Biliyorum efendim translate Spanish
688 parallel translation
Biliyorum efendim.
- Lo sé, señor...
Biliyorum efendim, ancak...
- Lo sé, señor, pero...
Biliyorum efendim, ama asla bir bayanın yaşını söylemem.
Lo sé, señor, pero nunca digo la edad de una dama.
Her neyse, Godfrey, "Yaptığım işin memnun edici olduğunu biliyorum efendim" dedi.
Godfrey se acercó y dijo : Espero que mi trabajo haya sido satisfactorio, señor.
Ne dediğini ben biliyorum efendim.
Yo sé lo que dijo, señor.
Biliyorum efendim, ama o zamanlar gençtik ve Nazi diye bir şey yoktu.
Lo sé, señor, pero entonces éramos más jóvenes y no había nazis.
Sözde yolu biliyordun. Gece olunca biliyorum efendim.
Por la noche, sí, señor, pero de día se ve distinto.
- Biliyorum efendim.
- Lo sé, señor. - Date prisa.
Seninle dalga geçiyorlar Sparks. Biliyorum efendim.
- Te están tomando el pelo, Sparks.
Ben de öyle biliyorum efendim.
Eso creo yo también.
Biliyorum efendim.
Sí, señor.
Biliyorum efendim, fakat robot serbest, ve burası güvenli değil.
Lo sé, pero el robot ha escapado. Esto no es seguro.
Biliyorum efendim.
¿ No lo habrás olvidado?
- Bu yüzden hepiniz yargılanacaksınız. - Biliyorum efendim.
- Les harán una corte marcial por esto.
Biliyorum efendim, dert etmeyin.
- Eso es algo normal. - ¿ Puedo ofrecerles un cigarrillo?
- Evet, efendim. Biliyorum efendim.
Soy el Capitán Peterson.
Neden burada olduğunuzu biliyorum efendim, cevabım hayır.
Sé para qué ha venido, señor, y mi respuesta es no.
Biliyorum efendim.
Lo sé, mi Señor.
Biliyorum efendim, ama...
Lo sé, señor, pero...
Biliyorum efendim.
Lo sé, Majestad.
Bunu söylemek çok korkunç, biliyorum, efendim ama kanımca, tekne batırılmış.
Sé que es algo terrible, señor, pero, para mí, lo echaron a pique.
- Biliyorum, efendim.
Bueno Cronin... esto es un asunto de mucha responsabilidad.
- Farid, şimdi nasıl olduğunu biliyorum. - Evet efendim, biliyoruz.
Farid, ahora sabemos cómo.
- Biliyorum efendim.
Lo sé, señor.
- Biliyorum efendim.
- Lo sé, señor.
Biliyorum efendim. Barış.
La paz.
Evet biliyorum ama Japonlar gelirse işe yarayabilirim efendim.
Lo sé, pero podría ser útil en el caso de que los japoneses vinieran.
Efendim cevabı zaten biliyorum ama o cehenneme gidip yardım etme şansımız var mı?
Señor, creo saber la respuesta pero podriamos ir a ayudar... dar una mano...
- İyi bir yaşam olduğunu biliyorum dünyayı göreceğini, her limanda bir sevgilisi olacağını ve herkese "efendim" diyeceğini de biliyorum, ama ya biz?
- Ya sé que es una vida sana... Verá el mundo, tendrá una mujer en cada puerto... y llamará a todo el mundo señor, pero ¿ y nosotros?
- Evet efendim, biliyorum.
- Sí, señor.
Biliyorum, efendim, Ama dünyaya bir kere geliyoruz..
Lo sé, pero se vive sólo una vez.
- Pardon, efendim, ama bu adam... - Evet, biliyorum.
- Perdón, señor, este hombre...
Biliyorum ki İrlandalılar biraz ben ben affınızı rica ederim efendim.
Eso es cosa de irlandeses. Perdone, usted es irlandés.
Ne yapmam gerek biliyorum efendim :
Algo que usted jamás conseguirá, a no ser que se domine. Sé cómo se asciende, señor.
Öyle söylendiğini biliyorum, efendim, ama düşündüm de belki siz...
Eso dicen, pero pensaba que quizá usted podría...
- Kimse giremez, efendim. - Evet, biliyorum.
No puede entrar nadie.
Biliyorum, efendim.
Lo sé, señor.
Evet biliyorum. Gelmeye devam ediyorlar efendim.
Sí, lo sé.
- Bunu biliyorum. - Bildiğinizi sanmıyorum efendim. Sadece ön cephedeki subaylar verdikleri kararlarla... birisinin öleceğini mi yoksa yaralanacağını mı belirler.
Sólo un oficial sabe que cualquier decisión que tome puede hacer que alguien muera o salga herido.
Ancak elimizdeki malzemelerle yapabildiğimiz kadar, efendim. Biliyorum, biliyorum.
No podemos hacer más con lo que tenemos.
Ben herşeyi biliyorum efendim.
- Lo sé todo.
Efendim. Aranan haini biliyorum.
Majestad, he hallado al traidor.
Ama yerimi çok iyi biliyorum, efendim. Sizin yanınız.
Yo sé que mi lugar es seguir a su lado.
Biliyorum, önce sizinle konuşmalıydım, efendim. Ama bütün bunlar biz düşünmeden oldu.
Sé que debería haberle hablado antes pero... estas cosas ocurren sin que uno las piense.
Biliyorum, efendim, ama karnavaldan kaçıp, grubunuza katıldığımda, rağbet gören bir yerde olacağımı sanmıştım.
Cada uno sirve como puede. Lo sé, señor. Pero al huir del carnaval para unirme a la banda, creí que sería para robar a los ricos y dar a los pobres.
Gemide beni bekleyen bir sürü zor görev olduğunu biliyorum. Ama rütbenin küçük ayrıcalıkları vardır, efendim.
Sé que hay muchos asuntos urgentes esperándome en la nave... y el rango tiene sus pequeños privilegios, ¿ no, señor?
Sizi üzdügümü biliyorum, efendim.
Veo que os he inquietado, señor.
Biliyorum, efendim, ama o çok ciddi.
Lo sé, señor, pero lo hará.
Evet efendim, biliyorum.
Sí, doctor, lo sé.
Biliyorum, efendim.
Si, lo se, señor.
Biliyorum, efendim.
( ACLARANDO GARGANTA ) Lo sé, señor.
efendim 34795
efendimiz 532
biliyorum 15888
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
efendimiz 532
biliyorum 15888
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
biliyorum hayatım 20
biliyor musunuz 1377
biliyorsunuz ki 33
biliyorum baba 24
biliyorsunuz 744
biliyorum biliyorum 28
biliyorum ki 71
biliyorum anne 31
biliyor musun al 19
biliyordum 1178
biliyor musunuz 1377
biliyorsunuz ki 33
biliyorum baba 24
biliyorsunuz 744
biliyorum biliyorum 28
biliyorum ki 71
biliyorum anne 31
biliyor musun al 19
biliyordum 1178