Sayın hâkim translate Spanish
1,040 parallel translation
Söz alabilir miyim, Sayın Hâkim?
¿ Puedo decir algo, Señoría?
Sayın Hâkim, bildiklerimi söyleyerek omzumda taşıdığım yükten kurtulmak istiyorum.
Señoría, he de liberarme de algo que pesa en mi estómago.
Sayın Hâkim, ben masumum!
Señoría, soy inocente.
Başka bir anı defteri daha var işbirliği yaptığım jandarmaya kendi ellerimle teslim ettiğim gerçek defter. Çünkü, Sayın Hâkim, bu skandalı önlemeye çalışmıştım.
Pero hay otra declaración, la verdadera, que yo mismo entregué a la policía, con la cual yo colaboraba, porque, Señoría, quería evitar este escándalo.
Sayın Hâkim, burada böylece oturup, bu saçmalıkları dinleyemeyiz.
Señoría, no podemos perder el tiempo con esta clase de invenciones.
Sayın Hâkim, Gaspare Pisciotta adına yeni tanıklar çağırılmasını talep ediyorum.
Señoría, solicito nueva declaración en nombre de Gaspare Pisciotta.
Sayın Hâkim, şahide görüşme esnasında iki kaçağı yani Giuliano ve Pisciotta'yı neden tutuklamadığının sorulmasını talep ediyorum.
Señoría, pido que se pregunte al testigo por qué no procedió a la detención de ambos fugitivos, Giuliano y Pisciotta, durante el encuentro con ellos.
Sayın Hâkim, kucaklaştılar.
Señoría, se abrazaron.
Sayın Hâkim, Marotta'nın sorguda bunu reddettiğini belirtmek isterim.
Señoría, quiero señalar que al ser interrogado, Marotta negó esa circunstancia.
İnanın bana, Sayın Hâkim, Küçük Avukat'ın kim olduğunu bulmak için çok çabaladığınız için üzgünüm.
Créame, Señoría, Siento que deba trabajar tanto para descubrir la identidad del abogadillo.
Çünkü, Sayın Hâkim, bir haydudun seçim zamanında nasıl önemli biri haline gelebildiğini parlemontoyu, hükümeti yaptıklarıyla nasıl telaşa düşürebileceğini anlamak için bu fakir insanların katlandığı yoksulluğu, cahilliği feodal sistemin kölesi oluşlarını, politik dalaverelerin binbir şeklini ve Mafya'nın gerçek yüzünü gözler önüne serebilecek cesarete sahip olmamız gerekir.
Porque, Señoría, para comprender cómo un ladrón puede convertirse en gran elector y, mediante sus gestas, asustar a los miembros del Gobierno y del Parlamento, debemos antes tener valor para exponer la triste vida de la miseria, de la ignorancia, del feudalismo soportado por esta pobre gente, las múltiples formas de manipulación política, la cara de la Mafia.
Memnuniyetle, Sayın Hâkim- - Şu âna kadar tanıdığım en güzel iki insana.
- Con gusto, Su Señoría. Por las dos personas más magníficas que conozco.
Sanıklar hakkındaki bilirkişi raporuna dikkatinizi çekmek dışında eklemek istediğim bir şey yok sayın hâkim.
No tengo nada más que agregar, señor pero solicito que consideren el informe de los especialistas acerca de los acusados.
Kaleminiz var mı Sayın Hâkim?
¿ Tiene un bolígrafo, Señoría?
" Sayın Hâkim, ben ne yaptım?
" Señoría, ¿ cuál es mi delito?
Ve Sayın Hâkim de sana müebbet verdiğinde tahtalı köyü boylamış olursun.
Su señoría te acusará de homicidio en primer grado e irás a la cárcel.
Önümüzde bu dokümanların suç unsuru oluşturduğuna dair her hangi bir delil bulunmamakta Sayın Hâkim.
No tenemos pruebas que estos documentos fueron incriminatorias, su honor.
Sayın Hâkim, sizce orası bazı tutuklama ve alıkoyma riskleri altında mı?
Su señoría, ¿ cree usted que I podrá ser detenido y encarcelado?
Ekleyecek bir şeyim yok, Sayın Hâkim.
No tengo nada que añadir, a su honor.
Affedersiniz Sayın Hâkim, itirazımın reddedildiğini mi söylediniz?
¿ Perdón, su honor. Usted dice que mi objeción es rechazada?
İtiraz ediyorum, bu iddianın tanığı nerededir Sayın Hâkim?
Protesta! ¿ Dónde está el testigo de esta declaración, su honor?
Sayın Hâkim, onun tüm bu mahkeme salonunu paramparça etmek maksadı ile vücudunun içerisinde, gizli bir patlayıcı madde taşıyor olabileceğine dair endişeniz mi var?
Su Señoría, ¿ Teme que lleva explosivos ocultos en de su cuerpo, con la intención de volar este tribunal en mil pedazos?
Sayın Hâkim.
Su Señoría,
Sayın Hâkim, bizler hayatımızın her günü dışarıda bu terörist ve komünistlerle savaşıyoruz.
Su señoría, estamos aquí todos los días de nuestras vidas para luchar contra los terroristas y los comunistas.
Merhaba sayın hâkim.
Hola, señoría.
- Sayın hâkim.
- Señoría.
Sayın Hâkim... Leland Palmer, kasabamızın tanınan, sevilen, ve saygı duyulan şahsiyetlerinden biridir.
Señoría Leland Palmer es un miembro conocido, apreciado y muy respetado de esta comunidad.
Sayın Hâkim, kızını öyle kaybetmenin ne demek olduğunu bir Leland bilir.
Señoría, nadie puede entender lo que significa perder a una hija de la forma en que le ha ocurrido al señor Leland.
"Normal" kelimesine itiraz ediyorum, Sayın Hâkim.
Protesto por el uso de la palabra "normal".
Sayın Hâkim'den kararı açıklarken bunu göz önünde bulundurmasını rica ediyorum.
Espero que la corte... lo considere al dictar su sentencia.
Benim müvekkilimin filmi daha önceki tarihte yapılmış, Sayın Hâkim.
La película de mi cliente antecede a todos ellos, Su Señoría.
Sayın Hâkim, bir sürü dedikodu ve varsayımımız var.
Su Señoría, tenemos rumores y conjeturas a raudales.
Sayın Hâkim, davanın kapatılmasını talep ediyorum.
Solicito el rechazo de la demanda.
Sayın Hâkim, sürpriz tanıklarımı çağırmak istiyorum.
Su Señoría, quisiera volver a llamar a todos los testigos sorpresivos.
Sayın Hâkim, üzerinde tarih yok ki.
Eso lo pudo haber hecho cualquiera.
Sayın Hâkim, fikirleri çalma hakkımızı bizden alırsanız... Ondan mı gelecek bu fikirler?
Su Señoría, si nos priva del derecho a robar ideas ¿ de dónde las sacaremos?
- Sayın hâkim, Memorial Hastanesi ve Tıp Konseyi arasındaki ortak temsil anlaşması gereği Dr. Enst'ü ben savunuyorum.
Su Señoría, represento al Dr. Ernst... como parte de un acuerdo de representación conjunta... entre el Hospital Memorial y el centro médico.
Davayı, Sayın Hâkim Garson Deeds yönetecek.
El honorable Juez Garson Deeds preside.
Sayın Hâkim, bay Martin iki ağır vahşet içeren cinayetten mesul tutuluyor.
Sra. jueza, el Sr. Martín está acusado de dos crímenes... de extrema ferocidad.
Bir şey itiraf edebilir miyim, sayın Hâkim?
¿ Puedo confesar algo, Sra. jueza?
Sayın Hâkim, Augustus Hill bir polis memurunu soğukkanlılıkla öldürdü.
Su Señoría, Augustus Hill asesinó a un oficial.
Sayın hâkim, tüm gücünüzü beni ezmeye kullandınız.
Ud. Se valió de todo su poder para destrozarme, Su Señoría,
Benim, Sayın Hâkim. Gerald Broflovski.
Yo, su Señoría, Gerald Broflovski.
— Benim, Sayın Hâkim. Johnny Cochran.
- Yo, su Señoría, Johnny Cochran.
Yani Sayın Hâkim, bu namuslu, ağzına içki koymayan kendi halinde adamı kefalet hakkından mahrum bırakmak ne yasalara, ne de adalete sığmaz.
Por lo tanto, señor juez... el estado no muestra causa basada en la ley o la justicia... por la cual a este hombre decente... y modesto no se le rescinda la fianza.
Sayın Hâkim, duruşmanın çarşambaya ertelenmesini talep edebilir miyim?
Señor, ¿ puedo pedir un aplazamiento del proceso hasta el miércoles?
- Talep reddedildi. - Ama Sayın Hâkim...
Solicitud denegada.
Elbette Sayın Hâkim.
Sí, señoría.
Teşekkürler Sayın Hâkim.
- Gracias, Su Señoría.
Sayın Hâkim,
Su Señoría, como es de conocimiento público,
- Elbette, Sayın Hâkim.
Desde luego, señor juez.
sayın hakim 274
hakim 44
hakim bey 57
hakime hanım 16
sayın 41
sayın yargıç 1202
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın bayan 20
hakim 44
hakim bey 57
hakime hanım 16
sayın 41
sayın yargıç 1202
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın bayan 20