres.
Babam seyahatte dediğinde cenneti kastettiğini bilmiyordum.
No creí que tu padre estuviese de viaje en escaleras al cielo.
Bay Raeburn, Flying Horse'da "Verity" dediğinde- -
Cuando el Sr. Raeburn dijo "Verity" en el Flying Horse, ¿ Verity?
"Dün gece" dediğinde ne kast ettiğine bağlı.
Depende de a lo que te refieres cuando dices'anoche'.
Buzdolabına asacağım dediğinde az daha kendimi tutamıyordum.
Casi me río cuando dijiste de ponerlo en el refrigerador. ¡ Lo sé!
Çocukların hep yaptığı gibi, arkadaşları ona şöyle dediğinde :
Cuando sus... Cuando sus amigos le decían, como hacen los niños,
Anne, Bob'a "John" dediğinde, bende oradaydım önemli değildi.
Mamá, estuve ahí cuando llamaste a Bob "John". No fue nada.
Görevli sana atla dediğinde çok yüksek mi diyeceksin?
Cuando yo digo "A", todos salen corriendo para darme "A".
ABD dediğinde
"Cuando dices USA"
Hiç bu kadar genç hissetmemiştim dediğinde yaşlanmışsın demektir.
"La vejez es cuando uno empieza a decir... jamás me sentí tan joven"
Bana'ahbap'dediğinde seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun.
Tu sabes lo mucho que me gusta cuando me llamas amigo.
Araba stickerı dediğinde
Un sticker en un parachoques debería decir,
Fakat o gün kilisenin yanından geçerken bir şey beni durdurdu, sonra da Peder Joe, "Biri bu çocuğu alacak mı?" dediğinde sanki içimden bir ses çıkıp "Ben alacağım." dedi.
Pero cuando pasaba por la iglesia ese día, algo me detuvo. Y cuando oí al Pastor Joe decir "¿ Alguien llevará a esta niña?" fue como si la voz de otro saliera de mí diciendo : "Yo lo haré".
# -... dediğinde. - Evet. #
-.. que vengo de Puerto Rico.
Babası Tobias'a beni öldür dediğinde, ona bir cevap vermek zorunda kaldı.
Cuando su padre le pidió que lo matara, algo ocurrió.
.. geçen Altın fırsatı kaçırırlar. " dediğinde Onların yanlış yerde beklediklerini ima etmek istedim.
Cuando se refirió a las personas que esperan a veces pierden oportunidades excelentes ubicó mal un modificador.
O zavallıya şey dediğinde...
Cuando le dijiste a ese pobre hijo de perra que- -
Rezervasyon yaptırdım dediğinde daha elit bir yer hayal etmiştim David.
Cuando dijiste que teníamos una reservación, David me imaginaba algo de más nivel.
Sizleri bilemeyeceğim ama Cylonlar geldiğinde ve "ya teslim olun ya da ölün" dediğinde başkanımız olmadığı için çok memnunum.
Yo no sé ustedes pero yo me alegro que ella no fuera la Presidente cuando los Cylons llegaron y dijeron "Ríndanse o mueran".
Tanımadığın biri "merhaba" dediğinde karşılık verirsin.
le dije Hola y no me respondio
Hayır, dediğinde haklı.
Sí, pero tú no lo sabes.