Fakat ben translate Spanish
4,405 parallel translation
Fakat ben Frankie'ye, büyük, ev yapımı bir yemek sözü verdim.
Pero le prometí a Frankie una abundante comida casera.
O bir yılı aşkın süredir benimle evlenmek için tehdit ediyor, fakat ben, nefesimi tutmuş bekliyor değilim.
Él ha estado amenazando con casarse conmigo hace más de un año, pero no contengo la respiración.
Hey, ben size kira vermeden evinizde oturan meteliksizin teki olabilirim, fakat benim de bir gururum var.
Oye, yo podría estar en la ruina y viviendo gratis con ustedes, pero yo tengo mi orgullo.
Fakat ben seni, elmaslara ve kürklere boğamam.
Pero, no puedo bañarte con diamantes y pieles.
Her yerde kristal olduğunu gösteriyor fakat ben bir şey görmüyorum.
Dice que hay cristales por todas partes, pero no puedo ver nada.
Şimdi, ısı hücrelerin parçalanmasına neden oldu. Fakat ben bütün bir kesit çıkarabildim.
Pero el calor causó que las células se lisaran, pero pude conseguir un perfil completo.
Kulağa romantik geliyor, fakat ben daha duş alacağım, saçlarımı yıkacağım ve bacaklarmı traş edeceğim.
Por mas romántico que suene, Aun tengo que ducharme, lavar mi cabello y afeitarme las piernas.
Ve bu seni hiç alakadar etmez, fakat ben sabah keyfi yapıyorum.
Y no todo es de tu incumbencia, pero estoy tomándome la mañana libre.
Beni korkutmaya çalıştın fakat ben seni ürküttüm.
Intentaste asustarme pero yo te asusté.
Fakat ben dışarı çıktım, dünyamı değiştirdim, dışarı çıkmam gerekmişti orada.
Pero yo quería salir, cambiar el mundo, necesitaba salir de ahí.
Ve sendikanın tek istediği bizi birbirimizden ayırmak fakat ben kimsenin yada herhangi bir şeyin aramıza girmesine izin vermeyeceğim.
Y el sindicato solo quiere que nos separemos, pero no dejaré que nadie ni nada se interponga entre nosotros.
Fakat ben Toothless'a kızgın olduğuna inanmıyorum.
Pero no creo que esté furioso con Toothless.
Bunu kendim de düşünebilirdim, fakat ben şef değilim.
Lo hubiera pensado yo mismo, pero no soy el jefe.
Fakat ben dün geceki fiyasko yüzünden sözlerin hiçbirini hatırlayamadım!
Pero no pude recordar la línea por causa de la debacle de ayer en la noche!
Fakat ben asla onu incitemezdim.
Pero yo nunca podría haberle hecho daño.
Elbette, artık ruha inanmıyorum fakat beni ben yapan, kişiliğimi eşsiz kılan,... Richard Dawkins'e has bir öz olduğunu hissediyorum.
Ahora, por supuesto, yo no creo en el alma pero yo también tengo la sensación de que hay algún tipo de esencia de Richard Dawkins que me hace ser lo que soy que me da mi identidad personal única.
Fakat ben senin için geri döndüm.
Pero he regresado por ti.
Fakat ben bu isi yapmamiz ve su anda imzalamamiz icin bir engel goremiyorum. yani, beraberce ve profesyonel bir takim olarak ilerleriz
No veo por qué no podemos firmar los contratos ahora para avanzar como un equipo profesional.
Umut vaat edici fakat ben daha radikal bir çözüm düsünüyorum.
Pero estoy pensando en una solución más radical.
Fakat ben bu lanetlenmiş kapıları açamam!
¡ Pero no puedo abrir estas puertas malditas!
Fakat ben gerçek fedakarlığın bir zafer olduğunu düşünüyorum.
Pero yo creo que el verdadero sacrificio es una victoria.
Fakat ben buna kızgın değilim.
Pero no es por eso que estoy enojado.
Çocuklar, onun önünde söylemek istemedim... fakat ben durumun gidişatından hiç memnun değilim.
Muchachos, yo no quería decir nada delante de él... pero realmente no me siento cómodo con la situación actual.
Fakat ben kolay adapte olurum.
Pero soy adaptable.
Fakat ben... - Evet.
Pero yo no soy...
Neden bilmiyorum, fakat ben iyice susadım. Oh.
No sé por qué, pero estoy sediento.
Teslim olduğunu biliyorum, fakat ben hep onun doğru olmadığını düşündüm.
Sé que se entregó, pero... siempre tuve la impresión de que no era verdad.
Bu konuda annen benden çok daha iyiydi, fakat ben de kesinlikle anlıyorum.
Tu madre era mucho mejor que yo con esto, pero lo entiendo.
Fakat ben onun gerçekten intihar ettiğine inanmıyorum.
Pero realmente no creo que lo hiciera.
Güzel, ben senin istediğinden biraz daha uzun sürdüğünün farkındayım, fakat endişelenme.
Bueno, se que está tomando un poco más de tiempo de lo que probablemente querias, pero no te preocupes.
Fakat Colin'in bize ihtiyacı var ve ben seninkilerden yararlanabilirim.
Pero Colin necesita nuestra ayuda, y a mí me vendría bien la tuya.
İlk başlarda önemsiz miktarlardı, ben de önemsemedim. Hesapları ihmal etmiştir demiştim fakat sonradan öğrendim ki derneğin hesaplarından hatırı sayılır miktarda parayı başka hesaplara göndermeye çalışıyormuş.
Al principio, sólo era poco dinero, y lo dejé pasar pensando que simplemente eran descuidos, pero luego encontré que estaba metiéndose en las cuentas de la beneficencia intentando mover dinero, cifras importantes.
Şey ben, fakat moladayım.
Lo haría, pero estoy en mi descanso.
Ben sadece yatağa gitmek istiyordum, fakat sormak zorundaydım, Çünkü gerizekalı ev arkadaşlarım sana inanmıyorlar.
Yo sólo quería ir a la cama, pero tenía que hacerlo, porque mis estúpidos compañeros de cuarto no confían en ti.
- Fakat... ben bunu yollamadım.
- Pero... yo no envié eso.
Fakat... ben iyiyim.
Pero estoy bien.
Keşke yapabilseydik, Nelson, fakat Wood ve ben gerçek dünyada yaşıyoruz.
Ojalá pudiéramos creerlo así, Nelson, pero Wood y yo estamos lidiando con la realidad.
Aslına bakarsan Cyril J-Cub'ın Ramone için serbest muhasebicilik yaptığından bahsediyordu, Fakat Cyril'in aksanı Borat'tan beter olduğu için ben birşey anlamadım.
Ya sabes, Cyril dijo algo acerca de J-Cub haciendo un trabajo de contabilidad para Ramone, Pero ya sabes, obviamente yo no podía entender la mayor parte de lo que decía porque su acento es más fuerte que el de Borat.
Fakat, ben bugün sen ne yapmak istersen, onu yapmak istiyorum.
Pero yo quiero hacer lo que tú quieras hacer hoy.
- "Fakat" demedim ben.
- Yo no he dicho "pero".
Fakat bu adam, daha ben onu tanıyamadan benim geçmiş yıllarımı tahmin edebilen biri.
Pero él me reconoció por lo que yo era años antes de que yo lo hiciera.
Fakat senin aksine, ben bu çukurdan kaçacağım.
Pero en vez de ti, Yo escaparé de esta fosa.
Ben iyiyim, daha iyi olduğumu sanmıştım, fakat sanırım değilim.
Creí que me sentía mejor, pero parece que no.
Ben, ben ne istediğinizi bilmiyorum fakat, lütfen, gitmeme izin verin.
No sé qué quiere, pero por favor, déjeme ir. Está bien.
Yani, birçok kez... elbette, ben yapmazdım ama düşününce bir şeyleri atladık dersin, fakat bu sefer yapmamıştık.
Podría mencionar varias, pero... uno cree que esto es... que nos pasamos algo por alto, pero esta vez no fue así.
Ben 70'lerde İskandinavya'da toplamaya başlamıştım, fakat bir kaç yıl sonra saygın bir koleksiyonun bir ömür boyunca toplanamayacağını farkettim.
Me hice cargo de Escandinavia en los 70's, pero después de unos años me di cuenta que no había forma de que fuera a reunir una colección decente en una sola vida.
Seviyorum, fakat... doğruyu söylemek gerekirse, Ben sana merhaba demeden otobüsten inmek istemedim.
A menos que te guste caminar. Me gusta, pero... Siéndote honesto, realmente no me quería ir, sin saludarte.
Teknik olarak ben baş sekreterim. Fakat bir çok kişi bu yeri benim yönettiğimi söyler.
En el papel, soy la sub-secretaria... pero se podría decir que sí.
Fakat olaya başka açıdan bakacak olursak eğer, bu gömleğin düğmeleri, kazara kopacak olursa, ben yenisini alabileceğim.
( Suspiro ) pero la otra cara es Eso si, por ejemplo, Los botones de la camisa
Ben de onu görüyorum fakat o yalnız, korkmuş küçük kıza bakıyorum.
Bueno, sí, veo eso, pero... Estoy mirando a esa chica solitaria y asustada.
Karaorman pastasına bayılırım fakat zaten doğum günü olan ben değilim.
Me encanta la torta "selva negra", pero no es mi cumpleaños.
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
ben seni seviyorum 69
bentley 21
benes 21
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
ben seni seviyorum 69
bentley 21
benes 21
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
ben seni istiyorum 18
beni affet 279
ben de seni seviyorum 508
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
ben seni istiyorum 18
beni affet 279
ben de seni seviyorum 508
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
beni hatırladın mı 260
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
beni hatırladın mı 260