English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ I ] / Iyi mal

Iyi mal translate Spanish

6,264 parallel translation
Çok iyi mal, adamım.
Esta basura con creatina.
Hayır, kendimi iyi hissetmiyorum.
No. Me encuentro mal.
eğer Tanrı yüzde yüz iyi ve her şeye gücü yetense o zaman neden kötülüğün varolmasına izin verir.
Y si Dios es tan bueno, y tan poderoso, ¿ por qué permite que el mal exista?
bir gün dünyadaki bütün kötülüklerden kurtulacağım. " ama bu zaman gelene dek bütün savaşlardan geçmeniz gerekecek soykırım, tsunami, yoksulluk, açlık, ve aids. hepinize iyi bir hayat dilerim.
Un día me desharé de todo el mal del mundo, pero hasta ese momento, tendrán que lidiar con las guerras, holocaustos, tsunamis, pobreza, hambruna y sida, que se diviertan.
Kendimi iyi hissettiriyor.
Me hace sentir mal.
Adamlarının bu iyi bayana zorbalık yapmasına müsade ediyorsun.
Maneja muy mal su personal y deja que abusen de una mujer decente.
İyi ki yazar değil de oyuncu olmuşsun çünkü bu konuşma resmen Oprah Hallmark R. Kelly rezilliğindeydi.
Menos mal que eres actor y no escritor, porque eso fue digno de Oprah de tarjetas cursis o de R. Kelly. Sí, bueno, no fue...
İyi kötüyü yenecek mi? Kahraman... kızı kurtaracak mı?
¿ Triunfará el bien sobre el mal, rescatando el héroe a la chica?
Tamam, öyleyse bu iyi bir zaman değil, dostum.
Uh, bien, sí, en ese caso, es una especie de mal tiempo, amigo.
Kahvaltıyı sağlam yaptığım iyi oldu.
Menos mal que me comí mis cereales.
Evet, ama bu alanda iyi değiller Geoffrey.
Sí, pero se les da mal, Geoffrey.
Doğru ve yanlış ; iyi ve kötü. Bunlar sadece sözcük.
Correcto y equivocado, bien y mal, solo son palabras.
İyi görünmüyorsun.
Parece que se siente mal.
Çinlilerin uzman olduğu "Bu iyi", "Bu iyi değil" ayrımıdır.
"Eso está bien", "eso está mal". Los chinos son muy buenos en ello.
Ve durum hiç de iyi değil.
Y está muy mal.
Hiç iyi değil derken, ne kadar iyi değil?
¿ Qué tan grave es "muy mal"?
Ve, "sonu iyi biten her şey iyidir".
A buen fin no hay mal principio.
Ama kocanızda, alkol yüzünden, uyarı sistemi iyi çalışmıyordu.
Pero en su marido, por culpa del acohol. la alarma funcionaba mal.
- İyi mal. Nereden geldi?
Esto es bueno. ¿ De dónde viene?
Sen iyi misin?
se siente Ud. mal?
Hatalısın, iyi gelirdi.
- No. - Hace mal, le haría bien.
- Pek iyi değil.
Mal.
Gordon, sence yanlış olduğunu bildiğin bir şeyi yapmak iyi mi yoksa...
Gordon, ¿ crees que es mejor hacer algo malo y saber que está mal o...?
Sensiz iyi uyuyamıyorum.
Duermo mal sin ti.
Çoğu insan konuşmak istemiyorum dediğinde bu işlerin iyi gitmediğini gösterir ama konu sen olunca işlerin gayet yolunda gittiği anlamını çıkarabilirim.
Cuando la gente dice que no quiere hablar significa que todo salió mal, pero tratándose de ti puedo inferir que te fue bastante bien. Sí.
Bana göre azıcık Al Pacino iyi olabilir ama sen gerçekten canlandırma yapmak istiyor musun?
Creo que un poco de Al Pacino no estaría mal, pero... ¿ Quieres imitar a alguien?
İyi, can sıkmaya başlamıştı.
Pues, qué mal.
- Kötü değil. İyi olacak. - Evet.
- No está mal, estarás bien.
Çok iyi, değil mi?
No está mal, ¿ eh?
- Bir yere kadar iyiydi. Güzel giydirirsen yani. Bacaklar güzel, belden üstü iyi.
- Nada mal de lejos, si se ponía ropa adecuada, buenas piernas, lindo busto.
Yanınıza gelmeye çalıştım ama Lupo beni bayılttı. İyi ki de öyle yapmış.
Traté de bajar pero Lupo me noqueó, menos mal.
Resimlerde iyi gibi gözükebilirim ama gerçek hayatta pek değilim.
No estoy mal en las fotos pero en persona no es para tanto.
Bu iyi.
No está mal.
Resimlerde iyi olabilirim, ama gerçek hayatta daha iyiyim.
No estoy mal en el dibujo, pero soy mejor en la vida real.
Bu iyi
Menos mal.
Bazı dostlarımız ve sevdiklerimiz şu an yaşam savaşı veriyor ve bu iyi de olsa kötü de olsa bu kasabadaki kimse vampirleri benden iyi tanımıyor.
Nuestros amigos y seres queridos están luchando por sus vidas ahora y para bien o para mal, nadie de este pueblo conoce mejor a los vampiros que yo.
Anı durdurabilseydim 17 yaşındayken biriyle kaçmanın iyi fikir olduğunu düşünmek için aşırı genç ve berbat durumda olduğumu görürdüm.
Sabes, creo que si me hubiera detenido un segundo, hubiera visto que era demasiado joven y que estaba demasiado mal como para pensar que huir con alguien de 17 años era buena idea.
Maalesef bir süre daha burada durmak zorundayım. Ama kendimi pek iyi hissetmemeye başladım ve bunu daha ne kadar sürdürebileceğimi bilmiyorum.
Desafortunadamente, tengo que quedarme aquí un poco más, pero empiezo a sentirme mal y me preguntó cuánto tiempo puedo seguir con esto.
Sana göre hiçbir şeyi iyi yapamıyorum.
Todo te parece mal.
İyi hissetmiyorum.
- Me encuentro mal.
Akşam yemeğinden sonra kendimi pek iyi hissetmiyordum.
Después de la cena, me sentía mal.
Hükümetin gelip yaptıklarını duyurursanız insanlar bunun yanlış olduğunu anlayıp daha iyi yanıt almanızı sağlar.
Cuando consiguen que el pie grande del gobierno viene y hace algo por el estilo, mejor respondan de manera que las personas puedan entender que eso está mal.
Teğmenimle aynı manevrayı yaparak koştum. O bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüştü ve biz sadece bitiş koşusu yaptık.
Le propuse la misma maniobra de flanqueo a mi teniente creyó que era una gran idea pero salió realmente mal.
Eğer işler iyi gitmese, kaya kolleksiyonum senin olabilir, Sil.
Pero si algo sale mal, Sil, quédate con mi colección de rocas.
Biraz iyi haber bana iyi gelecek.
Seguro no me vendría mal unas buenas noticias.
Zaten ben kötü bir babayım, senin iyi bir anne olacağına güvenim sonsuz.
Yo ya soy un mal padre. Confío en que tú seas una buena madre.
Hiç bir kanıtım yoktu. En iyi kısmı da ülkeyi benim malımla terk ettiğinde uluslararası yasaları çiğnemiş oldun.
La mejor parte, cuando huías el país con mi propiedad, violaste derechos internacionales.
Bu mal çok iyi.
Eso es una buena basura justo ahí.
Kötü durumda olsan bile olaya atlıyorsun ve buna değdiğini düşünüyorsun çünkü kendini kötüden çok iyi şeyler yaptığına inandırmışsın ama bu doğru değil.
Te lanzas en picado, e incluso cuando metes la pata, piensas que lo que estás haciendo vale la pena porque te has convencido a ti mismo de que estás haciendo más bien que mal... pero no lo estás haciendo.
Şu anda durumu iyi değil ama ilk fırsatta konuşacak.
Ahora está mal pero seguramente podrá hablar.
MacMillan daha önce IBM'de çalıştığı için ve küçük projeniz esnasında bizim emrimizde olduğunuzdan artık o projeniz bizim, iyi ya da kötü.
Pero porque MacMillan trabajó en IBM y ustedes dos eran nuestros empleados en el momento de su pequeño proyecto, ese proyecto es nuestro ahora, para bien o para mal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]