Toplantı translate Spanish
28,975 parallel translation
Masana bıraktığım A.A. toplantı çizelgesi halâ orada, değil mi?
¿ Todavía tienes la lista de reuniones de Alcohólicos Anónimos que te dejé en tu escritorio?
İçki içmeyeceğine, haftada üç kez AA toplantılarına katılacağına, ve farklı günlerde alkol testlerine gireceğine dair söz vermiş bulunuyorsun.
Estás de acuerdo en dejar la bebida, ir a las reuniones de Alcohólicos Anónimos tres veces a la semana y someterte a pruebas aleatorias de alcohol.
NYPD bir saat içerisinde yapacak olduğu basın toplantısında cinayet aletini nasıl bulduklarını açıklayacak...
La policía de Nueva York ha preparado una rueda de prensa en la próxima hora para explicar cómo encontraron el arma del crimen.
Ayrıca, basın toplantısı başlar başlamaz hemen oraya geçeceğiz.
Y, por supuesto, conectaremos con esa rueda de prensa en cuanto comience.
Bu kadın personel toplantısında tüm çalışanların önünde günlüğümü okumuş birisi.
Es una mujer que leyó mi diario delante de todos los empleados en una reunión de personal.
Fakat toplantı bitmeden imzalayamam.
Pero no puedo firmar hasta que se acabe la reunión.
Bu aptal toplantılara katılmak zorunda olmamın tek nedeni sensin.
Mira, la única razón por la que vengo a estas estúpidas reuniones eres tú.
Bu toplantı artık bitmiştir.
Esta reunión se acabó.
Apartmanda halletmem gereken birkaç şey var daha sonra AA toplantısına gideceğim.
Pues unas cosas por el edificio y luego voy a una reunión de alcohólicos anónimos.
Her gün gidiyor musun o toplantılara?
¿ Vas todos los días?
Bir toplantı yapalım, buna üyeler karar versin.
Convocaremos a una asamblea. Los militantes decidirán.
Toplantı bitmiştir.
Bueno, la reunión terminó.
Barbara, ortaklarla bir toplantı düzenlememiz lazım.
Barbara, debemos organizar una reunión con los copropietarios.
B.S. * Wallace'ın basın toplantısı buna pek yardımcı olmayacak.
la conferencia de prensa del fiscal Wallace no ayudará con eso.
Bu sabah beni aradı ve toplantı yapacağını haber verdi.
Me llamó antes y me hizo saber qué estaba pasando.
- Aile toplantılarına giderler.
- ¡ Ellas van a reuniones familiares!
Bu yüzden geçen ay iki kere boşanma avukatımızla olan toplantıları kaçırdı.
Dos veces el mes pasado, se perdió las reuniones con nuestro abogado del divorcio debido a eso.
Bir kaç ay önce destek grup toplantısına gittin ve nedenini bilmiyorum. Kendi kendime dedim ki :
Hace unos meses fuiste a una reunión de un grupo de apoyo y no sé por qué solo pensé :
" Bu toplantılara onunla birlikte giderdim.
"Solía ir con él allí. Ese era mi trabajo".
Toplantımız biraz uzadı.
Nuestra reunión terminó tarde.
Az önce katıldığımız toplantıda Lighthouse Amusements adlı bir şirketle birlikteydik.
La reunión en la que estábamos era con una compañía llamada Lighthouse Amusements.
- En son ne zaman toplantıya gittin?
¿ Cuándo fue la última vez que fuiste a una reunión?
Beni adamlarla tanıştırmak için AA toplantısına getirdiğine inanamıyorum.
No me puedo creer que me hayas traído a una reunión de AA para conocer hombres.
Tatlım bu sıradan bir AA toplantısı değil.
Cielo, esta no es una reunión de AA cualquiera.
Pekala, toplantı vakti.
Bien, hora de la reunión.
- Toplantı hakkında ne düşünüyorsun?
Bueno, ¿ qué te ha parecido la reunión?
- Genelde eve yakın toplantılara gidiyorum.
Normalmente voy a reuniones más cerca de casa.
Toplantıya gitmen gerek.
Necesitas ir a una reunión.
- Yeter bu kadar toplantı mevzusu!
¡ Dios mio, para ya con lo de las reuniones!
Konu her zaman toplantı değil.
¡ No siempre se trata de la reunión!
Toplantıya gitmem lazım!
¡ Necesito una reunión!
Victor'umla şunu öğrendim ki ne kadar toplantıya gidersem evliliğimiz o kadar daha iyi oluyor.
¿ Sabes qué veo con mi Victor? , a cuantas más reuniones voy, mejor va nuestro matrimonio.
Sofya'nın en önemli adamıyla bir toplantı yapmak istedik.
Queríamos una reunión con el hombre principal en Sofía,
Bu toplantının nedeni ne?
¿ Para qué es esta reunión?
Tüm gün toplantılardaydım dememiş miydin?
Pensé que habías dicho que estabas en reuniones - en el Capitolio todo el día.
Adamlarının birinden Turnbull'un madende toplantı düzenleyeceğini duydum.
Oí a uno de los suyos decir que Turnbull había convocado una reunión en su mina.
Bütçe toplantısına geç kalıyorum.
Llego tarde a una reunión presupuestaria.
- Daha önce toplantılara katılmıştım.
He ido a reuniones.
Toplantıya gecikiyorum.
Tarde para una reunión.
- Toplantıyı 8'e ayarlamıştık.
La reunión estaba programada para las 8 : 00. Exacto.
Bu toplantıyı kim düzenlediyse bir adım öne çıksın.
Quienquiera que haya llamado a esta reunión, que salga de una buena vez.
Belediye binasında erken bir toplantım var.
Tengo una junta temprano en el ayuntamiento.
Bu toplantı tamamen kullanım oylaması hakkında.
Esta reunión es estrictamente sobre la orden de rezonificación.
Seni bir toplantıya götürüyorum.
Te voy a llevar a una reunión.
Başkan Yardımcısının bir Anonim Alkolikler toplantısında görülmesinin şu an kardeşinin ihtiyacı olduğunu sanmıyorum.
Bueno, no creo que el vicealcalde en una reunión de AA sea exactamente lo que tu hermano necesita en este momento.
Bak, eğer bu küçük toplantının nedeni Oliver'ın katil olduğunu öğrenmemiz ise, size bir haberim var.
Si esta pequeña reunión es porque averiguamos que Oliver es un asesino, les tengo noticias.
İçme toplantıların sonuç vermedi mi yoksa?
¿ Vuelves a sentirte indispuesto?
Bunun olması için toplantılara gitmem gerekirdi.
Bueno, para sentirme indispuesto, tendría que haber estado dispuesto.
Toplantıya gitmiştin.
Fuiste a una reunión.
Sana biraz tavsiye vereyim, hani biz toplantıda dürüstlükten ve...
Vale, ¿ un consejito?
- Toplantı değil.
No con las reuniones.