Mesele değil translate Spanish
3,193 parallel translation
Önemli bir mesele değil, tamam mı?
¿ Cuál quieres? Oh, mierda. No importa, ¿ de acuerdo?
Kişisel bir mesele değil.
Nada personal.
Nick'lik bir mesele değil.
Esto no es territorio de Nick.
Bu iş hiçbir şekilde kişisel bir mesele değil.
Y esto no es personal. Nada de esto es personal. Por supuesto.
Bu Rüya Ölçeği'yle ilgili bir mesele değil.
Este no es un problema de la Métrica del Sueño.
Bu ikimizin arasındaki bir mesele değil.
Esto no se trata de ti y de mí.
Orada ot yetiştirmeyi düşünüyordum aslında ama mesele değil.
Bueno, estaba pensando en tratar de cultivar hierba allí, pero está bien.
Mesele suçu üstüne almak değil.
Mira, no es que "asumas la culpa".
Mesele bu değil... Ama demek istediğim... TV1'in anlatım tarzına uymuyor o.
Es sólo que... no siento que ella forme parte de la historia que TV1 quiere contar.
Mesele bu değil.
Ese no es el punto.
Mesele bu değil, tavırların.
Ese no es el problema, es la actitud.
- İşle kalmıyor değil mi bu mesele?
Esto no es por el trabajo, ¿ o sí?
Mesele finansal bir yatırım değil.
Esto no es solo una inversión financiera.
- Mesele benim, değil mi?
Esto es acerca de mí, ¿ no es así?
- Mesele bu değil!
¡ Ese no es el punto!
Mesele hâlâ Belle, değil mi?
Esto aún se trata de Belle, ¿ cierto?
Mesele sadece para değil.
Esto no es sólo por el dinero.
Çünkü kanımca bu, çok ilginç bir mesele eğer türleşme meydana geliyor, türler değişiyorsa ilk insan diye bir şey de olmalı değil mi?
Porque creo que es un tema interesante de si hay especificación, si especifica cambio, ¿ había una primera persona?
Mesele seninle ilgili değil.
Esto no es por ti.
- Mesele burada değil ki.
Esto no es en donde está.
Pekâlâ, işte asıl mesele de bu, değil mi?
Sí, bueno, ese es el kit de la cuestión, ¿ no es así?
Mesele uyuşturucu işiniz hakkında değil.
No es por las drogas.
Ama, buradaki, buradaki mesele bu değil.
¡ Pero ese no es el problema aquí!
- Evet ama mesele gerçekler değil.
- Lo sé, pero no se trata de hechos.
At terbiyesinde, tüm mesele hayvan üzerindeki tam kontrol nüfuzunda bitiyor. Atı, istediğini yaptırmaya zorlamak ; işi, içgüdülerine bırakmak değil.
En la equitación, todo se trata... de controlar completamente al animal... logrando que el caballo haga lo que tú quieres... no lo que le nace naturalmente.
Bir anlığına uzay-zaman düzleminden koptum. - Ama mesele bu değil.
- Sí, quiero decir, vi a través del espacio y el tiempo durante un minuto, pero esa no es la cuestión.
Burada asıl mesele seyyar tuvalet değil.
- Esto no es por el váter portátil.
Mesele bu değil.
No se trata de eso.
Hepimiz döneriz. Zaten mesele de bu değil midir?
Todos lo hacemos. ¿ No es esa la clave?
Bütün mesele bu zaten, değil mi?
De eso trata esto, ¿ verdad?
- Hayır, mesele o değil.
No, no. Eso no es lo que pasó.
Mellie, bu mesele yalnızca benim meselem değil.
- Mellie...
Hayır, mesele o değil.
No, no es eso.
Mesele yalnızca rehine meselesi değil.
No es sólo ésta situación de rehenes.
Mesele daima para zaten, değil mi?
- Siempre es el dinero, ¿ no?
Mesele tam olarak bu, öyle değil mi? Yeni nesile ilham vermek.
Inspirar a la próxima generación.
Alex, mesele bu değil.
Alex, eso no es de lo que se trata.
Mümkün değil, ne kadar para kazanacağı mesele değil. Ne için bu kadar direniyor?
¿ Qué está esperando por?
Aranda o kimyasal uyum şeyi olan birini arayıp duruyorsun. Ama tüm mesele bu değil.
Sigues buscando personas con las que tienes esa cosa química, pero eso no lo es todo.
Mesele bu değil!
¡ Ese no es el punto!
Mesele kaç kart aldığın değil, kartların kimden geldiği.
importa quiénes las escribieron.
Her neler oluyorsa mesele sadece oda arkadaşımız değil.
Pase lo que pase, no es por nuestra compañera.
Yani, evde yalnız oturup itfaiyecilerin ve müzisyenlerin bana asılmadığını sanıyorsan hiç şüphen olmasın mesele bu değil.
Así que si crees que estoy sentada en casa sola no siendo cortejada por bomberos y músicos debes estar seguro de que ese no es el caso.
Hayır. Hayır. Mesele nerede olduğu değil.
No, no, no es dónde es quién.
Ama mesele yalnızca izlenme oranı değil.
- No se trata sólo del rating.
Evet Kruse? Affedersin ama bu mesele birlik olma meselesi değil,.. ... üretim maliyetini yükseltme meselesi.
Se trata de un aumento de precios en la producción.
- Evet, mesele oyuncular değil.
- Sí, y no es la lista.
- Mesele bu, değil mi?
- Eso es un problema, ¿ verdad?
Ama senin hayli mesele ettiğin Kasper denen tiple değil.
los Fletcher. Pero no ese Kasper que a Ud tanto le interesa.
Mesele Karen değil.
No es por Karen.
Bakın, geleneksel seçeneğinizin bu olmadığını biliyorum ama bütün mesele bu değil mi zaten?
Mira, sé que esta no es tu elección tradicional, ¿ pero no es ese el punto?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25