Nasıl translate Spanish
435,124 parallel translation
Projeksiyonları, televizyon sahnesini nasıl yaparsın?
¿ Cómo haces proyecciones en pantallas de televisión?
Sahne dekorunu nasıl değiştirebiliriz?
¿ Cómo cambiamos el escenario?
Bu da, nasıl çalıştığını bilmeden de güzel şeyler yapabilirsin demek.
Muestra que puedes diseñar algo sin tener ni idea de cómo funciona.
Bir şey, gerçeği nasıl taklit eder, sunar ya da oluşturabilir?
¿ Cómo puede algo fingir iniciar o generar algo verdadero?
Kalan şeyler ise bunları nasıl sunduğumuza bağlı.
Todo lo demás responde a eso.
Canım üniversitede dışlanmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim.
Cariño, sé lo que es ser una extraña en la universidad.
Bunu sığ biri gibi görünmeden nasıl söylerim bilmiyorum ama yüzüğe yakından bakmak istiyorum.
No sé cómo decir esto sin que suene superficial, pero tengo que mirar bien ese anillo.
- Bunu nasıl göremedim? - Rainer.
- ¿ Cómo no lo he visto venir?
- Nasıl yani?
¿ A qué te refieres?
Ayakkabın nasıl takıldı ki?
¿ Cómo te enganchas un par de zapatos de tacón?
O şeyi tekmelerken, başka nasıl olacak.
Le di una patada a esa estúpida cosa. ¿ De qué otra forma?
Ona nasıl karşı duracağını öğrenmedikçe ondan, o çok istediğin saygıyı asla göremeyeceksin.
Hasta que no aprendas a confrontarla por ti mismo, nunca vas a obtener ese respeto suyo que tanto ansías.
"Nasıl ki bir fıçıcı keskisi olmadan yapamazsa... "... bir adam da aşksız hayatta kalamaz. Tıpkı bir balina avcısının, balina yağı boşaltma bıçağı olmadan yapamayacağı gibi. "
"Porque un hombre no puede sobrevivir sin amor como un tonelero sin su podadera, o un ballenero sin su cuchillo."
Ehliyeti nasıl aldın sen?
¡ ¿ Cómo tienes carnet?
- Nasıl yapıyorsun?
- ¿ Cómo lo hacías?
Nasıl olmuş?
¿ Qué crees?
Ama biraz önce yaptıklarını gördün mü? Herkesin sorunlarını nasıl da çözdü.
¿ Pero has visto lo que acaba de hacer, cómo ha resuelto los problemas de todos así?
Selam Joan. İşler nasıl gidiyor bugün?
Hola, Joan. ¿ Cómo va todo por aquí?
Ofis partisi nasıl geçti bakalım kızım?
Vale, chica, ¿ cómo estuvo la fiesta en la oficina?
Gloria, Manny, Joe ve Stella nasıl?
¿ Cómo están Gloria, Manny, Joe y Stella?
Bay Easton'ın her şeyi size nasıl "erilleyerek" anlattığını duyuyorum.
Lo sé. Oigo la forma en la que el Sr. Easton - "os explica" todo.
Kendine bir iyilik yap da Jay'den nasıl sert olunacağını öğren.
Hazte un favor... y aprende de Jay cómo ser duro.
Üç tane mükemmel çocuk yetiştirmişsin, bir şirketi yönetiyorsun. Saçının nasıl göründüğü gibi aptalca şeyler için vakit harcamıyorsun.
Has criado tres niños maravillosos, diriges una compañía, no malgastas tu tiempo con cosas tontas como... tu pelo.
- Bu şey nasıl kapanıyor?
- ¿ Cómo se apaga esto?
- Gelecek sene daha iyisini nasıl yaparsın sonra?
- ¿ Cómo la superarías el año que viene?
Bunu nasıl söylersin?
¿ Quién lo dice?
Bir insan bu olmadan nasıl yaşar?
¿ Cómo se supone que debo vivir sin una?
- Nasıl uyuyabildin anlamadım.
- Debo de haberme quedado dormida. - No veo cómo.
- Hayır. Nasıl bir şeydi?
No. ¿ Qué aspecto tiene?
Ben buraya gelip ona bir sürü soru sormasaydım bitirmek üzere olurdu. Lastik nasıl tamir edilir mesela. Ama onun da dediği gibi, yapılacak her şey tamir kitinin içinde açıkça yazıyor.
Sí, bueno, ya estaría si no estuviera por aquí haciéndole tantas preguntas, ya sabes, cómo poner un parche a una rueda, pero... como me ha dicho, las instrucciones están escritas claramente en el kit de parches.
Ekipmanları aldım ve mükemmel iş planım sayesinde... şovumuzu bedavaya getirdim. Nasıl yaptığımı kimseye söylemeyin.
Tenemos el equipo y el plan de negocios perfecto damos el show gratis y no le decimos a nadie como encontrarlo.
Acaba, etkileyici müziklerden çalsam nasıl olur?
Yo... uh, ¿ y si pongo algo de buena música?
İyi de ben nasıl DJ'lik yapacağım?
¿ Pero cómo puedo ser DJ?
Nasıl gidiyorum?
¿ Cómo lo estoy haciendo?
Evet, böyle bir şeyi nasıl yaparsın?
Si, ¿ cómo puedes botarnos?
İyi de sağırım nasıl DJ'lik yapacağım?
¿ PERO COMO PUEDO HACERLO? NO ESCUCHO
Peki nasıl çalışıyor?
- ¿ Y cómo funciona?
Tamam o zaman, Rumplestiltskin... Onu nasıl bulacağımızı bile biri varsa, odur.
Rumplestiltskin debe saber cómo hallarla.
Nasıl geldin buraya?
- ¿ Cómo lograste llegar aquí?
Seninle karşılaşmak nasıl da harikulade.
es un gran placer conocerte.
Emma'nın kaderinde laneti bozmak olduğunu bilsem de nerede olduğunu ve nasıl bize döneceğini bilmiyorum.
Sé que su destino es romper la maldición pero no sé dónde está, ni cómo lo hará.
Nasıl başarıyorsun, baba?
- ¿ Cómo lo haces, papá?
Nasıl giriş yapsam diyordum ben de.
Esperaba para hacer mi entrada.
Peki. Storybrooke'a gitmek bir yana, ben o ağaca nasıl ulaşacağım?
No veo cómo llegar al árbol, mucho menos a Storybrooke.
Bu nasıl hayatta kaldı?
- ¿ Cómo sobrevivió?
Bu şimdi nasıl çalışıyor? Bilmiyorum ki.
- ¿ Cómo funciona exactamente?
Nasıl da güzel.
Es hermosa.
- Sen nasıl...
- ¿ Cómo...?
Nasıl olur ya?
¡ ¿ Cómo?
- Nasıl?
¿ Cómo?
Buraya nasıl geldin?
¿ Cómo llegaste aquí?
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasilsin 47
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116