English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ R ] / Rahatsız

Rahatsız translate Spanish

33,746 parallel translation
Bak, sen erkeklerin ilgi odağı olmaya çok alışmışsın. Dün benim de biraz ilgi görmüş olmam seni rahatsız etmiş olmalı.
Estás tan acostumbrada a ser el centro de atención de los hombres... que ayer probablemente te molestara que me diera...
Ra'nın tüm ilgisini sana vermesi beni rahatsız etti cidden.
Me molestó que Ra sólo te prestara atención a ti.
Rahatsız mı oldun Jay?
¿ Te sientes fuera de lugar, Jay?
Sen de benim gibi, hiçbir şeyin seni rahatsız etmesine izin vermemelisin.
Deberías probar a hacer lo que yo hago : decidir que las cosas no me molesten.
Nedendir bilmem ama ikimiz baş başa kalınca Jay bundan rahatsız oluyor.
No sé por qué, pero Jay se incomoda cuando estamos los dos solos.
Sonra da ben rahatsız oluyorum ve bir şey söylemem gerekmiş gibi geliyor.
Y entonces yo me incomodo, y siento que tengo que decir algo.
Hayatında ilk kez "erkek" evlat rolüne bürüneceğin için rahatsız mısın yoksa?
¿ Te sientes incómodo porque, por primera vez en tu vida, tienes que ser el hombre heterosexual?
Çok rahatsız oldum.
Bueno, esto me preocupa.
- Rahatsız etmek istemem.
- Hola. No quería molestarte.
Rahatsız etmek istemezdim fakat mahkemeye geç kaldım.
No te molestaría, pero llego tarde a un juicio.
Biz, Griffin halkı, bundan rahatsızız.
No está sentado bien Con nosotros gente encima en el grifo.
Bak, bilmeni istiyorum, beni bıraktığında bu iş biter... bir daha seni rahatsız etmeyeceğim.
Mira, sólo quiero que sabe, cuando usted me dejara, Es que... yo... no no molesten nunca más.
Wyatt bir daha Jack hakkında konuşmadı ama biliyorum ki onu en çok rahatsız eden kişi oydu.
Estaba demasiado enfermo. Wyatt no volvió a hablar de Jack otra vez, pero yo sé que él fue el que lo acechaba más.
Wynonna'dan rahatsız edici bir hediye.
Un irritante regalo de Wynonna.
Özellikle patronunuz mazeretini söylerken çok rahatsız görünüyordunuz.
En concreto, se veía incómodo cuando su jefe estaba proporcionando su coartada.
Annem her zaman evcimen olduğumu söyler ve bu bazen beni de rahatsız ediyor.
Mamá siempre dice que soy un gato de interior, ya veces eso me molesta.
- Seni hiç rahatsız eder mi?
Alguna vez te molesta?
- Çok rahatsız oldum ben.
Estoy muy incómodo.
Muhtemelen her ay hesabıma para yatırmak sizi rahatsız ediyordur neden bu yılki toplam paramı hemen hesabıma yatırmıyorsunuz?
Probablemente es muy inconveniente para ustedes transferir dinero a mi cuenta cada mes, ¿ así que por qué no solo ponen todo el dinero en mi cuenta de lo del resto del año de una vez, y ya se olvidan de eso?
Ruth ve daha nicelerini rahatsız edeceğinize direkt gelip benle halletsenize derdinizi.
En lugar de hurgar con Ruth Eastman y Dios sabe quién más, ¿ por qué no simplemente me preguntas?
Şimdi onu rahatsız yaptık.
Ahora la has hecho sentirse incómoda.
I onu rahatsız yapılmış değil.
No la he hecho sentirse incómoda.
Rahatsız etmek istemezdim.
Odio molestarla.
Özür dilerim, seni rahatsız etmek istememiştim.
Lo siento, no fue mi intención molestarle.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Siento molestarte.
Sizi rahatsız etmek istememiştim. Sadece... Sadece buzunuz var mı diye soracaktım?
No quería molestarlo, yo solo subí a preguntar si tenían hielo.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Perdona que te moleste.
- Karımı rahatsız eden ajansın.
Eres el Agente que está molestando a mi esposa.
Sanırım daha da rahatsız oluyor.
Mi conjetura es que empeora.
- Beni, eşimi rahatsız ediyorlar.
Me acosan. Acosan a mi esposa.
- Kimse kimseyi rahatsız etmiyor.
Nadie acosa a nadie.
Ben evde yokken eşimi rahatsız etmek için, üstelik birden fazla kez evime geldiğinde onun randevusu var mıydı?
¿ Tenía él una cita cuando vino a mi casa para hostigar a mi esposa, mientras yo no estaba allí? Más de una vez.
Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz, hanımefendi.
Siento molestarla, señora.
- Evet, polisler burada bizi rahatsız etmez.
Sí, los Policías no nos molestaran aquí.
Bu kelepçeler çok rahatsız ediyor.
Sabe, estas son bastante incómodas.
Pardon, rahatsız ediyorum ama...
Disculpa. Perdón por molestarte, pero, ¿ qué...
Kardeşini fazla rahatsız etme, tamam mı?
Oye, da a tu hermano un poco de espacio, ¿ de acuerdo?
Artık aşırı derecede rahatsız edici geliyor o kadar.
Ya que son excesivamente molestos.
Evie beni rahatsız eden şeyleri yapmama ikna etti.
Evie me convenció para hacer cosas fuera de mi zona de confort.
Her konuda hatalıydım. Bunca zaman seni rahatsız etmem dahil her konuda.
Me equivoqué en todo, incluido el molestarte todo este tiempo.
Seni rahatsız eden biri olursa kelebek gibi uçar arı gibi sokarım. Sonra da altın dişimle çiğ çiğ çiğnerim.
Si alguien te molesta, volaría y lo masticaría con mis dientes de oro.
Böyle şeyleri seninle konuşmak rahatsız ediciydi.
No me sentía cómoda hablando de esas cosas contigo.
O kadar mı rahatsız ediciydi?
¿ Fue tan incómodo? In Ho.
Five O'nun dediklerine inanacak olursanız katil hâlâ dışarıda. O halde... Suçsuz birini mahkum ettirmek vicdanınızı rahatsız edecektir.
Y si creen la palabra de la unidad Cinco-0 de que el auténtico asesino sigue ahí fuera, bueno... entonces siguiendo los dictados de su conciencia no pueden condenar a un hombre inocente.
Gerçi senin neden birileriyle görüşmenin onu rahatsız edeceğini düşünüyoruz, bilmiyorum.
Aunque en realidad no entiendo por qué todos debemos creer que podría molestarle saber que estás saliendo con alguien, pero...
Kitaptaki seksin erotik mi, rahatsız edici mi olması gerekiyordu?
¿ El sexo se supone que es erótico o perturbador?
Ama kısacası, bu sapmalar başka kimseyi rahatsız etmedi mi?
Para que me aclare, ¿ a nadie más le han molestado esos desvíos?
Böbrek rahatsızlığından kurtulmamızı sağlıyor. Böylece ben de senden kurtuluyorum.
Patea el trasero de la enfermedad renal, mientras pateo fuera del hospital al tuyo.
- Seni rahatsız mı ediyor?
- ¿ Te molesta?
Rahatsız etmek istemezdik fakat en sevdiğimiz yazarsınız.
- ¡ Hola!
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Siento interrumpir señor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]