Kaza translate Spanish
14,272 parallel translation
Kaç yarışta kaza yapmadım?
¿ En cuántas carreras no he caído?
Kötü anılar, bir sürü kaza, birçok sakatlık.
Malos recuerdos, muchas caídas, muchas lesiones.
Öğrenmek, kaza demektir.
Aprender significa caerse.
Kaza yapmalısınız.
Tienes que caerte.
Jorge Lorenzo bir seferinde bir haftada üç kaza yaptı.
Jorge Lorenzo se cayó tres veces en un fin de semana.
Kaza yapmak benim için normal bir şeydi.
Era algo normal caerse tantas veces.
Rossi 2010'da toprak pistte bir kaza geçirmişti ve bir omuz sakatlığı vardı.
Rossi estaba impedido por una lesión en el hombro de una caída en un camino de tierra a principios de 2010.
İlk sene çok kaza yaptı, çünkü deniyordu.
El primer año tuvo muchas caídas, o sea, lo estaba intentando.
2011'de çok kaza yapan tek isim Rossi değildi.
Rossi no fue el único que se cayó mucho en 2011.
Çünkü Pedrosa daha önceden de bir kaza yapmıştı.
Porque Pedrosa se cayó y se hizo daño otra vez.
Simoncelli, yılın ilk on yarışının dördünde kaza yaptı.
Simoncelli se cayó en cuatro de las diez primeras carreras ese año.
Onu virajda gördüm ve kaza yaptı.
Estaba mirando la curva y se ha caído.
Marco'nun kaza yaptığını gördüğümde, dışarı doğru normal şekilde gidiyordu.
Cuando vi caer a Marco, creo que Marco se va a salir como es lo normal.
"Bir daha kaza yapıp ayağını sakatlarsan" "muhtemelen bir daha normal yürüyemezsin."
"Si te caes y dañas el pie de nuevo, probablemente nunca volverás a andar normal."
Aptalca bir kaza.
Una caída tonta.
Marquez ısınma turunda kötü bir kaza yaptı.
Márquez tuvo una gran caída en el entrenamiento.
Marc Marquez ikinci başlayabileceği yarışa en sonda başlıyor. Yeni Dünya Şampiyonu Cuma günü öğleden sonra Simone Corsi ile bir kaza yaptı.
Marc Márquez puede haber clasificado segundo, pero empezará en última línea de parrilla el nuevo campeonato mundial por un incidente entrenando el viernes por la tarde entre él y Simone Corsi.
Yarışta öyle bir kaza atlatınca, öyle hoşgörülü olamazdık.
Si ese accidente hubiese ocurrido antes en la carrera, no hubiésemos sido tan indulgentes.
Sonra 300 ile kaza yaptım.
Cuando me caí, a 300 km / h.
Bu mantık, ona birçok kaza kazandıracaktır.
Y esta mentalidad probablemente le dará muchas caídas en el futuro.
Rossi, Katalan yarışından sonraki gün deneme sürüşünde kaza yaptı.
Rossi se cayó en el test el día después de la carrera catalana.
Kaza yaptığım viraja, 250 km / s hızla girdim.
La curva en la que me caí la hice como si estuviera seca. 250km / h.
Eğer tekrar kaza yaparsam, kariyerimin biteceği söylendi.
También me dijeron que si volvía a caerme, mi carrera podría acabarse.
Kaza yaptığıma inanamadım. Ve tekrar aynı köprücük kemiğini zedeledim.
No podía creerme que me cayera y me fastidiara la misma clavícula.
Jorge Cuma günü kaza yaptı.
Jorge se cayó el viernes.
Eğer kaza yaparsam, hepsi darmadağın olurdu.
Si me caigo ahora mismo, rotura completa.
Pazar sabahı, o ısınma turunda kaza yaptığında fiziksel kondisyonunun düşeceğini biliyordum.
El domingo por la mañana, cuando se cayó durante el calentamiento, sabía que su confianza y su condición física se habrían resentido.
Montmelo'da kaza yapmıştım.
Me caí en Montmeló.
Tatsız bir kaza olsun istemeyiz.
No quiero ningún accidente desagradable.
Kaza süsü ver.
Haz que parezca un accidente.
Şu anda kaza olabilir gibi duruyor.
Por ahora, parece ser que pudo haber sido un accidente.
O zaman Profesör kaza yapıp bacağını yaralamış.
En ese momento, el profesor tuvo un accidente y se lastimó la pierna.
- Belki kazaydı ama organlarını Nina Slocum'a satmak hiç de kaza değildi.
Tal vez fue un accidente, pero sabes qué, la venta de sus órganos Nina Slocum, eso no fue un accidente.
Tüm kaza facia planını harekete geçir.
Inicia el plan contra desastres.
28 yaşında erkek. Kaza yaralısı, atardamarı yırtık çok fazla kan kaybetti.
Hombre de 28 años, heridas por aplastamiento, arteria cortada, pérdida masiva de sangre.
Kaza yerinde tökezlemişimdir.
Debió haberse enganchado en los escombros.
Kaza alanından mı?
¿ Es eso del sitio del accidente?
Görünüşe göre burada bu aralar çok kaza oluryor değil mi dedektif.
Bueno, parece que ha habido muchos accidentes por aquí últimamente, detective.
Biraz ileride kaza yaptım.
He tenido un accidente un poco más adelante.
Steven'ın ölümü de kaza olabilir.
Es posible que la muerte de Steven fuera un accidente.
O bölgede uyku kaynaklı kaza bulamadım.
No encuentro accidentes en los que alguien se durmiera en esa zona.
I-10'da 45 saniyede bir kaza olmasına rağmen bir şey yok.
A pesar de que en la I10 hay un accidente cada 45 segundos,
Uyku yoksunluğundan bahseden bir rapor buldum, ama kaza değil çocuk kaçırmayla ilgili.
He encontrado un informe citando privación de sueño pero no es de un accidente, es un secuestro infantil.
Kartlara kaza anında babanın seni düşünüp düşünmediğini sormuşsun.
¿ Le estabas preguntando a las cartas era si él estaba pensando en ti cuando tuvo el accidente?
Ne bir kaza emaresi ne de telsiz çağrılarına... -... cevap var.
No hay ninguna indicación de un accidente y no hay respuesta a las llamadas de radio.
Polisin silahından çıkan kaza kurşunu.
Bala perdida del tirotéo de los policías.
Kaza kurşunu mağduru çocuğun röntgeni.
The rayos X del joven con la bala perdida.
Kaza kurşunuyla vurulan çocuk...
El chico que fué alcanzado por la bala perdida.
Kaza kurşunu yiyen çocuk?
¿ Y el chico herido por la bala perdida?
Kaza falan mı olmuş ki?
¿ Hay un accidente?
- Kaza olduğunu söylemiştin.
Dijiste que fue un accidente.
kazan 69
kazak 25
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazanmak 22
kazara 18
kazandın 147
kazanan 93
kazandı 52
kazak 25
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazanmak 22
kazara 18
kazandın 147
kazanan 93
kazandı 52
kazandık 165
kazanacak 20
kazandınız 29
kazandın mı 31
kazanırsan 21
kazanacaksın 22
kazanıyorum 16
kazanırsam 20
kazanamazsın 48
kazaklar 20
kazanacak 20
kazandınız 29
kazandın mı 31
kazanırsan 21
kazanacaksın 22
kazanıyorum 16
kazanırsam 20
kazanamazsın 48
kazaklar 20