English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Oradakiler

Oradakiler translate Spanish

607 parallel translation
Demek oradakiler böyle konuşuyor.
Así que eso es lo que quieren.
- Oradakiler kesin sesinizi, kesin sesinizi.
¡ Estoy mareado!
Merhaba oradakiler.
¡ Presentense en la cubierta!
[Man] Hey, oradakiler! Leavenworth limanı!
- ¡ Leavenworth, a desembarcar!
Anlaşılan oradakiler kendi alemlerinde.
La gente se subleva en la ciudad.
Oradakiler.
La buscan.
Oradakiler herşeyden hemen haberdar olmak istiyorlar.
Llamarán por teléfono en cuanto sepan algo.
Hey, oradakiler.
¡ Hola!
Oradakiler, merhaba!
¡ Eh, vosotros! - Es un yanqui.
- Oradakiler, merhaba!
¿ Quién sois?
Hey oradakiler!
¡ Hola!
Siz oradakiler.
Oigan.
Oradakiler sizin mi?
- ¿ Es su maleta la de ahí arriba?
Oradakiler kapayın çenenizi!
¡ Cerrad la boca de una maldita vez!
- Oradakiler yerini bilir.
- Ellos sabrán dónde está.
Oradakiler meşgul görünüyorlardı, o temizledi ve yeniden yükledi. Yanımızda götüreceğimiz atı seçti.
Estaba limpiando y cargando la pistola que había traído consigo.
Oradakiler, aklını başına getirene kadar bekle.
Deja que empiece a influenciarle la cárcel.
Oradakiler nasıl?
¿ Cómo están todos río arriba?
Durun oradakiler!
¡ Alto ahí!
- Hey, oradakiler, hizaya girin.
- Oigan, regresen a la fila. - Sigan a esos botes.
Oradakiler epey kötü. Doktor nerede?
Por allí la cosa va mal. ¿ Y el médico?
Titinius, beni seviyorsan, bin atıma, vur mahmuzu şu karşı yamaçtaki birliklere kadar gidip dönüver. Dost mu düşman mı oradakiler bilmeliyim.
Titinio, si me amas, monta en mi caballo... y clávale las espuelas... hasta que estés más allá de esas tropas y regreses aquí... para decirme si son tropas amigas o enemigas.
- Oradakiler henüz çıkmadılar.
- Aún no la han dejado libre.
Siz oradakiler, bizler dostuz!
¡ Eh, los de ahí arriba! ¡ Somos amigos!
Biliyor musunuz, Rosa sahneye çıktığında çok güzeldi. Oradakiler şöyle yaptı.
Estaba tan guapa cuando lo recogió que la gente exclamó : ¡ Oh!
Bununla gösteriş yaparız. Siz oradakiler!
Arreglen el casamiento inmediatamente despues del torneo.
Oradakiler, gelin!
Tomaremos el camino de la costa, pero no se alejen de los árboles. ¡ Vengan, mis hombres!
Oradakiler, türlü ahlaksızlıklar yapıyorlar.
Se les hace poner patas arriba y se les deja que vuelen.
Oradakiler her şeyi yapabilir.
No hay nada que hacer.
Benim geldiğim yerde, birisi kendinden beklenildiği gibi davrandığında bunu oradakiler ya hiç kutlamazlar ya da büyük bir kutlama yaparlar.
Allá de donde vengo, la gente no lo celebra ni arma un jaleo cuando un hombre actúa como se supone que debe actuar.
Oradakiler benim karım ve oyuncu değiller de kimler?
¡ Pero si aquella es mi mujer! ¡ Está con el actor!
Siz, oradakiler!
¡ Atentos todos!
Oradakiler! Kıpırdayayım demeyin, her taraf mayın döşeli.
¡ Muchachos no se muevan!
Hey, oradakiler! Biz Konfederasyondanız, ama düşmanınız değiliz.
Eh, somos confederados, pero no somos hostiles.
Oradakiler, hızlanın!
¡ Vamos!
Siz oradakiler, buraya gelin hemen!
Soldados, a la trinchera, a paso ligero.
Hey, oradakiler!
¡ Eh, un momento!
Uyanın oradakiler!
¡ Despertad!
Oradakiler iyi misiniz?
¿ Se encuentran bien?
Sakın düşürme. Oradakiler benim davadaki herşeyim.
Contiene todo mi argumento.
Oradakiler, şunun sesini biraz kısın!
¡ Eh, baja el volumen!
İstediğimle evlenirim! Aynen oradakiler gibi!
¡ Entonces seré independiente y me casaré con quien quiera!
Oradakiler hastalar hakkında çok şey bilirler.
Los pacientes de allí saben mucho.
Oradakiler öldü mü?
¿ Os habéis muerto?
- Selam oradakiler.
- Hola.
Oradakiler sizin sahip olmadığınız bazı avantajları olmalarının haricinde sizden pek farkları yok.
Con Ramley. Con chicos casi como vosotros, sólo que han tenido más ventajas.
Siz oradakiler!
¡ Tu ahí!
Kesin sesinizi, oradakiler!
¡ Cállese!
- Hey oradakiler, meydana çıkın!
- ¡ Abrid!
Hey, oradakiler!
¡ Eh, sexto de línea!
Oradakiler, işi zor yoldan halletmeye çalıştığınızı söylerdi.
- ¿ Por qué?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]