English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Ş ] / Şey evet

Şey evet translate Spanish

16,420 parallel translation
- Evet, ama pek bir şey çıkmadı.
Sí, o sea, no hay nada.
Evet, her şey yolunda.
Sí, todo está bien.
- Evet, tam olarak yapacağımız şey bu...
- Sí, creo que es exactamente lo que vamos a hacer...
- Hayır. - Şey aslında evet.
Bueno, en realidad, sí.
Evet, öyle bir şey duymuştum.
Sí, escuché algo parecido.
Evet, iyi niyetimizi göstermek için, lastiğinizi onarabiliriz. Hiç bir şey yapmanıza gerek yok.
Para que vean que somos legales, se la vamos a arreglar.
Evet, her şey yolunda.
Sí.
Evet. Her şey karmakarışıktı.
Sí, lo recuerdo todo borroso.
Bence hepimizin demeye çalıştığı şey biraz eğlenmenin güzel olduğu. - Evet.
Sólo decimos que puedes divertirte un poco.
Evet, şey, belki kendimle biraz dalga geçiyorum.
Quizá me engañaba a mí mismo.
- Her şey yolunda değil mi? - Evet.
Está todo listo, ¿ no?
Evet, şey...
Sí, bueno, no somos la misma persona.
Evet, şey, uzaktan çalışırım.
Sí, puedo trabajar a distancia.
Evet, güzel görünüyorlar... hoş kokuyorlar fakat renkleri solmaya ve kokuları kaybolmaya başlıyor geriye kalan cansız, solmuş ve hastalıklı bir şey...
Sí, se ven bien, huelen bien pero cuando los colores se desvanecen y el olor desaparece lo que te queda está sin vida, marchitada y enferma.
- Evet, her şey yolunda... Süper...
- Sí, todo está bien.
Evet, onun gibi bir şey.
Sí, algo por el estilo.
Evet, diş fırçası ve bir iki şey daha aldım ona.
Sí, le compré un cepillo de dientes y algunas cosas.
- Evet. Vatanseverler Günü'nde ancak üç şey yapabilirsin...
Hay tres cosas para hacer el Día del Patriota.
Evet, her şey çok hızlı gelişti.
Empezó a pasar muy rápido.
Evet, aslında çok ufak bir dönen şey olacak.
No, debería... Debería aparecer muy poco la cosita que gira.
- Özel bir şey konuşuyorduk. - Evet. - Anladım.
Sí.
Evet, şey... Afiş yaptırsın diye bütün paramı Jonathan'a verdim.
Sí, le di a Jonathan todo mi dinero para hacer copias de los carteles.
Evet, yapabileceğimiz bir şey olursa...
Sí, si hay algo que podamos hacer...
Evet, o şey ölünce söylerim.
Sí, y le diré cuando haya matado a esa cosa.
Yani, telefon görüşmeleri ile ortaya atılan bu şey, evet, çöplüğün ta kendisi.
Así que el asunto que se ha creado con la llamadas sí, en verdad, es basura.
Dinle... yaşadığımız şey deliceydi, Eğlenceliydi, evet, ama kötü bir fikirdi. Ama olan oldu.
Mira, uh... lo que teníamos era una locura y, uh, diversión y, sí, probablemente una muy mala idea, pero, ya sabes, que era lo que era.
- Evet, Yani her şey bariz ortadaydı be!
- Sí, fue, como, la puta más evidente que he visto nunca.
Evet, ama onun için yeni bir şey.
Ya, pero para él lo es.
Bu dünyadaki en tatlı şey. - Evet.
Esa es la cosa más dulce.
- Evet. ... çünkü durduran sey o.
Bueno, tiene que haber cerveza en la barra... porque eso es lo que la hace pegajosa.
- Evet, her şey yolunda.
- ¿ Está todo bien? - ¿ Qué haces?
- Evet. Evet, her şey yolunda.
¿ está todo bien?
Evet, ihtiyacımız olan tek şey bize balık, tako ve kamyon almanız.
Sí, solo tienen que comprarnos pescado, tacos y un camión.
- Evet şey... öldürülemeyiz.
Sí, bueno, no pueden matarnos.
Evet, öyle bir şey.
Si, algo así.
-... çılgınca bir şey yapmak istedin. - Evet, hatırlıyorum.
Sí, lo recuerdo.
Evet, her şey yolunda.
Sí, todo bien.
Evet efendim. Cliff ile alakalı bir şey mi?
Sí, señor. ¿ Es sobre Cliff?
Evet. Her şey yolunda.
Sí, estoy bien.
- Evet Jack, her şey hazır.
- Sí, Jack. Todo listo.
Evet, iyiyim dostum. Endişelenecek bir şey yok.
Si, está todo bien hermano, soy una especie de guerrero ¿ Sabes?
Evet, şey, ondan ne kadar nefret ettiğini biliyordu.
Sí, bueno, sabía lo mucho que lo odiabas.
Evet, tazelediğinde yaptığın şey budur, değil mi?
Sí, es lo que te ganas con tu segundo despliegue, ¿ no?
Aa... evet, şey, gazete okur musunuz?
Y... ¿ usted... usted lee la prensa?
- Şey, evet, eminim.
- Claro que sí.
Şey, evet, koridorun sonunda boş bir oda var.
Bueno, ¿ sabe qué? , hay un cuarto de invitados al final del pasillo.
Evet, belki de yaşamamalıydım. Ama eğer buradan ayrılırsam, ondan arda hiçbir şey kalmayacak.
Sí, y tal vez no debería, pero si no lo hago, no quedará nada de él.
Evet, şey gibi...
Sí, hay que hacer esa cosa.
Evet, şey...
Sí.
- Her şey güzel olacak. - Evet.
- Esto será genial.
- Rand varım diyor. Evet! - Öyle bir şey demedim.
- Rand está adentro. ¡ Sí!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]