Kim ki o translate Spanish
904 parallel translation
Kim ki o?
¿ Quién es el patrón?
Romeo? Kim ki o?
- ¡ No conozco a ningún Romeo!
Delirtti kadın bizi. Kim ki o?
Esa loca nos ha distraído. ¿ Quién era?
- Kim ki o?
- ¿ Quién es?
- Kim ki o?
¿ Quién es?
Kim ki o? Ne hakkı var?
¿ Qué derecho tiene?
Fu-Ci-Min? Kim ki o? Çinli mi?
¿ Quién es, un chino?
Kim ki o?
¿ A quién?
- Kim ki o?
- Bueno, ¿ quién es?
- Kim ki o?
- ¿ qué es?
Bütün Avrupa büyüklüğündeki o ormanda neler yaşadığını kim bilebilir ki?
¿ Quien sabe que puede vivir en esa jungla - tan inmensa como toda Europa? "
Ve soracaklar, kim bu kadar özel ki orada ve o gece bir çığlık duyulacak otel yakınında insanlar soracak bu otel neden korundu diye şafakta ben çıktığımda kapıdan diyecekler ki, demek o burada yaşadığından.
Y se preguntarán : "¿ Qué personalidad vivirá ahí?" Y se preguntarán :
Biliyor musunuz, ne yapacağım? Uluslar-arası telefon görüşmesiyle onu arayacağım ve sesimi.. .. öyle bir değiştireceğim ki o benim kim olduğumu çıkaramayacak!
La llamaré por teléfono, pondré otra voz y no sabrá quién soy.
Kanun ne der bilir misin? Kim ki bir asiye yardım ve yataklık ederse kendisi de en az o asi kadar suçlu bulunur?
¿ Conocia la ley que dice... que toda persona que conscientemente recibe, esconde, consuela... o ayuda a un rebelde es tan culpable como si portara armas?
Dedim ki, "Flo, kim o kadar süt içer?" Ne dedi, biliyor musun?
Así que no puedo esperar para saber qué me enviará.
Bu işleri kim yapıyor ki?
¿ Quién manda aquí? ¿ Yo, tú o quién?
- O kim ki gülünü yarışmaya sokuyor?
¿ Quién se cree para apuntarse al concurso con su rosa?
- Meade'den mi bahsediyorsun? - Ne, o kim ki?
¿ Se refiere a Meade?
Bunun doğru mu, yanlış mı olduğunu kim söyleyebilir ki?
¿ Quién sabe de antemano si es lo correcto o no?
Çoğu kişi kim olduğunu bilir, ya da bildiğini sanır ki, ayni kapıya çıkar. Kafa yormazlar.
La mayoría de las personas saben quienes son o creen saberlo, es fácil para ellos.
O zamanlar kim olduğumuzu kim bilebilir ki?
¿ Quién sabe quiénes éramos entonces tú y yo?
sadece bir şey açık ki ; kim olduğunu, nereden gelip nere ye gittiğini bilmeksizin, beni yaşamınızdan söküp atamazsınız yeniden.
Sólo sé una cosa. No puedes irrumpir en mi vida e irte... sin decirme quién eres, de dónde vienes o adónde vas.
Demek ki kız benim kim olduğumu anladı veya telefonun dinlendiğini biliyor. Veya her ikisi.
O me ha visto o sabe que le hemos pinchado el teléfono o las dos.
o zaman kim izlemeyi sürdürür ki? Ben, Bay Roble!
¿ Quién va a querer conseguir que, a continuación,?
Elimde sadece o kaldı.Hem bugünlerde kim kendini özgür hissediyor ki?
Es el único que quedó. ¿ En todo caso quien se siente libre hoy en día?
- Kim o? Eşim tabii ki.
Mi marido, ¿ quién va a ser?
Ayrıca kim ölü adamın yüzündeki o ifadeyi unutabilir ki?
¿ Además, quién puede olvidar la expresión solidificada en su rostro muerto?
Kim ki o?
¿ Quién se creerá que es...?
Yine de bana öyle geliyor ki... her kim beraber bir ömür harcarsa harcasın bizim o kısa anlarda yaşadığımızdan daha fazlasını yaşayamazdı.
Me parece que aquéllos que llevan juntos toda una vida no han tenido más que nosotros.
Çinli ve beyaz kadınları kim takar ki?
¿ Aunque sean blancas o chinas?
Bence o, kim olabilir ki başka?
Creo que sí. ¿ Quién, si no?
Gorgon o kadar çirkinmiş ki ona bakan her kim olursa olsun kaskatı kesilirmiş.
Tan espantosa era la Gorgona que todo aquel que la miraba quedaba petrificado.
Ve bilin ki, bu kaçırma olayının arkasında kim varsa, ya katilin bir arkadaşı ya da katilin ta kendisi.
Recordad, quien quiera que esté detrás de este secuestro es cómplice... del asesino o es el asesino.
Hiç şüphe yok ki geneleve gidiyor, fakat o kim acaba?
Un viaje secreto al burdel, de eso no hay duda, pero me pregunto quién será.
Zengin ya da fakir, güçlü ya da zayıf içimizden kim ikinci bir şans için Tanrı'ya yalvarmadı ki?
Ricos o pobres, fuertes o débiles, ¿ Quién no ha suplicado a Dios una segunda oportunidad?
- O kim ki?
- ¿ Quién es?
Kim derdi ki o şehvet kutusu insanın kalbine girebilsin?
¿ Quién iba a imaginarse que una calentorra como ella iba a despertar algo en alguien?
O bilezikleri ona kim vermiş olabilir ki?
Quién demonios le dio los brazaletes?
Vicdanı olmayan biri, ne yazık ki, sevginin ne olduğunu da bilemez. Kim sinirli olduğunda, öfke hisseder? Sinirlenince, sadece eğlence olsun diye, yok eder.
Los que no saben lo que es el amor, pena o no tienen conciencia...,
Her kim derse ki, dinin farzlarını yerine getirebilmek inayete mazhar olmuş ve arınmış biri için bile imkansızdır ;..
Si alguien osa decir que los mandamientos de Dios son imposible de guardar, incluso aquellos que estén justificados o en estado de gracia,
O anda ve kim bilir daha öyle kaç anda. ... harcadığım zamanları düşünerek kendi kendime üstlendiğim bu görevi bırakmaya öyle hazırdım ki. Onun masum ve mutlu hayatını elinden alan insanları kınadım.
Dispuesto a renunciar a la tarea que me había impuesto y consciente de perder el tiempo, lamenté haberle conocido y condené la curiosidad de los hombres que lo arrancaron de su vida inocente y dichosa.
"Gül yanaklı bir çocuğu kucakladığında, o yanakları... "... usturayla parçalamayı arzuladığını kim bilebilirdi ki? "
Quién imaginaba que mientras abrazaba a un niño de mejillas rosas él anhelaba arrancar esas mejillas con una navaja.
O kim ki? !
; ¿ Y quién es él?
Kim ki o?
¿ Quién es él?
O yüzden kim futbol oynamak ister ki?
Así que, ¿ Por qué va ha querer nadie jugar al rugby?
Ama neyin gerçek, neyin sahte olduğunu kim nereden bilebilirdi ki?
Pero quien podía saber si estaba en lo cierto o no.
- O kim oluyor ki?
- ¿ Quién diablos es él?
Şimdi sizin Bay Mallory'yi vurmadığınızı bildiğimize göre, bu demektir ki, o topluyu kim ateşlediyse, parmak izlerinizi bozmamak için çok dikkatli davranmış.
Como ya sabemos que no le disparó al Sr. Mallory eso significa que quien haya disparado esa arma tuvo mucho cuidado de no emborronar sus huellas.
O kahrolası ikinci paragrafı kim okur ki?
¿ Quién demonios leerá el segundo párrafo?
"Ted, bak kim geldi?" O da dedi ki...
"Mira quién está aquí" y el dijo...
Kim derdi ki Hamza, o şarap içen, tek başına aslan avına çıkan Hamza... Muhammed e katılacak.
¡ Quién hubiera creído que Hamza, con sus vinos y sus cacerías... se uniría a Muhammad!