Dondum translate Spanish
261 parallel translation
Üstelik dondum.
Además, casi me congelo.
Dondum. Hala soğuk mu?
¿ Todavía tienes frío?
Soğuktan dondum be!
Hace frío afuera.
Dondum!
Yo estoy helada.
Dondum.
Me muero de frío.
İliklerime kadar dondum.
Estoy helado hasta los huesos.
Dondum.
Pasmado.
Dondum kaldım.
Me quedé pasmado.
Ve tüm gece çekimleri yaparken dondum.
Y pasé mucho frío, sentado arriba toda la noche.
Lanet olsun. Şimdiden dondum yahu.
Joder, ya estoy congelado.
Dondum.
Hace rasca.
Dondum kaldım.
No tengo palabras.
Şok oldum Öylece dondum
Me excitó, me sorprendió
Dondum, perişanım ve ıslandım.
Tengo frío y estoy empapada.
Soğuktan dondum ve de eğlenemiyorum.
Me estoy congelando, no disfruto.
- Dondum burada.
- Me voy a quedar helada.
2 saattir burada dondum.
¿ Dónde han estado?
Çünkü dün dondum.
Porque ayer tuve mucho frío.
Tüm gece soğuktan dondum.
Toda la noche, no conseguí nada... ¡ Mauricio!
Ama ben dondum kaldım.
Pero me congelé de miedo.
Bayan, bir battaniye veya benzer bir şey, dondum burada.
Señora, una manta, lo que sea, me congelo.
Dondum anam!
¡ Todavía t-t-tengo f-frio!
Dinleyin, uzun süredir ayakta bekliyorum. Dışarıda soğuktan dondum.
Oiga ya llevo aquí demasiado tiempo y tengo mucho frío.
- Dondum.
- Me estoy helando.
Lubbock da tak-tak zamani ve ben dondum!
Es hora de golpear en Lubbock, y estoy de vuelta!
Radyoya geri dondum, ceviri yapiyorum.
Estoy de vuelta en la radio, haciendo traducciones.
- Hayır, dondum kaldım.
- No. Quedé frio.
Aletime kadar dondum.
- ¿ Frío? ¡ Me estoy helando mi real rastafari aca afuera!
Aç kaldım, dondum. Tıpkı herkes gibi.
Pasar hambre y congelarme, como todos los demás.
- Kımıldama, aşağılık! - Dondum.
No te muevas, escoria.
- Yapamam, dondum.
- No puedo. Congelado.
Görmüyor musun? Dondum kaldım ve konuşamıyorum.
¿ No ves que no puedo hablar?
Bütün gece dondum.
Me congelé toda la noche.
Dondum.
Hace mucho frío.
Her adımda ona yönelteceğim diğer soruları düşündüm ama kapıya varınca dondum kaldım.
Con cada paso, se me ocurría algo más para decirle... pero al llegar a su puerta, me paralicé.
Dondum kaldım. Rahim kapağına bakıyordum. Orada duruyordu.
Me quedé petrificada viendo mi diafragma.
Dondum kaldım.
Estaba congelado.
- Dondum kaldım, Logan.
- Me quedé paralizado, Logan.
- Neden sadece dondum?
¿ Por qué me paralicé?
- Ben dondum, ki bu ikimizi de riske ediyor.
Me congelé, lo cual nos puso en riesgo a ambas.
Ben de bekliyorum ve dondum.
Yo también estoy esperando y me estoy helando.
- Hadi, Gaz. Dondum be.
- Vamos, Gaz, que estoy helado.
Bu bir röportaJ cümlesi değil. Ben dondum kaldım.
Eso no lo dice un entrevistador.
"Yolculuk böyle yapılır." Aradan bir yıl geçmiş ikinci pire donarak gelmiş. "Yine dondum" demiş.
"¡ Así es como debes viajar!" Pasa un año, y llega otra vez la pulga, otra vez congelada.
Dondum neredeyse!
Estoy medio congelada.
- Dondum kaldım. Adamın boynundan kan geliyordu.
Sí, lo sentí mucho cuando lo supe
Hayalet arayacağım diye buz gibi dondum.
¡ Me pescaré un resfriado buscando fantasmas!
Dondum be!
¡ Estoy helado!
- Dondum, Koço!
- Qué frío, Nicola...
İşte böyle. Dondum kaldım.
Estaba fascinada.
Dondum.
Empiezo a helarme.
döndüm 95
döndür 35
dondur 23
döndü 69
dondurma 106
döndüğünde 18
döndüğümde 48
döndük 21
döndün mü 51
döndün 59
döndür 35
dondur 23
döndü 69
dondurma 106
döndüğünde 18
döndüğümde 48
döndük 21
döndün mü 51
döndün 59