Iyi mi translate Spanish
62,744 parallel translation
Sana o çocuğu buldum pero aramız iyi mi?
Sabes, te encontré a ese chico, pero ¿ estamos bien?
Onu azıcık önemsiyorsan iyi mi değil mi öğrenmek istersin.
Si usted se preocupa por ella en absoluto, Me gustaría pensar que usted quiere saber si está bien o no.
iyi mi?
¿ Cómo está, está bien?
iyi mi kötü mü ben karar veririm.
Voy a decidir qué es bueno o malo.
Ortağın iyi mi?
¿ Tu compañero está bien?
Tanrım, o iyi mi?
¡ Santo dios! ¿ Está bien?
Direnişle müzakere ederek daha iyi mi olacak?
¿ Y hará de verdad la Resistencia mejor negociando?
O yüzden uyuşturucu satıcılarını sevmem ve en iyi dostumu sevsem bile o sokakları seviyor ve sokaklar onu bırakmıyor.
Por eso, odio a los traficantes y aunque quiero a mi amigo él quiere a las calles y las calles no te sueltan.
Öğrencime ve kızıma iyi akşamlar demeye geldim.
Vine a despedirme de mi protegido y de mi hija.
- En iyi dostum.
- Mi mejor amigo.
- İyi bir karışık kaset, değil mi?
Es una cinta genial, ¿ verdad? Sí.
Bak, şehirde, stajımda veya Yale'da ben şanslı yetimi oynuyorum. Kaderim iyi zencilerden biri olmama bağlı, asla kontrolü kaybedip düşündüğümü söyleyemiyorum veya kendim olamıyorum.
En el centro, en mi pasantía o en Yale soy el niño huérfano con suerte cuya suerte depende de que sea uno de los morenos buenos de que no pierda nunca la calma o diga lo que piensa o Dios no quiera, de que sea yo.
- Ölürüm, daha iyi.
- Sobre mi cadáver.
Ve şu anda kafan iyi, değil mi?
Y ahora estás drogado, ¿ no?
Günüm bir anda çok daha iyi oldu.
Mi día acaba de volverse mucho mejor.
İyi mi?
¿ Bien?
İyi görünüyor değil mi?
Se ve bien ¿ no?
Sen de eski sevgilimle evime girmenin iyi bir fikir olduğunu düşündün.
Así que pensé que sería una buena idea para entrar en mi casa con mi ex novio?
Yeni odam biraz fazlasıyla iyi.
Mi nueva habitación es bastante increíble. Gracias, tío Steve.
Pearl iyi değil mi?
Pearl es buena, ¿ no?
Yemek için insanın en iyi kısmının tam şurası olduğunu söylüyor.
Es mi cuñado. Dice que la mejor parte para comerse de un hombre es esta.
Sevgili babam gibi iyi insanların ölümünün öcünü almak için kendi canavarımızı bulmalı ve adına Napolyon demeliyiz!
Y que para vengar la muerte de gente buena como mi querido padre debemos encontrar a otro monstruo y llamarlo Napoleón.
İyi bir şey mi yani bu?
Entonces, es bueno.
Bilmiyorum. Bu iyi bir el mi?
No lo sé. ¿ Es una buena mano?
Ama muhakkak ki bir sonuç, en iyi olası çıktıdır. Değil mi?
Pero seguramente un resultado es la mejor conclusión posible. ¿ Verdad?
İyi haberler mi var?
¿ Tienes buenas noticias para mí?
Bu durum, kasabada iyi bir restoran olsaydı, ki yok midemi ağrıtacak iğrenç bir şakanın iğrenç, alay konusu bir taklidi.
Examinando las elegantes rastas de mi espécimen, fui capaz de deducir que fue una rana rastafari improvisada. Mi cuerpo, mi verde cuerpecito.
Gelip en iyi arkadaşımla tanış. Celeste!
Ven, te voy a presentar a mi mejor amiga. ¡ Celeste!
- İyi mi?
- ¿ Está bien?
Belki de bazen en iyi arkadaşım gibi ama... Ben kızınım ve sen de annemsin.
Quizá a veces una mejor amiga, pero... soy tu hija y tú eres mi madre.
- Sen benim en iyi arkadaşımdın.
¡ Eras mi mejor amigo!
Daha iyi bir neden olabilir mi?
Ese es el principal móvil de todos.
İyi de kılıcım ortada yok nerede bıraktığımı bilmiyorum?
Bueno, encontraste un tronco... Pero ¿ encontrarás mi espada?
Bana iyi niyetinizle gönderdiğiniz hazine ile birlikte sana kılıcımı gönderiyorum.
Junto con el ajuar que me has dado tan amablemente... Te envío mi espada.
Seçimimmin iyi olup olmadığına Mahishmati halkı karar versin.
Si mi selección es la elección perfecta o no... Que el pueblo de Mahishmati decida.
Fakat annen sözünü tutmaması iyi bir şey mi?
Pero ¿ está bien si tu madre rompe su promesa?
Oğlumu çok iyi tanırım.
Sé muy bien que mi hijo.
Anneme iyi bak.
Cuida a mi madre.
"Anneme iyi bak."
Cuida de mi madre.
Bu iyi bir fikir mi?
¿ Es eso una buena idea?
Bu akşam buradayız çünkü benim sersem oğlum Scott'u, en iyi arkadaşını ölü bir cesedi göstermek için, ormana götürdü.
Estamos aquí esta noche porque el bobo de mi hijo decidió arrastrar a Scott, su mejor amigo en el mundo,
Bu iyi bir şey mi?
¿ Eso es bueno?
Sahibem iyi değil.
Mi señora no se encuentra bien.
Sana iyi gelir mi bilmiyorum ama, aylardır seni öldürmeyi düşünmüyorum.
Si hace que te sientas mejor, yo hace meses que no he pensado en matarte.
Sokakta bağımsız bir şekilde görüldüğüm zaman size daha iyi hizmet ediyorum Lordum. - Gizli ortağınız olarak, benim...
Os sirvo mejor, mi señor, cuando en las calles me ven teniendo cierta independencia de vos, como vuestra socia en la sombra, puedo...
Bu işte ortağım olmak için, görmezden gelmenin daha iyi olacağı şeyler var.
Para ser mi socia en esto, hay cosas de las que es mejor que me dejes preocuparme a mí.
Kafan iyi, değil mi?
Estás drogado, ¿ no?
Birazcık sakinleşsen çok iyi bir takım olabiliriz. Anlatabildim mi?
Creo que si te calmaras un poco, seríamos un equipo ganador.
- İyi biri mi?
- No es un buen tipo, ¿ no?
Sadece randevumun iyi geçtiğinden bahsediyordum.
No, solo lo digo, en mi época, estaba bien.
Şu anlama geliyor, saygıdeğer Başkomiserim akşamımı, lıkır lıkır şampanya içen ve yanında ağız dolusu füme somon yiyen ve bana en iyi Staffordshire çinisini nereden alabileceğimi söyleyen oda dolusu ordu subayını ve aşırı süslenmiş eşlerini gözetleyerek geçirme gibi bir niyetim yok.
Significa, mi querido Superintendente, que no tengo ni la más mínima intención de pasar la noche viendo una sala llena de oficiales del ejército con las finolis de sus mujeres engullendo champán entre bocados de salmón ahumado, diciendo que el mejor sitio para comprar vajillas es Staffordshire.
iyi misin 6507
iyi misin sen 78
iyi misiniz 1086
iyi misin baba 19
iyi misiniz efendim 33
iyi misin dostum 26
iyi misin tatlım 27
iyi miyim 40
iyi misin hayatım 21
iyi misin evlat 20
iyi misin sen 78
iyi misiniz 1086
iyi misin baba 19
iyi misiniz efendim 33
iyi misin dostum 26
iyi misin tatlım 27
iyi miyim 40
iyi misin hayatım 21
iyi misin evlat 20