Yapmak zorundayım translate Spanish
1,658 parallel translation
Yapmak zorundayım.
Ésa no es una opción. Debo hacerlo.
Bir konuşma yapmak zorundayım.
Tengo una confesión que hacerles.
Kes artık amca. Bunu yapmak zorundayım.
Detente tío, tengo que hacer esto.
Ve ben de bu testi yapmak zorundayım.
Tendré que administrarle la prueba.
Yapmak zorundayım.
Tengo que hacerlo.
- Sanırım yapmak zorundayım.
- Creo que tendré que hacerlo.
Her zamanki gibi kirli işlerini ben yapmak zorundayım.
Bueno como siempre lo tengo que hacer tu trabajo.
İşte bundan dolayı bunu yapmak zorundayım.
Por eso tengo que hacerlo.
Dale, bunu yapmak zorundayım.
Dale, tengo que hacer esto.
Bunu yapmak zorundayım.
Tengo que hacerlo.
Maria, bunu yapmak zorundayım.
María, tengo que hacer esto.
ÖCT'de sadece Komiser Provenza ve ben varız ve her şeyi kimseden yardım almadan yapmak zorundayım.
Si el Teniente Provenza y yo somos toda la Unidad de Homicidios... y debo hacer todo sin ayuda de nadie y con recortes de presupuesto.
Neden bunu yapmak zorundayım?
¿ Por qué tengo que hacer esto?
Koç, Yapmak zorundayım.
Entrenador, tengo que hacerlo.
Gözlerine bir şey yapmak zorundayım.
¡ Tengo que hacerle algo a sus ojos!
Hayır, istemiyorum ama yapmak zorundayım.
No, pero tengo que hacerlo.
Bunu yapmak zorundayım.
Tengo que hacer esto.
Dinle, bunu yapmak zorundayım.
Escucha, tengo que hacer esto.
Ben halen derslerimi Garnie ile yapmak zorundayım ve bir de öğle vaktinde ekstra yürüyüşlere çıkmak zorundayım.
Yo tengo aulas con Garnie... y aún hago caminada extra todos los días.
Üzgün olduğu zaman bir şeyler yapmak zorundayım.
Cuando está enfadada, tengo que hacer algo.
Karım üzgün olduğunda bir şeyler yapmak zorundayım.
Cuando mi esposa está disgustada, tengo que hacer algo.
Bana yardımcı olmanızı beklemiyorum ama ben bir şeyler yapmak zorundayım.
No espero que me ayuden, pero tengo que hacer algo.
- Arama yapmak zorundayım -
- Tengo que llamar y lograr- -
Hayır, kendim yapmak zorundayım.
Debo hacerlo yo.
Bunu niye ben yapmak zorundayım ki.
¿ Po-por qué tengo qué hacer esto?
Bunu yapmak zorundayım.
Aun así lo lograré.
Neden her zaman bunu ben yapmak zorundayım?
¿ Por qué siempre tengo que hacerlo yo?
Merkitlerle barış yapmak zorundayım.
Debo hacer las paces con los Merkits.
Yani, geri kalan hayatımda kamu hizmeti yapmak zorundayım ama en azından özgür olmuş olacağım.
Tendré que hacer servicios comunitarios por el resto de mi vida pero por lo menos estaré libre.
Evet, yapmak zorundayım!
¡ Sí!
Yapmak zorundayım, dostum.
Tenía que hacerlo, compañero.
İşimi yapmak zorundayım ve mesele yalan söylemiş olmanız.
Tengo que hacer mi trabajo, y el hecho es que me mintieron.
Tamam ama çişimi yapmak zorundayım.
Sí, pero tengo que hacer pis.
Fakat ben kızım için en iyi olanı yapmak zorundayım.
Pero debo hacer lo que es mejor para mi hija.
Yapmak zorundayım, sanki...
Tengo que...
Bu adamlara çok borcum var o yüzden bunu yapmak zorundayım.
Estoy muy endeudado con esa gente. Es lo que tengo que hacer.
- Yapmak zorundayım!
- ¡ Lo tengo que hacer!
Anladım ki ; gereken neyse yapmak zorundayım.
Ahora veo que debo dejar lo que más necesito. "
Üzgünüm. Bunu tek başıma yapmak zorundayım, tamam mı?
Perdona, es que necesito hacer esto sola, ¿ sí?
Onun başına gelenlerden sonra bunu yapmak zorundayım.
Quisiera saber a dónde vas.
Programında bazı düzeltmeler yapmak zorundayım.
Voy a tener que hacer algunos ajustes a tu programa.
- Bir şeyler yapmak zorundayım.
Tengo que hacer algo.
Ama ben sevkıyatı yapmak zorundayım.
Pero debo entregarlos.
Emici şeyle mi yemek yapmak zorundayım?
Tengo que cocinar con algo para chupar?
Onlarla ne yapmak zorundayım? - Neyi geri vereceğim?
¿ Qué tengo que ver con ellos?
İdrar testi yapmak zorundayım Han.
Voy a hacerte una prueba de orina, Han.
Biz takım çalışması yapmak zorundayız!
Tenemos que trabajar juntos como un equipo.
Ona iyilik yapmak istemiyor olabilirsin ama sormak zorundayım.
Es posible que no lo ponga a tu favor, pero tengo que preguntar.
Sanırım bunu yapmak zorundayız.
Tendremos que hacerlo.
Tabii ki, bunu yapmak için... hayallerimi beklemeye almak zorundayım ama... buna mutluyum da.
Por supuesto, he tenido que... posponer mis sueños, para poder hacerlo, pero... Estoy feliz de hacerlo.
Amy, bunu yapmak zorundayız, tamam mı?
Amy, debemos hacerlo, ¿ sí?
zorundayım 57
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmaz 37
yapmazsan 25
yapmamalısın 52
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapma be 35
yapmam 83
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmaz 37
yapmazsan 25
yapmamalısın 52
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapma be 35
yapmam 83
yapma bunu 151
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmak zorundasın 42
yapmayın çocuklar 34
yapmak mı 28
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmak zorundasın 42
yapmayın çocuklar 34
yapmak mı 28