Toplantı mı translate Spanish
7,727 parallel translation
Toplantı mı düzenleyeceğiz? Ya da kampanya? Ya da kapı cam demeden indirip yağmalayalım içeriyi!
¿ Organizamos un foro público, una manifestación, rompemos la puerta y saqueamos?
Toplantı mı?
¿ Reunión?
Bir dakika, dün toplantı mı yaptınız?
Espera, ¿ tuvisteis una reunión anoche? Así que hemos dejado de ser amigos.
Okul toplantısına mı?
¿ A una reunión de la preparatoria?
Arkadaşım Myrna da o Tupperware toplantısındaydı. - iyi seyirler - @ feyktrans
Mi amiga Myrna estaba en esa fiesta de Tupperware. Querido diario.
Toplantım var şimdi.
Tengo una reunión.
Toplantıya geç kaldığım için bağışlayın.
Siento llegar tarde a nuestro aquelarre.
Hem ona hem de buradaki her şeye basın toplantısı için ihtiyacımız var.
Y lo necesitamos para la conferencia de prensa, y necesitamos todas estas cosas.
Basın toplantımız için hazırlık yapıyoruz. Seninki biter bitmez başlayacak.
Preparándonos para nuestra rueda de prensa, la cual tendrá lugar inmediatamente después de la tuya.
Ekonomiyle ilgili yapacağım toplantıda görüşürüz.
Les veremos a todos en mi discurso sobre economía.
Başımı okşayıp durma. Anlaşılan Newport Vakfı basın toplantısı düzenliyormuş.
Deja de darme palmadas a la cabeza.
Benim de toplantıya gitmem lazım.
Yo también tengo una reunión.
Andy'nin toplantısı mı varmış?
¿ Andy tiene una reunión?
Toplantım var.
Tengo una reunión.
Düsseldorf'ta Almanlarla toplantım var.
Tengo una reunión en Düsseldorf, con los alemanes.
Toplantılarımızda da içini döküyor.
Y realmente se está abriendo en nuestras estúpidas reuniones.
Müdahale toplantısı mı?
¿ Una intervención?
Umarım bu gönüllü organizasyon toplantısı sendika dilekçeniz kabul edildi demektir.
Ojalá esta reunión de organización voluntaria quiera decir : "Aceptaron la petición de sindicarnos".
Biliyor musun, bir zamanlar sendika başkanımız vardı? Bize şirketin istemli bir toplantı hazırlayıp sendika kurmaktan korkutabileceğini söyledi.
Cierta vez tuvimos un líder sindical que nos avisó que la empresa convocaría una reunión optativa para asustarnos e impedir que nos sindicáramos.
- Grace, çocuklarla toplantımızı iptal edeceğim.
Grace, voy a cancelar con las chicas.
- Alkol bağımlıları toplantısındayım ben.
- Yo estoy en una reunión de AA.
Artık izin verirseniz bir basın toplantım var.
Ahora, si me disculpas, tengo una conferencia de prensa.
Bu hafta google otobüslerindeki altıncı toplantım.
Estaba reunido de nuevo por los autobuses de Google. - Caray.
Ve basın toplantısından sonra, tüm toplantılarımı iptal etmeni istiyorum.
Y después de esta rueda de prensa, quiero que canceles todas mis citas.
Bir sonraki toplantımızı anlatacağım e-postayı sonra yollarım.
Enviaré un correo electrónico más tarde para organizar la próxima reunión.
- Büyük bir iş toplantım var ve bu anahtarlar olmadan hiçbir yere gidemem.
- Tengo una reunión de negocios... y no puedo ir a ningún sitio sin estas llaves.
Bilal'in toplantı yapacağı oda sanırım 47 olmalı.
Significa que cualquier reunión con Bilal se realizará en la 47.
Şu an gözleri üzerimizde değil, böyle toplantılarımızdan huylanmıyorlar.
Ahora mismo no nos están vigilando. No se están preocupando por reuniones como esta.
Bu akşamki toplantıda işler sarpa sarar gibi olursa ıslık çalacağım.
Bueno, en la noche en la reunión, si parece que está saliendo mal, silbaré.
İyi, ben de toplantıya doğru kaçacaktım.
Quería ir a la reunión.
Toplantımızı kim bölüyor?
¿ Quién interrumpe nuestro consejo?
Kim'i arayıp toplantı ayarlarım.
Llamaré a Kim y concertaré una reunión.
Sabahki toplantıdan pek bir şey anlamadım.
No pillé mucho de la reunión de esta mañana.
Ama benim için o toplantılar... Hayatımı kurtaran onlar.
Pero a mí, esas reuniones... me salvaron la vida.
Toplantılarda flört etmeyi bırakırım.
Dejaré de flirtear en las reuniones.
Toplantılara katılmaya devam et bence. Çünkü bence herkese yardımı dokunuyor.
Espero que sigas viniendo a estas reuniones... porque creo que ayudan a todo el mundo.
Toplantıdan dolayı kızgın olduğunun farkındayım, Algie. Olmakta da haklısın.
Sé que estás molesto por la reunión, Algie, y no te culpo.
Bilim kurgu toplantısındaydım ve senin yarı goril elbiseni giymiş bir kadın gördüm.
- Sí. Estuve en una convención de ciencia-ficción y vi a una mujer como tu personaje medio-mono.
Toplantım olduğunu hatırladığım için beni tebrik etmeye ne dersin?
Felicítame por recordar que tenía una reunión.
- Toplantıya geç kaldım.
Voy tarde para una reunión.
Şu anda toplantının ortasındayım. Video kasıp kavurdu!
El vídeo fue mortal.
- Narcy bu büyük toplantıya katılacak mı?
¿ Está Narcy llegando para este gran encuentro?
Bu sabah toplantımız vardı.
Esta mañana teníamos una reunión. No apareció.
- Oyala gitsin. Önce bir toplantının nasıl gittiğine bakalım.
Veamos cómo va la reunión.
Toplantıda bulunmadım.
No estuve en la reunión.
Toplantı ayarlandı mı?
¿ Ya programaron la reunión?
Özür dilerim, toplantım var.
- Mis disculpas pues tengo una reunión.
10'da anlaşma toplantımız var.
- Bueno, ¿ qué es...? - Tenemos una mediación a las 10.
Bir arkadaşım, 90ların başında oluyor, beni onla gitmem için bir toplum örgütünün tanışma toplantısına davet etti.
Una amiga mía, allá por principios de los 90 me invitó a una reunión de organización comunitaria.
Ses, son toplantımızın huzursuz geçen son saniyelerine vurgu yapar diye düşündüm.
Pensé que el sonido podría acentuar la tensa inacción de los últimos
Bakın, sekreterim personel toplantımızın vaktinin geldiğini söylüyor.
Escucha, mi chica me está diciendo que hora de nuestra reunión de personal.