English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Dinle beni

Dinle beni translate Spanish

23,655 parallel translation
Dinle beni, tabela tarafından vurulduğumda o bir işaretti.
Escúchame, cuando me golpeó el cartel de señal, eso fue una señal.
- Dinle beni bu iş başladığından beri böyle saçmalıklarla geliyorsun.
Has estado haciendo mierdas así desde que empezó todo esto.
Dinle beni, deli müvekkil olayını biliyorum.
Escuchame, se que mierda loco-de-a-cliente.
- Dinle beni...
- Escúchame.
"Dinle beni şimdi, ingiliz kaltak."
" ¡ Escucha, perra inglesa!
- Üzgünüm, üzgünüm. Dinle beni...
- Perdón, perdón.
Dinle beni.
Me pondré en funcionamiento.
- Doğru. Ama dinle beni rahatsız eden bir şey var, evine ziyarete gittiğini biliyorum.
Bueno, verás, está... está carcomiéndome porque sé que le hiciste una visita a su casa.
Dinle beni.
Escúchame.
Hayır, dinle beni.
No, escúchame.
Barry, dinle beni.
Barry, escúchame.
Chris, dinle beni.
Chris, escúchame.
Dinle beni sadece, tamam mı?
Así que escúchame, ¿ vale?
Beni dinle.
Escúchame.
Louis, beni dinle. Donna'ya Harvey'i satması için baskı uygulayacaklar ve o baskıyı kaldırmanın en iyi yolu Gerard'ın geri adım atmasını sağlamak... -... böylece tüm dava kapanabilir.
Tratarán de presionar a Donna para que traicione a Harvey y la mejor manera de evitar esa presión es a través de Gerard, con lo cual podríamos salir de este caso.
Scottie, Scottie, lütfen dinle. - Beni bir daha görmek istemediğini biliyorum ama seninle konuşmam lazım.
Mira, sabía que nunca habrías aceptado verme y necesito hablar contigo.
- Beni bir dinle.
Escúchame.
Beni dinle.
Escuchame.
- Mike, beni dinle.
- Mike, escuchame.
- Hayır, sen beni dinle, çizgiyi aştın...
- No, me escuchas. - Eso fue sobre la linea...
- Harvey beni dinle -
- Harvey, escúchame...
Donna, beni dinle, Harvey bunu yapıyorsa kaybedeceğini düşündüğü anlamına geliyor.
Donna, escúchame, si Harvey está haciendo esto, significa que cree que va a perder.
- Söyle! Beni dinle.
Escúchame.
- Harvey beni dinle.
Harvey, mírame.
- Hayır beni dinle.
No, escúchame.
- Dur, beni dinle.
- Detente.
Rachel beni dinle.
Rachel, escúchame, ¿ sí?
- Beni dinle. Mike'ın yaptığı ile bu karşılaştırıldığında Mike'ın yaptığı devede kulak kalır.
Comparado con esto, lo que Mike Ross hizo apenas se compara a escupir en la acera.
- Liz beni dinle.
- Liz, escúchame.
- Liz beni dinle.
Liz, escúchame.
Beni dinle, bu kadının bildiklerini derhal öğrenmemiz gerekiyor.
Sigo aquí. Escúchame. Tenemos que averiguar inmediatamente todo lo que sabe esa mujer.
- Beni dinle Tom.
Escúchame, Tom.
- Şimdi beni dinle, tamam mı?
¡ Grant!
- Dinle beni.
- Me esforcé tanto con... - Escúchame.
Hayır, beni dinle, The New York Times'a mesaj bırakmışlar!
¡ No, escúchame, dejaron un mensaje en "The New York Times"!
Jane, beni dinle.
Jane, escúchame.
Şimdi beni iyice dinle.
Escucha cuidadosamente.
Beni dinle!
¡ Espera, escúchame!
Cassie, beni dinle.
Cassie, escúchame.
Sadece bir anlığına beni dinle.
Solo escúchame un momento.
Beni dinle.
Está bien, ¿ sabes qué?
- Beni dinle!
- ¡ Escúchame!
Beni iyi dinle aynı anda bir sürü yangın sürüyor ama bir olursak hepsini söndürebiliriz.
Escúchame atentamente cuando te digo, que tenemos muchos fuegos ardiendo al mismo tiempo y si trabajamos todos juntos, tal vez seamos capaces de apagarlos.
Dinle. Beni kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacağını biliyorum ama bu esnada kendini kaybetme, olur mu?
Mira... sé que vas a hacer todo lo que se necesite para salvarme, pero no te absorbas en el proceso, ¿ sí?
- Beni dinle. Beni dinle!
- Escúchame. ¡ Escúchame!
Beni dinle.
Mira.
- Beni dinle Barry.
Mira, Barry.
- Sakin ol ve beni dinle.
Cálmate y escúchame.
- Hayır, sen beni dinle Jack.
Escucha... No, escucha tú, Jack.
Beni dinle.
Cálmate.
Arthur beni iyi dinle.
Arthur, escúchame bien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]