Her zaman ki gibi translate Spanish
479 parallel translation
Yarın her zaman ki gibi raporunu hazırla.
Preséntese a mí mañana, como siempre.
Peki bunu kim düzeltecek? Her zaman ki gibi ben!
¿ Quién tendrá que hablar?
Her zaman ki gibi iyiyim - çok daha iyi - artık daha çok şey biliyorum.
Soy tan bueno como siempre, incluso mejor, porque ahora sé más.
Sen her zaman ki gibi bana karşı çok iyiydin.
Tú eres tan maravilloso como siempre.
Her zaman ki gibi bu da yalan.!
¡ Estás mintiendo, como siempre!
İşte buradasınız. Her zaman ki gibi çok dakik.
Aquí está, puntual como siempre.
Meşgul müsün? Her zaman ki gibi.
- ¿ Ocupado como siempre?
- Fotoğrafın her zaman ki gibi muhteşem, Fred.
- Fred, tu película estuvo genial.
- Her zaman ki gibi sarhoş.
- Otra vez borracho.
Lottie her zaman ki gibi mi davranıyor?
¿ Lottie se porta bien?
- Her zaman ki gibi.
- Es la de siempre.
Her zaman ki gibi, Sam.
Eso nos deja a mano, Sam.
Her zaman ki gibi bu akşam da kulübe git.
Ve al club esta noche. Compórtate con naturalidad.
İhtiyar adam her zaman ki gibi delikanlıya beysboldan bahsetmişti.
El viejo le habló al muchacho de béisbol, como siempre hacía,
Oh.Her zaman ki gibi.
Así es mejor.
Ben her zaman ki gibi aynıyım.
Soy la misma de siempre.
- Güle güle ve iyi şanslar diliyorum kollarını açarak, öpücük verecek ve geri geleceksin, her zaman ki gibi.
Estás perdiendo los estribos. Y yo sólo vine a darte un beso de despedida y a desearte suerte. Pero- -
Her zaman ki gibi iyimserlikten.
Como siempre, por costumbre...
Ne diyeceğimi bilmiyorum. Ben her zaman ki gibi kalede devriye geziyordum.
Estaba haciendo mi ronda cuando creí ver a alguien en este lugar.
Her zaman ki gibi görüşmeye devam edeceğiz ve her şey eskisi gibi olacak.
Iré a verte como siempre y todo será exactamente igual que antes.
Her zaman ki gibi haklı çıktınız.
Tenía razón, como siempre.
Her zaman ki gibi. Dünyanın her köşesinden farklı hediyeler.
Como siempre : regalos extranjeros de todas partes del mundo.
- Her zaman ki gibi süslü konuşmalar...
Siempre con los discursos especiales. Ya tuvimos suficientes.
Her zaman ki gibi olacak.
Será como siempre.
- Her zaman ki gibi misin?
- ¿ Sigues igual de rápido?
Her zaman ki gibi çok güzelsiniz.
Siempre tan hermosa.
Her zaman ki gibi Onu kapıda bıraktım, Didn't I, Aliette?
La deje en la puerta, cómo hago siempre. ¿ Verdad Aliette?
Her zaman ki gibi Des Grieux'un blöflerinden biri işte.
Sr. Des Grieux estaba mintiendo una vez más.
Her zaman ki gibi bunu da yaşlı Charlotte'ına bıraktın.
Y se lo dejaste todo a la vieja Charlotte.
Senin onu sevdiğini hatırlaması için, onu rahat ettiren bendim. her zaman ki gibi, geri gelecektin.
Tenía que decirle que aún le querías... y que volverías.
Ve her zaman ki gibi aptallık!
Siempre igual de estupido!
- Her zaman ki gibi.
- Siempre.
Her zaman ki gibi doktor Zee bazı yeni ilginç araçlar geliştirdi. Bunlar kesinlikle Dünyalı kardeşlerimizin kafasını karıştıracak.
Como es usual, el Dr. Zee ha traído algunos nuevos dispositivos interesantes los cuales garantizo que confundirán a nuestros hermanos de la Tierra.
Onu yakalayacaksın. Her zaman ki gibi.
Lo atraparás, siempre lo haces.
Her zaman ki gibi beni hafife alıyorsun, Starscream. Zaten konuklarımız için sıcak bir karşılama hazırladım işimize karışacak kadar aptallarsa gelsinler, hazırız.
Les he preparado una cálida bienvenida en caso de que sean tan tontos de intervenir.
Her zaman ki gibi oynarsan onları gebertiriz.
Tú lanza la bola como sabes hacerlo, y nosotros les damos una paliza.
Gönlü kahramanı Belshazzar'da olan Dağlı Kız, kara sevdalı oğlanı kandırır. Ta ki kadın ve erkek arasında zamanın başlangıçından beri hep olduğu gibi, bildiği her şeyi böbürlenerek anlatana dek.
Pensando sólo en Belshazzar, su héroe, la Chica de la Montaña lleva al enamorado chico hasta alardeando, él le cuenta todo lo que sabe.
Yine de her şey gösteriyor ki, her zaman olduğu gibi doğru iz üzerindeyim.
Pero todo prueba que estoy tras la pista correcta, como siempre.
İnanıyorum ki insan bizimki gibi enfes bir anlaşma her zaman yapmalı.
Pero supongo que siempre pasa en un trato como el nuestro.
- Her zaman ki gibi.
- Como siempre.
Bu mektup size ulaşırsa, şuna inanın ki her zaman olduğu gibi şu anda da sizi seviyorum.
Si esta carta llega hasta ti, te hará saber que te quiero ahora como siempre te quise.
Dr. Johnson - her zaman olduğu gibi - haklıydı... Dedi ki "Emin olunuz efendim..."
El Dr. Johnson como siempre, tenía razón... cuando dijo :
Farkettim ki yeni birinci sınıflarımız her zaman olduğu gibi arkaya doğru oturacak kadar mahçup ve utangaçlar.
Me doy cuenta de que nuestros nuevos refuerzos, tímidos como es normal... se han sentado detrás en la retaguardia.
Ona de ki ; her zaman olduğu gibi yaşamaya devam edeceğiz!
Entonces dígale a Su Majestad, que mi marido continuará siendo tal como es.
Kulaklarım her zaman gözlerimmiş gibi işime yaradı, öyle gürültülü geliyor ki şu davullar bana.
Mis oídos también me sirven como ojos, así que los tambores me parecen mucho más ruidosos que a ti.
Okuyacağım, her zaman ki gibi.
Leyendo, como de costumbre
Bana söylediğin gibi, biliyorum ki tüm ayartmaları reddedecek, günahtan sakınacak gücün her zaman oldu.
Y por eso puedes ofrecer a Dios... la prueba de tu amor.
Bana söylediğin gibi, biliyorum ki... tüm ayartmaları reddedecek, günahtan sakınacak gücün her zaman oldu.
Yo sé... que hasta hoy has alejado de ti las tentaciones, que no has pecado.
Utancımdan daha fazla konuşacak cesaretim kalmadığında açıklamalarını yaparsın ki her zaman olduğu gibi dinler ve anlayışla karşılarım.
Cuando no me atreva a decir nada más o me calle por vergüenza... entonces podrás explicarte. Te escucharé y te entenderé, como siempre he hecho.
Seni tabii ki düşünüyorum ve seni şu an olduğun gibi görüyorum ve seni her zaman koltuğunda otururkenki halinle hatırlayacağım.
Cierto que me acuerdo de ti mamá, te veo así como estás ahora. Siempre te imagino como te imagino ahora, viva... sentada aquí, sobre tu vieja poltrona.
Her zaman dediğim gibi, "Eğer gülemiyorsan, daha ne yapabilirsin ki?"
Yo siempre digo que, si no puedes reírte, ¿ a qué puedes dedicarte?