Demek istediği translate Spanish
705 parallel translation
Babacığım, Freddie'nin demek istediği...
Querido papá, lo que Freddie quiere decir...
Regina'nın demek istediği bu değil.
Eso no es lo que Regina quiere decir.
Onların demek istediği gibi bir zor zaman değildi.
No tuve los momentos dificiles a los que ellos se refieren.
Demek istediği, ikiniz tartışırsanız ve Dinah bir gece... sahneye çıkmayacak olursa diye Bert bir yedek gerektiğini düşündü.
Es decir, si ustedes dos se pelean y decides... faltar alguna noche, Dinah. Bert pensó que necesitarías una sustituta.
Demek istediği Hunt, sen hiç onun öldürdüğü gibi adam öldürmedin.
No has matado a la gente que ha matado él.
Demek istediği bu.
Eso es todo lo que ha querido decir.
Onun demek istediği eğer biri kalır ve ateşin çevresinde dolanırsa,.. ... buradaymışız gibi görünür.
Lo que ella dice ea que, si se queda alguien y se mueve cerca del fuego, parecerá qeu seguimos aqui.
Annenin demek istediği şey... Senin çırpındığını görmek istemiyoruz.
Tu madre quiere decir que no nos gusta que te esfuerces tanto.
Demek istediği, garip bir şekilde sessiz.
Quiere decir que están demasiado quietos.
Bay Modigliani'nin demek istediği sadece şairlerin resimler hakkında bir şey söyleyebileceğiydi.
EL maestro Modigliani quiere decir que sólo los poetas pueden hablar de pintura.
Memur Beyin demek istediği bu.
Esto es lo que el Comisario quiere decir.
- Mae'nin demek istediği...
- Mae sólo ha dicho...
Eşimin demek istediği yemekten önce kimse uyuyakalmaz.
Lo que quiere decir es bueno, no te esperas quedar dormido antes de cenar, ¿ verdad?
Demek istediği yeni bir şirketin varsa 25 yıllık bir taksiye binip dolaşamazsın.
Quiere decir que si tú tienes una nueva compañía no podrás andar en un taxi que tiene 25 años.
Bay Weeden'ın demek istediği o yerin harabeye döndüğü.
Lo que el Sr. Weeden quiere decir... es que el lugar está en ruinas.
- Demek istediği oydu.
- Eso digo.
"Aşağıda".Demek istediği buydu.
"Abajo." Eso es lo que quería decir.
Michelangelo'nun demek istediği...
Creo que Miguel Ángel quiere decir...
Ne demek istediği gayet açık.
Es muy claro lo que quiere decir.
Evet, fakat Mr. Towns'un demek istediği - gerçek şeyler
Sí, sí, pero creo que el Sr. Towns preguntaba por los de verdad.
- General, demek istediği...
- General, lo que quiere decir es...
Demek istediği...
Quiere decir que...
Belki de Bay Usako'nun demek istediği burada kelimeleden çok anlamlar önemli.
Lo que el señor Usakos quiere decir es que un discurso son solo palabras.
Demek istediği, bir adama o kadar güç verilirse, tanrıyı oynama arzusunu durduramayabilir.
Si un hombre acumula todo ese poder, no puede resistir la tentación de jugar a ser Dios.
Karımın demek istediği şu her yıl üniversiteden bir öğrenci için bir oda hazırlıyoruz.
Mi mujer quiere decir que todos los años alojamos a un estudiante.
- Kardeşimin demek istediği yazık olur, eğer...
¿ Qué? No, lo que quiere decir mi hermano es que sería una lástima que... - ¡ Oh!
Demek istediği şu. Yatakta çok kötü.
Quiere decir que no vale nada en la cama.
- İşte demek istediği bu.
- Eso es lo que quiere decir.
- Demek istediği artık ona inanmak zorundayız.
- Dice que debemos creerle.
Müfettiş şefinin demek istediği, hala bir kuşkunun olduğu.
El inspector sugiere que aún cabría la duda.
Efendinin demek istediği, burada çalışmak için kimsenin kalmadığıdır, ve o da yeni makinalar kiralamak zorunda kaldı, tahıl için para ödedi, hepinizin yaptığı gibi.
Lo que el patrón quiere decir, es que no había gente para trabajar, y ha tenido que alquilar las maquinas modernas, maquinas que como Uds. cuestan una cierta parte de granos.
İşte demek istediği :
A eso se refiere con :
Sanırım Carolyn'in demek istediği artık dans etmiyor olmanız. Ve ben ediyorum.
Creo que lo que Carolyn quiere decir es que usted ya no baila y yo sí.
Albayın demek istediği, bize katılın, ekibimizin parçası olun.
AI coronel le gustaría que formasen parte de nuestro equipo.
Demek istediği şey, çılgınlıktı bu.
Quiero decir, es una locura.
Demek istediği, sen bizi buraya getirirken ne ile karşılaşacağımızı biliyordun. - Doğru.
Está diciendo que nos has traído hasta aquí arriba por motivos que no tienen nada que ver con lo que buscamos.
Aslında demek istediği başka bir şey. Yalnız olsak... kendimize çektireceğimiz acı yerine... birbirimize çektirdiğimiz anlamsız acıyı tercih ediyor.
Lo que ella quiere decir es que prefiere el dolor sin sentido que nos infligimos uno al otro al dolor que nos infligiríamos estando solos.
Demek istediği bu değildi.
No se refería a eso
Yok, aslında demek istediği "sen burada ne halt ediyorsun?"
- Quiere decir "¿ qué haces aquí?"
Demek istediğim, istediği her şeyi alabilirdi.
Así funcionaba ella.
Koç, Diane'nin demek istediği şey, Hank bu gece Carla'nın yanında tehlikede mi?
Entrenador, que está tratando de decir, Hank está en peligro con Carla esta noche?
Hanımefendinin demek istediği, ikiniz de kovuldunuz.
Lo que significa es que los dos son redundantes.
Yani demek istediği, seninki gibi bir vücutla çok iyi yerlere gelebilirdin fahişelikte bile.
Lo que él quiere decir es que con un cuerpo como el tuyo, la puedes hacer de oro, incluso como prostituta.
Demek, oğlumun damat olarak girmek istediği aile bu.
Ésta es la familia política que quiere mi hijo.
- Demek istediği...
- Quiere decir...
Oh, ama bu demek değil ki canımızın istediği gibi eğlenmeyeceğiz.
Oh, pero eso no significa ni debe significar que no recordemos como nos divertimos a nuestra manera.
Demek o alçakların istediği şey buymuş ;
Así que esos granujas querían esto.
- Bence Pierre in demek istedigi... - istemiyorum dedim, Jane.
- Creo que lo que Pierre quiso decir...
Ne demek istiyorsun? Colossus'un istediği gibi mi?
¿ Lo que Coloso quiere?
Ne demek istediği mi anladın mı?
No le encuentro explicación.
Dinsel ayinlerle yeniden yaşama döndürmek istediği Isabella'ya aşıksın demek.
Así ¿ es el amor lo que hace que la quiera volver a la vida con ritos sagrados?