Dinle translate Spanish
80,479 parallel translation
Dinle, çok fazla konuşamam ama gidip Mike'ı alman gerek, tamam mı?
Escucha, no puedo hablar, pero necesito que recojas a Mike inmediatamente, ¿ de acuerdo?
Dinle bak haklıymışım.
Escucha... tenía razón.
Beni dinle.
Escucha.
Nora, beni dinle.
Nora, escúchame.
Nora, lütfen beni dinle.
Nora, por favor escúchame.
Dinle.
Oye.
Tamam dinle, bu şey çeliği teneke levhaymışçasına yırtıp atıyor.
De acuerdo, mira. Esa cosa rompe el acero como si fuera papel de aluminio.
Dinle bana neden güvenmediğini anlıyorum.
Pero, mira... Entiendo por qué no confías en mí.
Dinle beni.
Escúchame.
Parayı eve yatırdım ama dinle beni.
Lo invertí en una casa, ¿ sí? Pero escúchame.
Caitlin, beni dinle.
Caitlin...
Bu kadının mühendislik doktorası var. 20 yaşında Olimpiyat'ta karatede altın madalya kazanmış. NSA ve Argus'tan gelen teklifleri reddederek NASA'ya katılmış, gündüzleri astronotluk yapıyor akşamlarıysa gizlice Houston halkını koruyor, hem de, şunu dinle kanunsuz ninja olarak.
Esta mujer obtuvo su doctorado en ingeniería a los 20 años, ganó medalla de oro en Karate en las Olimpiadas, rechazó ofertas de la NSA y ARGUS para unirse a la NASA como astronauta de día, mientras de noche protege en secreto
Beni çok dikkatli dinle.
Escúchame muy cuidadosamente.
Anne, anne, lütfen Sadece sesimi dinle.
Mamá, mamá, por favor, solo escucha mi voz.
Dinle, bu akşam Stacey gelecek.
Oye, le pedí a Stacey que viniera esta noche.
- Dinle beni.
- Escúchame.
Dinle, o çekici, tamam.
Es atractiva, sí.
Tatlım, beni dinle. Ben mutluyum.
Cariño, escúchame, yo soy feliz.
Hayatım, dinle.
Cariño, escucha.
Dinle, iyi bir haberim var.
Escucha. Tengo buenas noticias.
- Dinle.
- Óyeme.
Dinle, bir yaz, annemin eski kotlarını alıp hepsini kadın barınağına bağışladım.
Un verano, junté todos los jeans viejos de mi madre y los doné a un refugio de mujeres.
Dinle, bugün olanlar hataydı.
Escucha, creo que lo de hoy fue un error.
Aslına bakarsan. Dinle.
De hecho, escucha.
Dinle, anladığım kadarıyla bunun Dedektif Gray'le bir alakası var?
Escucha, supongo que el Detective Gray tuvo algo que ver con esto.
- Ne var... Hey, hey, dinle...
- Sabes qué... oye, oye, escucha...
Dinle, bir dakikalığına, kızımla konuşabilir miyim...
¿ podría, por favor, hablar con mi hija
Dinle beni, hiç kimseye tek kelime etme.
Escucha... no digas ni una palabra a nadie.
Sadece dinle, ilk biz kalkacağız.
Solo escucha, nosotros empezamos.
- Robert, dinle, ayrıcalıklı bir dünyada yaşıyorsun ve sistemi tam olarak anladığını sanmıyorum.
- Robert, escucha, tú vives en un mundo privilegiado y no creo que entiendas realmente cómo es el sistema.
- Tatlım dinle,...
- Cariño, escucha...
Ve dinle, Troy'un DNA'sı Kyle'ın ki gibi sıradan bir şekilde o cinayet silahına bulaşmış olabilir.
Y escucha, el ADN de Troy pudo resultar en el arma homicida de la misma forma que el de Kyle, ¿ bueno?
Bana ne söylemek istediğini bilmiyorum ama beni iyi dinle...
No sé exactamente que es lo que quieres decirme, pero escúchame bien...
Dinle, Monte aradı az önce ve bitirme projenin harika olduğunu düşünüyor.
Escucha, Monte llamó hace un rato y cree que tu proyecto de grado es increíble.
Seni anlıyorum bebeğim, Ama beni dinle, bak korku, bazen iyi birşeydir.
Te entiendo, bebé, te entiendo. Comprendo eso, pero escúchame, sabes, a veces el miedo es algo bueno.
Dinle.
Oye, escucha.
Dinle.
Bueno, escucha.
Tamam, dinle beni. Seni koruyacağız.
Bien, escucha, vamos a protegerte.
Evet, dinle bak.
Oye, sí, escucha.
- Dinle beni.
- Oye, escúchame.
Dinle, yapma dostum...
Oye, escúchame, vamos, viejo.
Dinle James karını ve kızlarını düşünmek zorundasın.
Escucha, escucha, escucha. Mira, James, tengo que pensar en tu esposa y tus hijas.
Dinle sadece.
Tan solo escuche.
- Dinle Ollie, sadece itibarını azaltmak...
Escucha, Ollie, solo quería desacreditarla.
Dinle Ollie, bunu senden saklamamın tek sebebi bu işte parmağın olmasını istemediğim içindi.
Escucha, Ollie, la única razón por la que no te lo he dicho fue porque estaba intentando mantenerte al margen de esto.
Dinle, az önce Thea ile konuşuyorduk ve başkalarının günahlarını üzerime almamamı söyledi.
Escucha, antes Thea habló conmigo sobre no aceptar los pecados de otras personas.
Dinle bak, sonra açıklarım.
Escucha, te lo explicaré más tarde.
Dinle, Clary... diyeceğim o ki...
Mira, Clary...
Beni dinle.
¡ Ayuda!
- Beni dinle...
- Si pudieras...
Dinle...
Retrocede.
dinleniyorum 19
dinle onu 25
dinlen 93
dinle ahbap 23
dinle baba 21
dinle dostum 74
dinleme 19
dinleniyor 56
dinleyin 2039
dinle beni 1110
dinle onu 25
dinlen 93
dinle ahbap 23
dinle baba 21
dinle dostum 74
dinleme 19
dinleniyor 56
dinleyin 2039
dinle beni 1110