Mesele de bu translate Spanish
1,465 parallel translation
Mesele de bu. Ben Doktor'um ancak bunun ötesini bilmiyorum. Kim olduğumu kesinlikle bilmiyorum.
El caso es que soy el Doctor, pero más allá de eso, no lo sé literalmente no sé quién soy.
Mesele de bu.
Ése es el problema.
İşte mesele de bu.
Ese es el problema.
Mesele de bu.
- Y llegamos al meollo.
Aslında, mesele de bu.
Verб, ese es el punto.
Mesele de bu.
De eso se trata.
Hayır. Zaten bütün mesele de bu ya.
Esa es la idea.
Benim orda indirim çekim var. Zaten bütün mesele de bu ya.
Ya tengo uno devuelto, de eso se trata todo esto.
Şey, bütün mesele de bu zaten değil mi?
Bueno... de eso se trata, ¿ no?
Şairin de dediği gibi... asıl mesele de bu.
Y en eso, como diría el Bardo... radica la dificultad.
Mesele de bu zaten dostum.
Ése es el punto, hombre.
Mesele de bu. Hatırlayın.
Y ésa es la cosa.
Mesele de bu zaten.
De eso se trata.
Mesele de bu zaten.
Pero ése es el tema.
Mesele de bu.
Esa es la cuestión.
Bütün mesele bu.
De eso se trata.
Tüm mesele bu yüzden mi çıktı?
¿ Es esto de lo que se trata?
Oh, tüm mesele bu muydu? Evet, evet, ben giydirdim.
Oh, ¿ de eso se trata?
Mesele bu değil. Başkalarının çocuklarını pataklayamazsın!
Esa no es la cuestión. ¡ Tú no le pegas a los hijos de los demás!
Mesele bu değil.
Eso es obvio. No se trata de eso.
Pekâlâ mesele şu... Felix'ten bu yana gerçekten bunalımda ve ona öğüt vermeyeceğini söylediğinden beridir...
Bueno la cosa es que, desde lo de Félix ha estado muy deprimida y cuando dijiste que no la ayudarías...
Michel ile ben konuşacağım, bu ticari bir mesele. Mantıklı bir şekilde çözümlenmesi gerek.
Es un problema de negocios, y hay que resolverlo de una forma racional.
Bu tur bir mesele için on ı rahatsız etmemizi istemez.
Este es exactamento el tipo de cosa con lo que no quiere que lo molestemos.
Sabırlı olmaya çalıştım ama bu mesele yeterince uzadı.
Traté de ser paciente pero esto ya fué demasiado.
Mesele bu mu?
¿ De eso se trata todo esto?
Evet mesele bu değil mi?
Si vivimos. Sí, de eso se trata, ¿ no es asi?
( WILLIAMS ) Bleek'in yazdıklarını okurken, bir yanda trans ayini, diğer tarafta mağara resimleri var, mesele bu iki olguyu birbirine bağlayabilmek.
Al leer los documentos de Bleek y averiguar acerca de los estados alterados de conciencia del trance, por un lado, y conociendo las pinturas parietales, por el otro lado, lo verdaderamente crucial es reunir ambas cosas.
Bütün mesele bu değil mi?
De eso se trata esto, ¿ no? Tu "ayuda".
İşte bütün mesele bu.
De esto se trata.
İşte bu Lajos Balatony'nin gerçekten kim olduğunun kanıtı. Asıl mesele bu bence.
Es decir... esto es una parte de quién fue realmente Lajos Balatony... es su esencia, creo.
Bak, geçmişte de beni sikmiştin ama bu mesele daha büyük.
Oye, ya me fastidiaste en el pasado, pero esto es muy serio.
Bu boktan mesele de benim. İn aşağıya şimdi.
¡ Es mi condenado lío!
Tüm mesele de bu ya. Bilmiyorum.
Esa es la cuestión, no lo sé.
Hayır, bu... Bu asıl mesele değil.
No, eso no es el objetivo de esto.
Mesele, bu devasa makinenin ülkenin tamamını ele geçirmesi.
Trata de la máquina que se ha apoderado de este país.
- Mesele bu değil ki.
- Pero no se trata de eso.
Çünkü bu beni de aşan bir mesele Majesteleri.
Porque... Es mi incompetencia, Vuestra Majestad.
Biliyorum, asıl mesele bu değil. Biliyorum.
Sé que no es la línea de la compañía.
Mesele bu mu?
¿ De eso se trata esto?
Bütün mesele bu.
De eso se ha tratado siempre.
Sonuçta bu, gerçekte siyasi bir mesele değildir daha çok ahlaki bir meseledir.
A fin de cuentas, esta no es una cuestión política tanto como una cuestión moral.
Ölümü, bunu bir mesele olmaktan çıkarıyor. Bu gidişatın, ailesi için en iyi olacağına karar verildi.
Como su muerte hizo que esto dejara de ser un problema se decidió que este rumbo es el mejor para su familia.
Mesele ile ilgilenirdi, ve bu onu merdivenden aşağı çekerek olmazdı.
- Lo hubiéramos arreglado. Y no tirándola de una escalera.
Christine, boşandığımızdan beri 2 yıl geçti ve ben senin isteklerine hiç karşı gelmedim Ama bu mesele benim için çok önemli ve illa ki yapacağım.
Christine, en los dos años de nuestro divorcio nunca hice algo que no quisieras. Pero esto es muy importante para mí y lo haré.
- Hayır. Asıl mesele bu değil.
- No, esto se trata de otra cosa.
- Mesele bu sabahki toplantı mı?
¿ Tiene que ver con la reunión de esta mañana?
Bir işadamı olarak, sana şunu söyleyebilirim bundan 10 yıl sonra, bu mülke başkaları bunun iki katı bir fiyat verebilir ama bilirsin işte, mesele sadece para değil.
Como hombre de negocios, debo decirle que en 10 años esa propiedad valdrá el doble de lo que ofrecen. Pero no es sólo por el dinero.
Bayım, bu polisi ilgilendiren bir mesele.
Señor, esto son cosas de polis.
İşte mesele bu.
Y de ahí todo esto.
Bu, bol zamanımız olduğunda konuşulacak bir mesele. Şimdi herkesin bir yerlere yetişmesi gerekiyor.
Bien, esta conversación la deberíamos tener cuando dispongamos de más tiempo porque todos tenemos que prepararnos para ir al trabajo, a la escuela....
Mesele, bu kasabanın başına gelenler.
Esto se trata de lo que le pasà ² a esta ciudad.
mesele değil 30
de buluşalım 31
de buluş 18
buddy 296
burger 17
butt 27
bu ne 1749
buster 93
bush 29
bunny 148
de buluşalım 31
de buluş 18
buddy 296
burger 17
butt 27
bu ne 1749
buster 93
bush 29
bunny 148