Zaten biliyorsun translate Spanish
1,151 parallel translation
- "A", zaten biliyorsun - evet.
- La "I", que vos la sabés hacer - Si.
Ama tabi ki, bunu zaten biliyorsun değil mi?
Pero, claro, eso ya lo sabes, ¿ verdad?
Ne aradığımı zaten biliyorsun.
Ya sabes lo que estoy buscando.
Zaten biliyorsun.
Ya lo sabes.
- Zaten biliyorsun.
- Ya sabes.
Bunu zaten biliyorsun?
Ya deberías saberlo.
Ama sanırım bunu zaten biliyorsun
Quizás tú ya sabes.
Yerini zaten biliyorsun değil mi?
Ya sabes donde está, ¿ hm?
Bunu nasıl yapacağını zaten biliyorsun.
Ya sabes cómo conseguirla.
Sorunu zaten biliyorsun.
Sabes cuál es el problema. - El escucha se siente vacío.
- Zaten biliyorsun.
- Ya sabes que sí.
Bunları zaten biliyorsun.
Eso ya lo sabes.
Sen zaten biliyorsun.
Ya lo sabes. Eres capitán.
Görünüşe göre söylememe gerek yok çünkü zaten biliyorsun.
Obviamente no necesitas que te lo diga porque ya lo sabes.
Şirin olduğumu zaten biliyorsun.
Tú piensas que soy bonita.
Zaten biliyorsun.
Tú sabes.
Zaten biliyorsun.
Ya sabes.
Belki sen de... zaten biliyorsun.
Quizás ya lo hayas sabido.
Bunu zaten biliyorsun.
Ya sabes.
Gerçeği zaten biliyorsun.
Ya sabes la verdad.
Biliyorsun, Leo, zaten biz de sana cadı olduğumuzu söylemek için acele etmedik.
Leo, no nos dimos mucha prisa para decirte que éramos brujas.
Zaten büyük ihtimalle neden bahsettiğimi biliyorsun.
Pero claro, seguro que tú sabes de qué estoy hablando.
Yine atacaktır. - Ama, bunu sen de biliyorsun zaten.
- Pero creo que eso ya lo sabes.
- Biliyorsun zaten.
Oh, ya sabes eso.
Pekala, benim zaten yapmakta olmadığımı nereden biliyorsun?
¿ Cómo sabes que no lo estoy haciendo ya?
Burada olduğumu biliyorsun zaten, değil mi?
¿ Para qué? Ya sabe que estoy.
Sen zaten cok sey biliyorsun.
Olvídalo, Shorty. Tú sabes demasiado.
Önemli değil, üzülme. Yani aramızda ciddi bir şey yok zaten. Biliyorsun.
Quiero decir... no es que tenemos algo serio.
- Boku yemişim zaten ve sanırım sebebini biliyorsun.
- ¡ Tengo problemas más que graves! Y creo que tú sabes la causa.
Sen de zaten ölmüş birini özlemek ne demek biliyorsun.
Es divertido, amar a alguien que está muerto.
Anavatan karnının doyduğu yerdir! Sen de biliyorsun. Onun için buradasın zaten.
Su patria está en todas partes Ustedes disparan por la espalda!
Sen de ne hissettiğimi biliyorsun. O kısım ortada zaten. Ama bütün bu olaylar sırasında, bir tek şeyi gözden kaçırdık.
Yo sé lo que siento y tú sabes lo que siento, eso ya es obvio pero hay un aspecto que olvidamos en todo esto.
Sen de biliyorsun zaten.
Sabes dónde está.
Tanrı'ya neye ihtiyacın olduğunu söylersin Tanrı gerekeni yapar ve eğer bunu atlatabilirsen ve bunu atlatabileceğine inandığımı biliyorsun belki Tanrı'yı bulman gerekmediğini fark edeceksin çünkü Tanrı seni zaten buldu.
Le pedirás lo que necesitas y Él hará lo que siempre hace. Y si logras sobrevivir eso y sabes que tengo fe en que lo harás tal vez te des cuenta que no tienes que encontrar a Dios. Porque Dios ya te ha encontrado.
Zaten bunu biliyorsun, değil mi?
Ya lo sabes, ¿ verdad?
Senin yanında olduğumu biliyorsun zaten.
Sabes que estoy aquí.
Evet... biliyorsun zaten.
Ahí, sí... ya sabes.
Bunları zaten biliyorsun.
De nuevo, esto lo sabes.
Zaten başkalarına verecektim. Biliyorsun işte. Kendini zorlama.
Si no las regalaría, no es gran cosa.
Yardım ederdim tatlım ama biliyorsun, tansiyonum var ve istemiyorum zaten.
La ayudara si no fuera por la hipertensión, y porque no quiero.
Zaten hakkımda çok fazla şey biliyorsun.
Ustedes ya conocen demasiado acerca de mí.
Bunu biliyorsun zaten.
No puedo. Ya lo sabes.
Görevde zaten kolumu verdim, biliyorsun. Evet.
Ya di mi contribución, sabe.
Biliyorsun, senin olmak için ölüyorum zaten.
Sabes que me muero por estar más tiempo contigo.
Ve senin gerçekten tek yapmak istediğin en yakınındakini alıp deli gibi düzüşmek çünkü biliyorsun ki, birazdan zaten öleceksin.
Lo único que quieres hacer es cogerte a la persona sentada al lado tuyo... porque sabes que pronto estarás muerto.
Benim Lifestyle zaten ne biliyorsun?
¿ Qué sabes ya de mi Estilo de vida?
Tüm bu şeylerin evlenme teklifi ile ilgili olduğunu biliyorsun zaten?
¿ Sabes, la razón por la que me trajiste para proponerme?
- Biliyorsun zaten.
- Ya los sabe.
Pisliğin teki olduğunu biliyorsun zaten.
Sabes que es un imbécil, verdad?
Bunu biliyorsun zaten.
No puedo, ya lo sabes.
O daireyle sevmediğimi zaten biliyorsun.
Ya sabes lo que pienso de ese piso.
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsun değil mi 147
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
zaten 253
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsun değil mi 147
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
zaten 253