Zaten biliyorum translate Spanish
1,435 parallel translation
Seni hayal kırıklığına uğratmaktan nefret ediyorum, ama.. Senin ne olduğunu zaten biliyorum.
Bueno, odio decepcionarlo, pero ya sé lo que es usted.
Zaten biliyorum.
Ya lo sabía.
- Zaten biliyorum. Sağol!
Ya la tengo, gracias.
- Bunu zaten biliyorum.
Mucho de eso ya lo sabía.
Aslına bakarsan, zaten biliyorum.
En realidad, ya se quien es.
- Zaten biliyorum.
- Te enseñaré a jugar.
Bak, ben O'nun ne istediğini zaten biliyorum.
Yo ya sé qué quiere.
Şifreni zaten biliyorum.
Conozco tu clave personal.
Dr Grohl, o aletin ne olmadığını zaten biliyorum.
Ya sé lo que el dispositivo no es, Dr. Grohl.
Bakmama gerek yok, zaten biliyorum.
No me hace falta. Simplemente lo sé.
Ben Mill Creek dosyasını zaten biliyorum.
Estoy familiarizado con el caso de Mill Creek.
Bütün cevapları zaten biliyorum.
Conozco todas tus respuestas.
Zaten biliyorum.
Tuviste un sueño.
Ne söyleyeceğini zaten biliyorum. Alexis'in ayrılmasını istemeye niyetim yok.
No tengo intenciones de pedirle a Alexis que renuncie.
- çünkü bunu zaten biliyorum ve...
De acuerdo.
Yani, senin kardeşim olduğunu zaten biliyorum, öyleyse neden böyle diyorum ki?
Digo, yo se que eres mi hermana, ¿ por qué lo voy a estar diciendo?
Gerçek şu ki kim olduğumu zaten biliyorum ve kimliğimle dövüşmeyi bıraktım.
La cosa es que ya me conozco, y ya terminé de luchar.
Zencice konuşmayı zaten biliyorum, Asyalılar'dan da korkmuyorum.
Porque ya sé hablar como negro y no me asustan las asiáticas.
Çılgın olduğunu zaten biliyorum.
Ya sé que estás loca.
Biliyorum işinizi yapıyorsunuz ama zaten polis bütün hafta buradaydı..
Sé sólo están haciendo su trabajo pero la policía estuvo aquí hace una semana.
Biliyorum. Zaten bu yüzden buradayız. Seni koruyacağız.
Lo sé, por eso estamos aquí, cuidándote.
Biliyorum, bir oda bulun demek istedim zaten.
Lo sé, decía en serio lo de la habitación. Mi habitación.
Biliyorum, şaka yaptım zaten.
Sé que están en cochecitos. Bromeaba.
A. koyim zaten nerede takıldıklarını biliyorum.
Mierda, sé dónde pasan el tiempo.
Her şeyi biliyorum zaten.
Ya lo sé todo.
Zaten biliyorum.
Lo sé.
Zaten bir uzmanı vardı diye biliyorum.
Creí que ya tenía uno.
Biliyorum, ben de onu sevmiştim zaten.
Lo sé. Eso fue lo que me gustó de él.
Zaten alamazdı çünkü ben bir profesyonelim. - Biliyorum.
Pero no es eso, soy un profesional.
Zaten onu biliyorum.
Ya lo sé.
Zaten biliyorum.
Ya lo sé.
Bunu biliyorum, ama Çinli bir kız seks ticareti için buraya getirildiğinde de bu dava zaten vardı.
Lo entiendo, pero ya estaban en el caso cuando sólo era por una chica china traída para el tráfico de sexo.
Biliyorum, en sevdiğim kısmı o zaten.
Ya sé! Esa es mi parte favorita!
Onu biliyorum zaten.
Lo entiendo.
- Onu birkaç kez suçüstü bastık. - Orasını ben de biliyorum zaten.
- La arrestamos varias veces.
- Zaten ben bir aktör değilim. - Biliyorum.
- De todos modos, no soy actor.
Zaten kimin yaptığını biliyorum.
Ya sé quien lo hizo.
Evet. Ben de kısa bir süredir biliyorum zaten.
Sí, la conozco desde hace un tiempo.
Bir hata yaptığımı biliyorum ama o adamın zaten kalsiyuma ihtiyacı olacaktı.
Si no le das una oportunidad al criterio que uso en un paciente que he estado tratando... ¿ Qué?
Aslında ben bunun neyle ilgili olduğunu zaten biliyorum.
Ya se qué es
Biliyorum, zaten her zaman bir şeyin peşinde değil miyizdir? Ianto!
- Lo sé, estamos detrás de algo.
Hissetmiyoruz zaten. - Biliyorum.
No nos sentimos amenazados.
Bugün zaten çok sıkıntı yaşadığınızı biliyorum ama bu konuda bana güvenmenizi isteyeceğim.
Sé que hoy ya han sufrido mucho pero debo pedirles que confíen en mí.
- Bunu zaten biliyorum.
_ Eso ya lo sabía.
Bir kardeşim olsaydı nasıl olurdu bilmiyorum ama ben zaten bir kardeşim olduğunu biliyorum.
Es decir, no sé lo que es tener una hermana, pero sientoq ue la tengo, sabes?
Öyle olduğunu biliyorum zaten bu yüzden çileden çıktım.
Sé que lo hice, y por eso estoy enfadado.
Kolunda dövme olduğunu söyledi, ki bunun doğru olmadığını biliyorum çünkü onu havuzda görmüştüm. Olsaydı zaten kesin hatırlardım çünkü dövmeli insanlar beni çok rahatsız eder.
Dijo que tiene un tatuaje en su hombro, lo que sé que no es verdad porque lo he visto en la piscina y nunca me olvidaría porque la gente tatuada me hace sentir incómoda.
O adamla konuşmadım çünkü ben zaten kime oy vereceğimi biliyorum.
No hablé con ese tipo porque ya sé por quién votaré.
O isteğe bağlı birşeydi hem zaten herşeyi biliyorum.
Es optativo, y ya he estudiado de todo.
Gerek yok biliyorum zaten!
¡ Ya lo sé!
Onu biliyorum zaten.
Esas no son novedades.