English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ K ] / Kaldır

Kaldır translate Spanish

32,085 parallel translation
Şükürler olsun, gitmeden önce yatağını kaldırıma atsana.
Asegúrate de que dejas tu colchón en el bordillo antes de irte.
- Dedim ki, belki de budur. Belki de uçaklar hepimizi ortadan kaldırır ve tüm bunlar sona erer.
Pensé, tal vez esto es, lo mejor... tal vez los aviones nos matarán y todo esto habrá terminado.
Heinonen : eğer UAEK raporlarına bakarsanız gerçekten o satrifüjlerin kapatılıp kaldırıldığını gösteriyor.
Si vas a los reportes de la OIEA en verdad muestran que todos esos centrífugos fueron apagados y removidos.
Telefon kulübesi kaldırılmalı mı tartışması var.
- Se está debatiendo si quitar la cabina telefónica.
Bir gün polo idmanından sonra dolabına gittim, iç çamaşırını bırakabilmek için kilidi açmaya çalışıyordum. Birden kafamı kaldırdım, o da benim dolabımın başında duruyordu. Onun da elinde siyah, dantelli bir iç çamaşırı vardı.
Y un día, después del entrenamiento de polo, fui a su taquilla y estaba tratando de abrirla para dejar esas prendas cuando, de repente, levanto la vista y le veo junto a mi taquilla también con un par de braguitas negras de encaje.
Jackson'a "Bunları kaldır" demek için nezaretten çıkmayı bekledim.
Tuve que esperar a salir del calabozo para decirle : "Tienes que deshacerte de eso".
Ama sizler gibi iyi komşulara soğuk bir yasal belge imzalatmaktansa sağ ellerinizi kaldırıp sözlerimi tekrarlamanızı istiyorum.
Pero en lugar de hacer que unos buenos vecinos como vosotros firmen un documento legal, qué os parece si levantáis la mano derecha y repetís :
Hadi onu kaldırıp bacaklarını altına alalım tansiyonunu düzeltmeye çalışalım.
Sentémonos a levantarse y conseguir sus piernas debajo de ella, Tratar de obtener su presión hacia abajo.
Hayır, tabela mağazanın itibarını zedeliyor, o yüzden kaldırılmalıdır.
No. Es difamatorias, y queremos que bajado.
Yine de Bay Dargis'in acısını paylaşıyor olsam da kızının ölümüne sebep olanın tabelada "Gloria'nın zalim işyeri olduğunu" savunduğu için tabela işyerinin itibarını zedelediğinden kaldırılmalıdır.
Aunque el Sr. Dargis tiene mis simpatías, No puso un cartel diciendo Que "indignantes prácticas comerciales de Gloria"
Tabelanın kaldırılmasına, kaldırılmaması durumunda kaldırılmadığı her gün için Gloria's Gun'a 10 cent ödenmesine karar verilmiştir.
Ordeno que el signo Ser derribados y por cada día que el signo no es bajado, El Sr. Dargis pagará a los armas de Gloria
Kaldırım taşı bulurum bir caddede.
Y voy a encontrar una calle empedrada.
Masanın arkasındaki, sen beni takip et. Kaldır onu yerden!
¡ Levántalo del suelo!
- Waverly Earp! Kafanı geçmişten kaldır.
Wavrrly Earp, tienes que sacar la cabeza del pasado.
Robert Shorty Simons, hemen kaldır kıçını.
Robert "Shorty" Simons, trae tu culo de vuelta.
Eğer Pedere ya da küçük Sibley'e ya da kutsal Baron Marburg'un şerefine bir kadeh daha kaldırıldığını duyarsam bu yeri yerle bir edeceğim.
Si oigo otra ronda más de brindis por el Reverendo o bueno, por el pequeño Sibley o el bendito barón Marburg, voy a terminar destrozando el lugar.
Tişörtünü kaldırır mısın?
¿ Puedes levantarte la camisa?
Kaldır elini, ellerini göreyim.
Manos arriba. Muéstrame las manos.
Yani dedem, mangala koştu. Kapağı kaldırıp içine baktı.
Mi abuelo corrió hasta la barbacoa, levantó la tapa y miró.
Kaldır ellerini.
¡ Hazlo ahora!
Hemen kaldırın onları!
¡ Sacadlos de ahí inmediatamente!
Silahları kaldırın çocuklar.
Guarden las armas, chicos.
Hep birlikte, haydi yapalım! Ve unutmayın, Bacaklarınızla kaldırın.
Y recuerden levantarse haciendo fuerza con las piernas.
Hızı kaldırın.
Sigue el paso.
- Kaldır!
- ¡ Arriba!
Ona banyo yapmayı önerirsen eğer lütfen küvetteki fermentasyon teçhizatlarını kaldırırken dikkatli ol.
Si decide ofrecerle un baño, Por favor, tenga cuidado de retirar la pose de la fermentación de la bañera.
Kaldır kıçını da buraya gel.
Ven ahora mismo.
Fotoğrafları kaldıralım adını da değişelim. - Ve yepyeni - - Hayır, hayır, hayır.
Saquemos las fotos y cambiémosle el nombre y vamos a solo - vamos -
Bu topuklar havuza sürüklenirken kaldırımda iz bırakmış olmalı.
Estos tacones definitivamente dejaron un rastro aquí en la losa donde la arrastraron hasta la piscina.
Tabii, Gazel'deki gözetimi kaldırıp Washington'ı bilgilendirelim.
Derecha. Vamos, eh, un llamado de nuestra vigilancia de las gacelas, informar a Washington.
Kaldırımdaki bir çatlağın resmini Büyük Kanyon'a benzeyecek kadar büyüttüğünüzü düşünün.
Imaginen ampliar una imagen de una grieta en la acera hasta que parezca el gran cañón.
Ellerini görebileceğim şekilde kaldır!
¡ ¡ ¡ Pon tus manos donde pueda verlos!
Sonra özel çalıştırıcısı geldi ve evin spor salonunda ağırlık kaldırarak bir saat geçirdiler.
Entonces su entrenador personal llegó, Y pasaron una hora levantando pesas en el gimnasio de la casa.
O sürtük, siz emniyet şeridini kaldırır kaldırmaz tekrar eve yerleşmiş.
Esa perra regresó al segundo que su gente tomó la cinta abajo.
Kaldırın kıçlarınızı!
Ya está bien. ¡ Venga!
Emrin kaldırılması için mahkemeye çağırdığımızda suçlamaların hiç birini ispatlayamayacak. Böylece kişiliği sorgulanmaya başlayacak. Biz de tam olarak bunu istiyoruz.
Cuando la llevemos a juicio para que la levanten, no podrá demostrar ninguna de estas alegaciones y se la pondrá en duda, lo que es exactamente dónde queremos llevar esto.
Tişörtünüzü kaldırın.
Túmbate. Voy a levantarte la camiseta.
Tişörtünü kaldır.
Remángate.
Hayır, silahlı çatışmalar işimi etkiledi harcamalarımı kısmak zorunda kaldım.
No, la violencia de las armas daño a mi negocio, así que tuve que recortar.
d yüzden yıldız ışığında tarafından kaldırıldığından d ve biz özgür olana kadar biz kalkmıştı d ama bazen aynaya baktığınızda da korkak bana sana bakar
Font color = "# ffff80"? así que guardamos lejos por la luz de las estrellas Font color = "# ffff80"?
Hayır, aptal. Servise annemizde kaldığımız zaman biniyoruz.
No, tonta, lo tomamos si nos quedamos con mamá.
Yani yatırım yapacak ne kadar paranız kaldı?
Espera, ¿ cuánto tiene que invertir?
Sanırım yeterince bende kaldı, deneyebilirim.
Supongo que lo he tenido el tiempo suficiente como para probarlo.
- Kaldır kıçını kızım!
¡ Mueve tu trasero, chica!
Marty, kıçını kaldır da kasayı bul.
Marty, mueve tu culo, encuentra la bóveda.
Hayır, kapıda kaldım.
No, es que me quedé fuera.
Diğerleri gibi seni de mi ortadan kaldırır?
¿ Te hará desaparecer como a los otros?
Kıçınızı kaldırın.
Mueve el culo.
Ancak yeni delillerin yokluğunda, bizi alt etmek için, üç buçuk saatleri kaldı ve muhtemelen ben de şarap, dolandırıcılığını koklayarak ortaya çıkarma eziyetine geri döneceğim.
Pero en ausencia del descubrimiento de nuevas pruebas, parece que son tres horas y media de nosotros superando, y estaré de vuelta a la rutina olfativa de olfatear el fraude vino.
Popo implantları suyun kaldırma kuvvetini arttırıyor sanki?
Es divertido.
Yapmak zorunda kaldığını söylüyorsa ona inanırım.
Si dijo que tuvo que hacerlo, le creo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]