Uc translate Spanish
40,535 parallel translation
Üç büyük fay hattı ve bir sürü de küçük ve hepsi de bu kahrolası Bay Area'da birleşiyor...
Tres líneas de falla principales y muchas menores y todas se juntan en la maldita Área de la Bahía, viejo.
Üç boyutlu bir yerde katı bir top sınırsız defa bölünebilir ve parçalar üst üste gelmez sonra da yeniden birleştirilip aynı türden tıpatıp bir kopya daha yapılabilir.
Una bola sólida en un espacio tridimensional puede partirse en una cantidad finita de piezas que no se sobrepongan, las cuales pueden volverse a juntar para producir dos copias idénticas de la misma esfera.
Bunları uç uca eklerlerse, 215 metre eder.
Si sumamos todo el cable, son 215 metros.
Üç olay yerinde olduğunu gösterir.
- Tres. - Tres escenas del crimen.
Üç gün içinde her şey birdenbire çılgınca bir hal aldı ve ben yine batırdım her şeyi.
En tres días, todo se volvió loco de repente y eché a perder todo de nuevo.
- Üç gündür.
- Tres días.
- Üç gün mü?
- ¿ Tres días?
Bir. Üç.
Uno, tres...
Üç soru, bir cevap.
Tres preguntas, una respuesta.
Akrabası hakkında bilgi verecekken, polis şok edici bir keşif yaptı. Üç aydan fazla süredir, iki kadın Gifford'un bodrumunda tutsak halde tutuluyorlarmış.
Cuando le informaban a su pariente más cercano, la policía hizo un estremecedor descubrimiento... dos mujeres que habían estado atrapadas y mantenidas prisioneras en el sótano de Gifford durante más de tres meses.
Uç beyinden uç beyine salt iletişim.
Solo comunicación pura, de córtex cerebral a córtex cerebral.
Üç, iki kişilik, bir dört kişilik.
Tres doses y un cuatro para diez percebes más.
Üç yıllık viski.
Un whisky añejado tres años.
Üç yıl sonra çok iyi olduğunu fark ettim.
Me di cuenta de que era mejor después de tres años.
Üç yıllık Tolmin peyniri olağanüstü bir peynirdir.
El Tolmin de tres años es un queso excepcional.
Üç farklı balık var.
Son tres pescados distintos.
Üç numara.
Número tres.
Üç ya da dört ay, sanırım.
Tres o cuatro meses, si eso.
Üç!
De acuerdo. ¿ Lista?
Üç odalı.
Tres habitaciones.
Dört kişiyi öldürdüm. Üç tanesi bizi yakalayıp, öldüren şirketin elemanıydı.
He matado a cuatro personas, tres de ellas empleados de la compañía que nos persigue y nos mata.
Üç dakika kaldı.
Quedan tres minutos.
Üç tanesi FBI'ın, ikisi Interpol'un en çok arananlar listesinde
Tres de los Más Buscados del FBI, dos de la Interpol.
Bu "Üç Adam" demek.
Eso significa tres hombres.
Üç milyarlık bir gezegen. Hepsi gitti. Tek bir günde.
Un planeta de tres mil millones, todos caídos en... un día.
Sen sadece dilin uç kısmısın.
Tú solo eres la punta de la lengua.
Üç kişiden bahsediyorum.
Hablo de tres personas.
Üç dakikadır bununla uğraşıyorsun.
¿ Sabes? Llevas con eso tres minutos.
Üç metre ötende 12.000 dolarlık kanepe var, ama sen ahşap merdivende oturuyorsun.
Un sofá de 12000 dólares a tres metros... y estás sentada en un escalón de madera.
Üç... İki... Bir...
Tres... dos... uno...
- Uç, oğlum!
- ¡ Vuela, hijo!
- Uzaklara uç!
- ¡ Vuela lejos!
Üç aydır bu planı yapıyoruz.
Hemos estado elaborando este plan durante tres meses.
Üç şüpheliyi kaybettik.
Hemos perdido a tres sospechosos.
Üç ay içinde her şeyi ona devredeceği vasiyetini de hazırlamış olacaktı.
En tres meses lo habría puesto en el testamento declarándolo heredero de todo.
Üç yıl önce teşhis konmuştu.
Diagnosticado hace tres años.
Üç... Basketboldan mı bahsediyorsun?
Triples... ¿ eso es básquetbol?
Üç dakika içinde orada olmamız imkansız.
Es imposible que lleguemos en tres minutos.
Üç çocuğum var.
Eleanor, tengo hijos.
Üç yıl önce sevdiğimi söylemiştim ama yalandı o zamandan beri de kabusum oldu.
- ¿ Qué?
Üç parçayı birleştirdik.
Hemos unido tres piezas.
Bu Üç Parmaklı Brown'a... *... Brooklyn Tip-Tops *'ta oynayamayacağını söylemek gibi bir şey.
Eso es como decirle a "Tres Dedos" Brown que no puede jugar para los Tip-Tops de Brooklyn.
- Jake geldi mi? - Üç dakika.
¿ Ya está Jake aquí?
Üç sene üst üste Başkan'ın Listesine girdi. - Vay canına.
En la Lista del Decano tres semestres seguidos.
- Üç kez kalemimi hafifçe vurursam...
Si tapo mi lapicera tres veces... interrumpo y cambio el tema.
Üç tane elli beş metrelik neredeyse aynı ölçüde kabloya sahip makaraları var.
Tienen tres bobinas de 55 metros de cable con un grosor casi idéntico.
İşaretimle : Üç, iki, bir. Başlat.
Iniciando secuencia de encendido a mi señal... 3, 2, 1.
Bütün insanlık size bel bağlıyor. Buna hazır mısın? Üç.
No quiero presionaros ahora Hana, pero toda la humanidad confía en vosotros.
Üç çocuk için planlama yapmanın ne kadar zor olduğunu anlamıyorlar.
¿ No comprenden lo difícil que es hallar un horario para tres hijos?
Üç yıldır deniyoruz.
Lo hemos intentado durante tres años.
Üç gün sonra, Kipling'in vücudu Potomac'tan avlanır 241 00 : 19 : 12,519 - 00 : 19 : 14,919 Nadir bir.41 kalibre ile Alnında kurşun deliği var. Bundan kısa bir süre sonra,
Tres días más tarde, pescaron el cuerpo de Kipling en el Potomac con un extraño agujero de bala calibre 41 en la frente.
üç gün sonra 30
ücretsiz 39
uçakla 22
üçte 35
uçuyorum 78
üç ay sonra 19
üçüncü gün 23
uçuyoruz 25
uçmak 22
üçüncüsü 82
ücretsiz 39
uçakla 22
üçte 35
uçuyorum 78
üç ay sonra 19
üçüncü gün 23
uçuyoruz 25
uçmak 22
üçüncüsü 82
uçuyor 28
uçaklar 26
uçakta 18
üçüncü katta 16
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58
uçaklar 26
uçakta 18
üçüncü katta 16
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58