English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yağmur yağıyor

Yağmur yağıyor translate Spanish

999 parallel translation
Neden bu kadar fazla yağmur yağıyor ki?
¿ Por qué llueve tanto?
Evet, hep yağmur yağıyor.
Sí, llueve todo el tiempo.
Yağmur yağıyor bayan, korkarım ki ıslanacaksınız.
Madame, está lloviendo, y me temo que se está mojando.
- Yağmur yağıyor.
- Está lloviendo.
Günlerdir yağmur yağıyor.
¡ Ha estado lloviendo por días!
- Yağmur yağıyor.
- Llueve. Prefiero quedarme adentro.
Yağmur yağıyor.
Llueve.
# Dışarıda, rüzgâr uğulduyor ve çok sert yağmur yağıyor # # Çiçekler ve yapraklar düşüyor #
Afuera, el viento aúlla y llueve a cántaros.
Ancak çok yağmur yağıyor.
Está lloviendo a cántaros.
Yağmur yağıyor.
Oh, está lloviendo
Buraya her geldiğimde yağmur yağıyor.
¡ Vaya tiempo! Siempre que vengo al campo, llueve.
- Yağmur yağıyor, değil mi?
- Sí. Está lloviendo, ¿ verdad?
- Yağmur yağıyor.
- Llueve.
Yağmur yağıyor.
Está lloviendo.
- Yağmur yağıyor. Brandayı açın!
Coged la vela.
Çabuk ol! Yağmur yağıyor!
- ¿ Qué más le da, idiota?
Ne zaman buluşsak yağmur yağıyor.
Siempre que estamos solos, llueve.
Ve de çok yağmur yağıyor.
Y llueve a cántaros.
Şu an yağmur yağıyor.
Va a llover ahora.
Oh, bak, yağmur yağıyor.
Oh miren, está lloviendo.
Bir haftadır yağmur yağıyor.
Todos los días lloviendo, desde hace una semana.
Hala yağmur yağıyor.
Sigue lloviendo afuera.
Kahretsin, yağmur yağıyor.
Mierda, está lloviendo.
Yağmur yağıyor, ayrıca kardeşime sizi evinize bırakacağıma söz verdim.
Le acabo de prometer a mi hermano que la acompañaría a casa. Eso no es cierto.
- Ama sanırım yağmur yağıyor.
Pero parece que llueve.
Yağmur yağıyor.
Estoy empapada.
Kocam! - Üstelik yağmur yağıyor!
¡ Es mi esposo!
Yağmur yağıyor!
- ¡ Está lloviendo!
Yağmur yağıyor, susuzluktan kurumuş ağaçlara, mersin ağaçları üzerine.
"Lloviendo, lloviendo sobre lol sedientos árboles muertos, sobre el mirto".
Kocam dışarıda bir yerde, yağmur yağıyor ve ikimiz de içiyoruz.
Mi marido está fuera, está lloviendo y los dos estamos bebiendo.
- Kömür küreğini arıyordun. - Yağmur yağıyor.
¡ Claro, fue cuando buscabas la pala!
Bak yağmur yağıyor.
Mira, llueve.
Yağmur yağıyor.
Vámonos que llueve.
Sanki yağmur yağıyor gibiydi.
Casi como la lluvia.
- Yağmur yağıyor. - Evet, öyle.
- Está lloviendo.
Nereye gidiyorsun? Yağmur yağıyor.
¿ Adónde vas a ir lloviendo?
- Yağmur yağıyor.
- ¡ Está lloviendo!
Lordum, Kraliçenin emri ile ateşten oklar konağa yağmur gibi yağıyor - saray yanıyor.
¡ Señor! ¡ La reina ha ordenado lanzar flechas incendiarias contra la sala! ¡ El palacio está ardiendo!
Yağmur da yağıyor!
- Llueve.
Yağmur yağıyor!
Está lloviendo.
- Yağmur mu yağıyor?
- ¿ Está lloviendo?
Ama yağmur yağıyor.
La gente hablaría.
Yağmur mu yağıyor?
¿ La lluvia?
- Şu an yağmur sağanak halinde yağıyor.
- No es necesario que salgamos ahora.
Dışarıda hala yağmur yağıyor.
Sigue lloviendo afuera.
Yağmur mu yağıyor?
llueve, ¿ eh?
Yağmur da yağıyor.
Y está lloviendo.
Cennet yağmur oldu yağıyor!
¡ Lluvia del paraíso!
- Yağmur mu yağıyor?
- ¿ Llueve?
Sabah saat 10, yağmur yağıyor.
Son las diez de la mañana y llueve.
Yağmur mu yağıyor?
¿ Está lloviendo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]