Diğer tarafta translate Spanish
1,517 parallel translation
Pekala, diğer tarafta görüşürüz.
De acuerdo, nos veremos al otro lado.
Diğer tarafta bir şey bağlantıyı yok etmiş olmalı.
Algo debe haber terminado la conexión desde su lado.
Dünya bir tarafta, insanlar diğer tarafta.
El mundo va en una direcci � n, y la gente en otra.
- Diğer tarafta görüşürüz.
- ¿ Está lista? - Ok, aquí voy chicas.
- Eğer başarırsa diğer tarafta bizi bekliyor bulacak!
- Si lo logra... nos encontrará esperándolo del otro lado.
Bilesin diye söylüyorum keskin ucu diğer tarafta şef.
Sólo para que sepas, el filo va en la punta.
Veya veya, biz kapalıyken duvarı yıkarsınız ve sonra bir perde gibi bir şey ile kapatırsınız ve diğer tarafta yapacaklarınızı yaparsınız.
O... Podrían derribar la pared mientras tenemos cerrado, y luego podríamos poner unas cortinas o algo así mientras siguen trabajando del otro lado.
Sadece evet, diğer tarafta.
Un poco... sí, del otro lado.
Omar elinde kazmayla bir tarafta Marlo kürekle diğer tarafta.
Omar de un lado, con un pico, y quiz � Marlo del otro, con una pala.
Diğer tarafta ne bulacağımızı merak ediyorum.
Me pregunto qué encontraremos al otro lado
-... o da diğer tarafta mühürlü. - Tabii ki öyle!
-... que está sellada por el otro lado.
Orta Doğu'nun Megiddo Ovası'nda savaşın patlak vereceği zamanın geleceğine inanıyorlar. Hakikatin ve dürüstlüğün kuvvetleri bir tarafta,... Kötülüğün kuvvetleri de diğer tarafta olacak.
Creen que el día llegará cuando una batalla ocurra, el Armagedón en el Medio Oriente, serán las fuerzas de la verdad y justicia quienes estarán de su lado y las fuerzas del mal, del lado contrario.
Diğer tarafta sen iyi değilsin.
- Tu, por otro lado, no lo estás.
Geçitten bir ekip daha gönderme riskini alamam. ... diğer tarafta onları neyin beklediği bilmeden olmaz.
No puedo arriesgarme a mandar otro equipo a través de la puerta... sin saber que es lo que les estaría esperando al otro lado.
Bekle, bekle, Quagmire, diğer tarafta neyin olduğunu unutma.
Un segundo, Quagmire, recuerda lo que hay al otro lado.
Bir tarafta altı, diğer tarafta yarım düzine.
Seis de uno, media docena de otro.
Her zaman diğer tarafta ne olduğunu merak etmişimdir.
Siempre quise saber que hay del otro lado.
Diğer tarafta size içki ısmarlarım.
Les invitaré a un trago cuando vuelva.
Diğer tarafta.
El otro lado.
Çok komik, diğer tarafta herkes öldüğüne inanıyor.
Es divertido estar del otro lado y que todos crean que falleciste.
Yangın merdiveni diğer tarafta.
La escalera de incendio está lejos...
İyi iş çıkardınız, sizinle diğer tarafta görüşürüz.
Buen trabajo, los veré del otro lado.
Diğer tarafta bir çıkış daha olmalı.
Tiene que haber una salida del otro lado.
Diğer tarafta güzel caddeler var ama oraya geçemiyoruz.
pero... - no podemos cruzar. - ¿ Cómo está?
Evet. Hava topun yüzeyine yapışır, atıcı topu döndürdüğünde, basınç bir tarafta yükselir ve diğer tarafta düşer. Bu dengesizlik sayesinde, top falso alır.
Mira, el aire se adhiere a la superficie de la pelota así que cuando el lanzador la hace girar la presión sube de un lado y baja del otro y ese desequilibrio hace la bola curva.
- Diğer tarafta.
- Del otro lado.
Diğer tarafta bir gezegen buldum.
Y encontré el planeta al otro lado.
Bir tarafta evin yok ; diğer tarafta ise tek renk yemekler yiyorsun.
Bueno, por un lado, no tienes casa y por el otro, comes monocromáticamente.
Bilirsin, Victor'uma diğer tarafta katılma ihtimalime karşı.
Sólo por si acaso me uno a Victor en el otro lado.
Bir tarafta ben, diğer tarafta da Rita'nın annesi olunca insanın başka çaresi kalmıyor sanırım.
Adivino como debe ser, yo molestando aquí y la mamá de rita por allá.
Banyo diğer tarafta Beave!
El baño está por ahí, Beav.
Diğer tarafta.
Al otro lado.
Diğer tarafta olan biriyle konuşmak çok hoş birşey.
Es agradable hablar con alguien que está en el otro lado.
Diğer tarafta olmak, oarada olmayan kişiyi aydınlatmak için kolaylık sağlıyor sanırım değil mi?
Pero creo que estar en el otro lado facilita reconocer a alguien que no está, ¿ verdad?
Diğer tarafta.
No, en la otra puerta.
Diğer tarafta birinin olup olmadığını bulmalıyız.
Tenemos que averiguar si había alguien del otro lado de esa pared.
Diğer tarafta birileri var!
¡ Hay alguien al otro lado!
Ve diğer tarafta,
y como gran contraste,
Diğer tarafta.
Del otro lado.
"milkshake" bir tarafta, popo diğer tarafta.
Eh, "bate" esto y "mueve" aquello.
Diğer tarafta bir oda var. Size göre girişin sağında.
Hay una habitación al fondo.
Tünel diğer tarafta devam ediyor.
El túnel sigue estando del otro lado.
Baxterlar bir tarafta, Rojolar diğer tarafta.
Los Baxters a un lado, los Rojos al otro.
Yani, Meksika hükümeti bir tarafta Amerikalılar diğer tarafta ve ben tam ortalarında mı demek istiyorsun?
Piensas, el Gobierno Mejicano a un lado. Tal vez los Americanos al otro, y yo, ¿ en medio de todo?
Cennetten, diğer tarafta dans ediyorlar.
- De Paradise -...
- Diğer tarafta görüşürüz
Nos vemos del otro lado.
Diğer tarafta ise, bunun yarısının biraz fazlası yürüyordu.
Menos de la mitad llegaron al otro lado.
Küçük kızın yan tarafta mumları söndürürken, sen de diğer odada karını aldatmakla mı meşguldün?
Mientras su hija soplaba las velas, Estaba en otra habitación engañando a su mujer?
Yani, bir tarafta New York kızım var diğer yanda da yerel tatlım.
Tengo a mi neoyorquina y a mi vecina.
- Diğer tarafta olmalı.
Debe ser aquí al lado.
Diger tarafta görüsürüz.
Nos vemos en el otro lado.
diğer taraftan 148
diğer 21
diğeri 113
diğerleri 136
diğer yandan 98
diğerleri gibi 54
diğerleri nerede 149
diğer taraf 30
diğer tarafa 33
diğer bir deyişle 112
diğer 21
diğeri 113
diğerleri 136
diğer yandan 98
diğerleri gibi 54
diğerleri nerede 149
diğer taraf 30
diğer tarafa 33
diğer bir deyişle 112