Iyi değilsin translate Spanish
2,084 parallel translation
Gerçekten de iyi değilsin.
Amigo, tu realmente lo estas perdiendo.
Hiç bir şeyde iyi değilsin, ne intiharda, ne de iş yapmakla dinle... bir şekerkamışı bozulursa, bozuk olanı kesilir ve atılır.
No eres bueno en nada ni para los negocios ni para suicidarte Y escucha... Y cuando recojas la caña de azúcar, la cortarás y la tirarás
Artık benim için iyi değilsin.
Ahora no eres bueno para mí
Sen satrançta iyi değilsin ki.
No eres tan buena.
Vuruldun, Hannah, iyi değilsin.
Te dispararon, Hannah. No estás bien.
- Bu işlerde iyi değilsin, değil mi?
No eres muy bueno en esto, ¿ no?
Bunda iyi değilsin.
- No mientas, Tess. No eres bueno en eso.
Diğerlerinden daha iyi değilsin.
No eres mejor que nadie.
Aptalca bir soru oldu. Tabii ki de iyi değilsin.
Eso... fue una pregunta tonta.
Liam, sen iyi değilsin. Tamam mı?
Liam, no estás bien, ¿ de acuerdo?
Ama iyi değilsin, Justin.
Pero no lo estás, Justin.
Hayır, iyi değilsin!
¡ No, no estás bien!
- Pek iyi değilsin.
- Lo practico.
Bu işte hiç iyi değilsin.
- Suelo. ¿ Qué?
Tabi ki iyi değilsin, ama ben- -
Yo-Yo sólo quería ver si estabas bien. Quiero decir, obviamente, no estás bien,
Bu tür konularda iyi değilsin, Moss.
No eres bueno para este tipo de cosas, Moss
Hadi, Gus, halka atmada hiç iyi değilsin.
Venga, Gus, ya sabes que el lanzamiento de aros nunca ha sido lo tuyo.
Onda bile çok iyi değilsin.
Y uno no muy bueno.
- Hayır, iyi değilsin.
- No, no estás bien.
Birçok rakamı toplayıp, çıkarıp, çarpıp, bölüp tek bir rakam elde edebilen bir adama göre iki kere ikiyi birleştirmekte pek iyi değilsin, değil mi?
Para alguien que sabe cómo sumar, restar, multiplicar y dividir muchos números para obtener otro número me extraña que no seas tan bueno atando cabos.
Sinyalleri algılamakta iyi değilsin. Ne olmuş yani?
No eres buena captando señales, ¿ y eso qué?
Sen... yeterince iyi değilsin.
Tú no eres lo suficientemente buena.
- Sen iyi değilsin Sarah Jane.
- No estás bien Sarah Jane.
- Hayır, iyi değilsin.
¿ Qué? No, no, no, no.
- Sen de iyi değilsin
Tú no estás mejor.
Ne hançerde ne de normal bir insan olarak iyi değilsin.
No sirves para la daga voladora ni como hombre.
Bu konuda iyi değilsin.
No eres bueno en esto.
İyi değilsin. Bırak da...
No estás bien.
Sen sadece bir tanıksın, çok da iyi bir tanık değilsin.
Tu eres solo un testigo. Y no uno muy bueno.
Geçtiğimiz birkaç ay boyunca bana gerçekten iyi davranmış olabilirsin ama sen bir aile değilsin.
Y, quiero decir, has sido muy bueno conmigo estos dos últimos meses, pero no eres una familia.
- Sen en iyi arkadaşımın eski kocası değilsin.
- Pero tú no eres el ex-marido de mi mejor amiga.
İyi haber şu ki ; artık Bay Bevilacqua'ya borçlu değilsin ama kötü haber ise, artık bana borçlusun.
Ahora, las buenas noticias son que ya no le debes al señor Bevilacqua.
Sen benim Brian'ım gibi iyi birisine layık değilsin.
Usted no es digno de un hombre tan bueno como mi Brian.
O zaman, çok şükür ki iyi bir atıcı değilsin.
Bueno, gracias a Dios que no tienes tiro muy bueno, entonces.
Vazquez denen bu adam iyi olabilir, ama ona mecbur olduğundan daha fazlasını vermek zorunda değilsin.
Este tipo Vasquez puede ser un buen tipo, pero simplemente no le digas más que lo que tengas que decirle.
- Hayır, iyi filan değilsin.
- No, no estás bien.
İyi olacaksın. Çünkü sen gerçek bir savaşçısın. Tam bir felaket olan bu yaşlı adam gibi değilsin.
AH, vas a estar bien porque tú eres el verdadero negocio, no como tu viejo, que es una catastrofre total
Sen iş adamı olmaya uygun değilsin. İyi.
No estás destinado a ser un hombre de negocios.
Kendine iyi olduğuna dair yalanlar da söyleyebilirsin ama iyi falan değilsin.
Y puedes seguir diciéndote a ti misma que estás bien, pero tú no estás bien.
"Baba, iyi ki orada değilsin" dedi.
"Oh baba, me alegro de que no estés allí".
Pek iyi gününde değilsin anlaşılan, o yüzden gitmelisin.
Usted no está en su mejor momento y debería retirarse.
Sen değilsin. Çevirenler : bluemaniac, Önder Çatalkaya bluemaniac @ indivx.net, onder @ indivx.net İyi seyirler...
No lo es. * One Tree Hill 8x03 * * * The Space In Between * * El respirador siempre es un problema.
İyi bir cinayetten tek hoşlanan sen değilsin.
No es el único que disfruta un buen asesinato.
İyi falan değilsin.
No estás bien.
İyi değilsin, garip davranıyorsun.
Estás actuando rara.
Biz iyi adil değilsin.
Nosotros no somos buenos.
- İyi ki tipim değilsin. - Tipim değilsin de ne demek?
bueno, es una buena cosa que no seas mi tipo.
Şu anda polis değilsin, bunu kabullensen iyi edersin.
No eres una policía ahora mismo, y es mejor que lo aceptes.
Ehh, sen de iyi durumda değilsin.
Tú no estás bien.
Gaius'u kendimi tanıdığım kadar iyi tanırım ama sen o değilsin.
Conozco a Gaius tan bien como a mi mismo y tú no eres él.
İyi bir yolda değilsin.
No apuntas en la dirección correcta.
değilsin 303
değilsiniz 26
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi dedin 60
iyi düşün 86
iyi davran 17
değilsiniz 26
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi dedin 60
iyi düşün 86
iyi davran 17
iyi de neden 21
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi dinleyin 52
iyi düşünmüşsün 27
iyi durumda 31
iyi değil misin 27
iyi denemeydi 77
iyi düşünün 29
iyi değildi 25
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi dinleyin 52
iyi düşünmüşsün 27
iyi durumda 31
iyi değil misin 27
iyi denemeydi 77
iyi düşünün 29
iyi değildi 25