Yağmur geliyor translate Spanish
78 parallel translation
Yağmur geliyor gibi.
Va a llover.
Yağmur geliyor gibi.
Parece que va a llover.
Yağmur geliyor.
Va a llover.
Sanki yağmur geliyor... aynı filmlerdeki gibi.
Cree que va a llover... como en las películas.
- Sanırım yağmur geliyor.
- Parece que va a llover.
Yağmur geliyor. San Francisco'nun havası da hiç belli olmaz.
Parece que nos va a llover.
- Bu gece burada kalsak iyi olacak. Yağmur geliyor.
- Pasaremos aquí la noche.
Büyük bir yağmur geliyor.
Se acerca una fuerte lluvia.
Yağmur geliyor.
Parece que va a llover.
" Sevgili Anne, hava güzel, yağmur geliyor. Keşke burada olsan.
" Querida Anne, el tiempo es agradable, va a llover... ojalá estuvieras aquí.
Yine yağmur geliyor.
Va a llover otra vez.
Yağmur geliyor!
¡ Viene la lluvia!
Yağmur geliyor.
Que va a llover.
Yağmur geliyor.
Viene la lluvia.
Yağmur geliyor!
Va a llover.
Yağmur geliyor.
Suele llover así...
Sanırım yağmur geliyor.
Dicen que va a llover hoy, más tarde.
Bunları eksem iyi olacak. Yağmur geliyor.
Tengo que plantarlas porque va a llover pronto.
Cincinnati üzerinden bu tarafa doğru yağmur geliyor.
Hay un frente lluvioso en Cincinnati.
Yağmur geliyor, kediler yağmurdan nefret eder.
¡ Va a llover y los gatos odian la lluvia!
Yağmur geliyor, tufan, soğuk, hayır...
Lluvia, temblando de frío. No.
Yağmur geliyor, belki de eve dönmeliyiz.
Va a llover. Vamonos a casa
Tabii durum yine de trajik. Yağmur geliyor.
No lo hace menos trágico, pero parece que va a llover.
Billy, yağmur geliyor.
¿ Billy? Se viene la lluvia.
Yağmur geliyor.
Empezó a llover.
Biraz hızlı hareket etmeliyiz, yağmur geliyor.
Tenemos que seguir adelante, va a llover.
Yağmur geliyor...
Viene la lluvia.
- Büyük bir yağmur geliyor.
Vienen las lluvias. Sí.
Yağmur buradaki çöp yığınının örtüsünü kaldıracak gibime geliyor.
Esa lluvia ha destapado mucha basura por aquí.
Ve yağmur da geliyor.
Y está por llover.
- Yağmur da geliyor. - Hayır, ben iyiyim.
estoy bien.
- Iyi degil Yagmur geliyor.
- Inestabie. Va a llover pronto.
Aman Tanrım, yağmur mu geliyor?
Oh, cielos. ¿ Esta lloviendo?
Altı saatlik yürüyüş şunlara bakın yağmur altındalar ve elinde bir ortaçağ kılıcıyla güzel bir kadın geliyor yanlarına
Seis horas caminando, véanlas bajo la lluvia. Y aquí llega una mujer muy bella, con la espada medieval.
Milly, leğen ve toz bezi getir, ve piyanonun yerini değiştirmek için adamlardan birinden yardım al. Yağmur yine geliyor. İki kere çalmalıyız.
Milly, trae una cubeta y un plumero, y consigue uno de los hombres para ayudarnos a mover el piano la lluvia ha pasado de nuevo.
# Her yağmur damlası düştüğünde pencereme # # Döktüğüm gözyaşları aklıma geliyor # # Boş yere döktüğüm gözyaşları #
Ahora hay gotas en las ventanas que me recuerdan a mis propias lágrimas, lágrimas que han sido en vano.
Arabamın üzerindeki yağmur vaftiz anlamına geliyor.
La lluvia en mi auto es un bautismo.
- Evet! Mösyö Chopin, kulağa yağmur damlaları gibi çok büyülü geliyor, ama sizden biraz güneş ışığı yerine geçecek birşeyler çalmanızı istemek durumundayım.
- Sí! Monsieur Chopin, se escucha como gotas de lluvia, es bastante mágico, pero debo pedirle que mejor produzca un poco de sol para nosotros.
"Sağanak yağış" tan önemli gibi geliyor kulağa. CNN de bir adamın yağmur "vakasından" bahsettiğini duydum.
¡ Suena más importante que "chaparrones!" ¡ Llegué a oir a un tío de la CNN hablar de "episodios de lluvia!"
Şimdi ise "Çocuklarla Neşelenin" korosu yağmur ormanlarını anlatmak için geliyor.
Y ahora, para decirles algo sobre la selva... revoloteando con los niños.
Bilemiyorum. Her an yağmur yağmaya başlayacakmış gibi geliyor.
No lo sé, es que parece que siempre empieza a llover en este momento.
Yağmur giderek artıyor. Müzik nereden geliyor?
Ya no llueve. ¿ Y esa música?
İlk kez yağmur bu kadar özel geliyor.
Pero por primera vez la lluvia se siente especial hoy.
Burnuma yağmur kokusu geliyor.
Huele a lluvia.
Yoksa yağmur mu geliyor?
¿ Sientes que se aproxima uno?
Yağmur giderek artıyor. Müzik nereden geliyor?
- Paró de llover. ¿ De dónde viene la música?
Yağmur üzerimize geliyor. Baba bence bu yağmur değil.
, aun estan a tiempo.
Sanki orman buduyorum. İçeride boşa giden bir yağmur ormanı var. Neredeyse bacak arasındaki kıllardan üç maymun peydah olup, üzerime atlayacaklar gibi geliyor.
Es como si deforestara la selva amazónica, todo el tiempo estoy atenta a que los monos salgan de los arbustos y me ataquen.
İşte, yağmur sezonun ilk fırtınası geliyor.
- Ahí está. La primera tormenta. - Ahh.
- Yağmur buraya doğru geliyor, SYLVIA.
- La lluvia si que cae afuera, Sylvia.
Yarın, yağmur bırakma olasılığı yüksek bir yüksek basınç hava kütlesi geliyor.
Mañana, un frente de alta presión trae consigo posibilidades de llovizna.
geliyorum 2650
geliyor 1263
geliyorsun 30
geliyor musun 650
geliyor musunuz 91
geliyoruz 309
geliyormusun 18
geliyorlar 662
geliyor mu 41
geliyorum efendim 21
geliyor 1263
geliyorsun 30
geliyor musun 650
geliyor musunuz 91
geliyoruz 309
geliyormusun 18
geliyorlar 662
geliyor mu 41
geliyorum efendim 21