Saçma translate Spanish
21,231 parallel translation
Bu çok saçma.
Es ridículo.
- Saçma.
- Tonterías.
Onu öldürmek çok saçma olur. Ne için?
No tiene sentido asesinarle aquí.
Teorin çok saçma.
Tu teoría es ridícula.
Eğer kurucu olarak bu saçma hakka bel bağlamaya kararlıysan, o zaman ben de Ludum Regale'yi yürürlüğe sokuyorum.
Si estás determinado a poner en juego esta declaración absurda como fundador, entonces, invoco el derecho de Ludum Regale.
Ayrıca o saçma yarışmanın dışında senin akıl almaz performansın...
Además, entre ese concurso absurdo y tu espectacular actuación...
Senin tek yaptığınsa beni parçalara bölüp bin tane farklı, saçma sapan ayak işine yollamak!
Y todo lo que haces tú, ¡ meterte conmigo y mandarme a cientos de diferentes y ridículos recados!
Bu çok saçma. Neden sen ve annemin bir araya gelmesini istemesin ki?
Es absurdo. ¿ Por qué no querría que mamá y tú volvierais juntos?
Saçma gelecek.
Es una tontería.
Saçma sapan aslında.
- No. Es estúpido.
Eğer Bay Diggle, bedava bir şekilde Bayan Queen'in yasadışı uyuşturucu almasına yardımcı oluyorsa Bay Queen'in kampanyası sırasında olanlar için yalancı tanıklık etmiş olduğunu düşünmek çok mu saçma olurdu?
Si el Sr. Diggle puede trabajar gratis para el Sr. Queen para ayudar a la Srta. Queen a comprar drogas, ¿ no es obvio creer que también ha cometido perjurio al apoyar a la campaña del Sr. Queen por difamación?
Saçma sapan resmen.
Es ridículo.
Benim gibi şüpheci birinin, bu olanların birkaç delinin geçmişte işledikleri saçma cinayetlerin sonucu olduğuna inanmamı beklemiyorsun herhalde.
Sabes, el escéptico que hay en mí encuentra difícil de creer que todo esto sea el resultado del asesinato de unos cuantos locos en el pasado.
Tahribatın saçma testi değil.
- No es una prueba sin sentido.
Bu saçma.
Es ridículo.
Bu saçma.
- Esto es absurdo.
Bu çok saçma, orada kurtlar vardı.
No tiene sentido, eran lobos.
Hayır.Muhabbeti saçma bahanelere getireceksin.
No. Solo usarás esa dulce psicología barata de subterfugio.
Amerikalı olarak nasıl "saçma" diyeceğimi biliyorum.
Sé como decir "mierda" en lenguaje de señas.
Kulağa her ne kadar saçma gelse de evlilik törenlerini gerçekleştirdim vurucu oldu ama arınmamı da sağladı.
También oficié su matrimonio lo cual suena un poco ridículo, pero fue algo catártico que es la palabra que se usa mucho...
Bu çok saçma.
Esto es ridículo.
- Çok saçma.
Vaya tontería.
- Hayır aslında, saçma değil.
No, de hecho, no es una tontería.
- Bu çok saçma.
- Qué ridículo.
Ne saçma bir şaka.
Qué chiste más malo.
Basit, saçma şeyler.
Estupideces, cosas tontas.
Bana hata yapabilen bir insanın başkasının kafasında neler olduğunu anlamaya çalışması saçma geliyor açıkçası.
Simplemente creo que es... una estupidez para un ser humano falible intentar explicar qué está pasando en la cabeza de otro.
Çok saçma bir gündü...
Estoy teniendo un día de mierda.
- Saçma, Baba...
- Tonterías, papá.
Çok saçma. Ödemelerimi yaptım.
Eso es absolutamente ridículo.
Saçma. Saçma.
Es ridículo.
O salak bahaneleri duymak istemiyorum ve bu saçma teklifi de müşterime sunmayacağım.
No quiero más excusas... y no llevaré ese oferta a mi cliente.
Hayatım boyunca bu saçma sapan hikâyeleri dinledim.
He estado escuchando a esa media rata toda mi vida.
Eğer biraz silahım olsaydı buradaki şu eski, saçma sapan şeyin o sürtük ne derse desin bir önemi olmazdı.
Si tuviera algunas armas... No esa mierdas medio rotas que tenemos aquí... no importaría lo que esa zorra dijera o dejara de decir.
Söylediğin şey çok saçma.
Eso es una ridiculez.
Asıl sorun Snyder'e anlattığımız saçma hikayenin ne kadar gideceği.
El problema es que no sé por cuánto tiempo aguantará la estúpida historia que le dijimos a Snyder.
Ben Magnus'la tanışırken arkada durmanı istesem saçma kaçar herhalde.
Supongo que no puedo pedirte que te quedes mientras me reúno yo con Magnus.
Belki de farkında olmadan onların o saçma geleneklerinden birini çiğnedin.
Puede que hayas pisoteado una de sus costumbres sin saberlo.
Çok saçma.
No tiene sentido.
Çok saçma.
Esto es absurdo.
Çok saçma.
Eso es ridículo.
Neden saçma sapan laflar ediyorsun?
Eso fue injustificado.
Buraya ilk geldiğimde, saçma sapan bir yer olduğunu düşünmüştüm.
Cuando llegué aquí pensé que este lugar era una broma.
İkiniz o saçma sapan özçekimlerinize o kadar âşıksınız ki, başka kimse umurunuzda değil.
Ustedes dos están demasiado enamoradas de sus fotografías para pensar en nadie más.
Sonraki saçma soru.
- La siguiente pregunta tonta.
Bu hastanenin finansal durumunu bir hemşirenin gerçek dışı saçma şeylerine...
No arriesgaré nuestro futuro financiero por los delirios de una enfermera.
Saçma sapan bir oyun bu.
Es una farsa, un número.
Tek bir saçma bahane daha duymak istemiyorum!
¡ No quiero oír otra maldita excusa!
- Peki, ve klozetinizin hangi saçma sesleri yapmasını arzu edersiniz?
si, y cuantas cosas ridiculas le gustaria hacer en el retrete?
Çok saçma.
- Sí.
- Saçma bir numara.
- Es un truco sucio.