Izin vermeyeceğim translate Spanish
6,226 parallel translation
Kimsenin seni incitmesine izin vermeyeceğim.
No dejaré que nadie te haga daño.
Kirlenmesine izin vermeyeceğim.
No dejaré que se mancille.
Marcus'a orijinalini oynamasına da izin vermeyeceğim.
No voy a dejar a Marcus hacer la escena original.
İşleri yoluna koymak, üç yılımı aldı ve o karanlık dönemlere geri dönülmesine asla izin vermeyeceğim.
Me llevó tres años enderezarlo, y de ningún modo voy a tolerar que vuelva a sumirse en tiempos oscuros.
Bir daha asla onu incitecek bir şey yapmana izin vermeyeceğim.
Nunca tendrás otra oportunidad de hacerle daño.
Bunun boşa gitmesine izin vermeyeceğim.
No permitiré que sea en vano.
- Bir daha gitmene izin vermeyeceğim.
- No te voy a dejar irte de nuevo.
Sırf bir anda duygusal birine dönüştün diye planlarımı bozmana izin vermeyeceğim.
Y yo no dejaré que tú arruines mis planes porque de repente estás sentimental.
Bu kitabın beni durdurmasına izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que este libro me detenga de nuevo.
O para tüm dünyada terörü finanse etmek için kullanılıyor ve bir kadın için bunların olmasına izin vermeyeceğim.
Ese dinero provocará el pánico en todo el mundo, y no dejaré que eso suceda por el bienestar de una mujer.
Ama senin başına bir şey gelmesine izin vermeyeceğim. Söz veriyorum.
Pero no voy a dejar que nada te suceda, y es una promesa.
Ölmene izin vermeyeceğim.
No te voy a dejar morir.
Jody'nin ölmesine izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que Jody muera.
Aynı şeyi ona da yapmana izin vermeyeceğim.
No dejaré que hagas lo mismo con ella.
Öylece çekip gitmesine izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que se escape.
Özür dilerim ama bunu yapmana izin vermeyeceğim.
Lo lamento. Pero no te dejaré hacer esto.
Ve ölmesine de izin vermeyeceğim.
Y no voy a dejarlo morir.
Ve ben de bunun olmasına izin vermeyeceğim.
Y no dejaré que suceda.
Bunu yemene izin vermeyeceğim.
No puedo comer eso.
Bu adada 3 milyon insan yaşıyor ve ben Hydra'nın onları harcamasına izin vermeyeceğim.
Hay 3 millones de personas en esta isla, y no dejaré que Hydra las convierta en daño colateral.
Batırdım ama baban gibi değilim ve ailelerimiz böyle berbat olduğu için beni uzaklaştırmana izin vermeyeceğim.
La he fastidiado, pero yo no soy como tu padre, y no voy a permitirte alejarme por el daño que se hicieron nuestras familias.
Onun benim gibi yolunu kaybetmesine izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que se aparte del camino, no como yo lo hice.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- No voy a dejar que mueras.
Bana olmasına izin vermeyeceğim bir şey.
Una que no quiero repetir.
- Kazanmana izin vermeyeceğim.
No te voy a dejar ganar.
Paçayı kurtarmasına izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que se escapen.
"Daha önce olanlardan dolayı berbat hissediyorum... -... ve tekrar olmasına izin vermeyeceğim."
"Me siento fatal por lo que ocurrió antes y no puedo dejar que vuelva a ocurrir."
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
No permitiré que eso pase.
İkimizin de bu tekerlekli metal tabutun içinde ölmesine izin vermeyeceğim.
Es demasiado tarde. No dejaré que muramos ambas en este ataúd de metal con ruedas.
Dışarı çıkmana izin vermeyeceğim.
No te dejaré salir.
Ölmene izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que mueras.
Beni kullanmana izin vermeyeceğim.
No vas a usarme.
Kumar tutkunusun Ajan Booth. Bu vakada ya da başka bir vakada tekrar kumara başlamana izin vermeyeceğim.
Eres un adicto, agente Booth, y no voy a dejar que pongas en riesgo el tiempo que llevas sin apostar por este caso o ningún otro.
Ölmene izin vermeyeceğim.
No voy a dejarte morir.
Hadi eski dostum, bunun son yemeğin olmasına izin vermeyeceğim.
Aquí tienes, viejo amigo... No dejaré que ésta sea tu última cena.
Hayır, hayır ölmesine izin vermeyeceğim... bir şey olmalı.
- ¡ No! ¡ No la dejaré morir! ¡ Debe haber algo!
Kolay kolay geçmenize izin vermeyeceğim demiştim.
Ya dije que no les dejaría pasar de aquí tan fácilmente.
- Kaçmana izin vermeyeceğim.
- No voy a dejar de correr.
Ve bir kutucücesi lağım faresinin bunu mahvetmesine izin vermeyeceğim.
Y no voy a permitir que lo arruine una pequeña rata de alcantarilla boxtroll.
Beni dinle, bir daha kimsenin canını yakmasına izin vermeyeceğim.
Escúchame. No volveré a permitir que nadie te golpee.
Yaşadığı sürece.. bu evde kalacak ve ben ona bakıcılık yapacam,.. ve bu dünyada onu bir daha kimsenin üzmesine izin vermeyeceğim.
Y mientras el Señor lo mantenga aquí en esta casa y piense que deba cuidarlo, nadie en esta tierra va a hacerle daño de nuevo.
- Gitmesine izin vermeyeceğim.
No dejaré que se vaya.
Gitmesine izin vermeyeceğim.
Quiero que se quede.
Hayır, bi makinenin bana ahkam kesmesine izin vermeyeceğim!
¡ Una máquina no me va a decir lo que es posible!
Bugünlere gelebilmek için canımı dişime taktım. Tüm çabalarımı heba etmene izin vermeyeceğim.
Trabaje sin parar para llegar hasta aqui y no voy a permitir que lo eches todo por la borda.
Bu işi batırmana izin vermeyeceğim.
Eric, no voy a dejar que arruines esto.
Tutunup bir daha asla bırakıp gitmesine izin vermeyeceğim bir şey söyle.
Dime algo que pueda conservar por siempre y nunca dejarlo ir.
Kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim.
No dejaré que nadie te lastime.
Yine sehpa olayını yapmana izin vermeyeceğim.
Apártate hacia la izquierda.
Bunu yapmana izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que lo hagas.
Hayatını mahvetmene izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que tires tu vida por la borda.
vermeyeceğim 54
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin verirseniz 214
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin verirseniz 214