Akşam translate French
48,759 parallel translation
Ancak bu akşam denense bu kadar arabalarla ilgili olamazdı.
Mais ce soir n'aurait pu être plus "voituresque".
Güzel bir akşam.
C'est une belle soirée.
Akşam yemeğine gelmek ister misin? Yemek yapıyorum.
Je suis en train de cuisiner.
Güzel olurdu ama bu akşam Bridge var.
J'en serais ravie, mais j'ai bridge.
Hadi gidelim. Akşam yemeği yiyeceğiz, geliyorsun.
Viens, tu vas dîner avec nous.
- Gelemem, bu akşam Bridge var.
Non, j'ai bridge.
Harvey akşam yemeğine kalmak ister misin?
Harvey, tu restes dîner avec nous?
Hadi, akşam yemeği.
Allez, on dîne.
Venture'un fırlatılışını izleyecek misin bu akşam?
Allez vous regarder le lancement de la navette ce soir?
Sence dün akşam ben kaç saat uyumuşumdur, Ker-rah?
A ton avis, combien de temps ai-je dormi la nuit dernière, Ker-rah? Deux.
Dün akşam Kryptonlu bir gemi ile Dünya'ya iniş yaptı.
Il a atterri sur Terre hier soir dans un vaisseau kryptonien.
Marcus Miles evcil tavus kuşunu getirmiş bu akşam.
Marcus Miles a emmené son paon. Et ce paon porte une veste en cuir.
Kanal 5 Haber'de bu akşam. Yerel gece kulübü Primal'da bir adam, anlaşmazlık sonucu çıkan arbedede vuruldu.
Ce soir, dans les infos, on a tiré sur un homme près d'une boîte de nuit local, Primal.
Akşam seni eve kimin bıraktığını gördüm.
J'ai vu qui t'a ramenée cette nuit.
Gerçekten çok güzel bir akşam geçirdim.
J'ai vraiment passé une super soirée.
Bu akşam oynanacak Dünya serisinin üçüncü maçına Yankiler iki yenilgiyle çıkacak.
Les Yankees ont un retard de 2 matchs pour le 3ème tour du championnat prévu à Atlanta ce soir.
Akşam saat 9 : 12 de öldürüldün.
T'as été tué à 21H12.
Akşam bir şey getirmemi ister misiniz?
Vous voulez que j'apporte quelque chose ce soir?
- Akşam boş musun?
- Tu es libre?
Hayatımıza devam etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Hastalarımızın ve arkadaşlarımızın yanında olacağız ve akşam partiye gideceğiz.
Tout ce qu'on peut faire c'est continuer, vivre nos vies, être là pour nos patients et nos amis, et aller à des dîners.
Haberler iyi Earl. Akşam yemeğinde pancar yemişsin.
On dirait que vous avez eu des betteraves à manger.
Dün akşam "dışarıda bunlar oluyor" konuşması.
Et bien, ce discours de "ça arrive" d'hier soir le confirme.
Kaçırıldığın akşam çaldığın kapının arkasında ben vardım.
Quand on vous a enlevée, c'était moi derrière la porte où vous frappiez.
- Seninle ilk tanıştığım akşam hayatımı kurtardın.
- Eh bien, oui mais... - Quand on s'est rencontrés, vous m'avez sauvé la vie.
Ama bu akşam listenden bir şey yapacağız.
Mais ce soir... on fera quelque chose sur ta liste.
Ama bu tartışmaya bu akşam devam edeceğiz.
Mais on continuera cette discussion ce soir.
Bu akşam City Taproom'da içmek için Xavier'la buluşacagım.
Je vais voir Xavier au City Taproom pour la happy hour, ce soir.
Pekala, parti insanları bu akşam nasılız?
Très bien, les fêtards, comment allez-vous ce soir?
Ve bu akşamın büyük kazananı...
Et le gagnant de ce soir est...
Her akşam menümüze bakarız.
Chaque soir, on va regarder notre menu.
İlk akşam salonda ülkenin en önemli yemek eleştirmenleri... vardı.
Le premier soir, on a eu le plus important critique gastronomique du pays... dans la salle à manger.
Ödevini yapmışsan akşam tatlı yerdin.
Si vous faites vos devoirs, vous avez des bonbons le soir.
Bir akşam, bir arkadaşımız yemeğe geldi.
Un soir, un de nos amis est venu dîner.
Her sabah 8.00'de geliyor, şef gömleğini ütülüyordum... gömleğini çamaşırhaneden alıp, her akşam yıkamaya götürüyordum... ayakkabılarını boyuyordum... bir şişe rom getiriyordum... her hafta.
Je devais venir à 8 heures du matin, repasser ses vestes de chef, ramener ses vestes de la laverie, prendre sa veste puante de chef chaque soir... cirer ses chaussures, ramener une bouteille de rhum toutes les semaines.
Hey, 7.40, akşam yemeği!
Hey, 7 heures 40, l'heure du souper!
Akşam yemeği, opera.
Diner, l'opéra.
Bu akşam biraz tuhaf olacak.
Donc cette soirée va être bizarre.
Bu akşam Van ve Lottie'yle birlikte vakit geçireceğim.
Je vais chez Van et Lottie ce soir.
Siz olmasaydınız böyle bir akşam mümkün olmazdı.
Cette soirée n'aurait pas été possible sans vous.
Bu akşam Charlotte'a veda ediyoruz.
Ce soir, nous disons adieu à Charlotte.
Bu akşam kadehlerimizi eski dostlara kaldıralım.
Ce soir, nous portons un toast aux vieux amis.
Ne zaman bir aktör ya da aktris seçse, onları akşam yemeğine gönderir.
Godard choisissait un acteur ou une actrice, il les invitait à dîner.
MacGYVER : İstihbarata göre bir silahmış ve en yüksek teklifi verene bu akşam satılacakmış.
Selon les renseignements, c'est une arme que le proprio prévoit de vendre au plus offrant ce soir.
Bu akşam büyük bir süsleme var.
Grosses décorations ce soir.
Bu akşam baloda gölgelerine dikkat et, tamam mı?
Faites attention à vos ombres au bal ce soir, OK?
Tam bir sevgi ve samimiyet akşamıydı.
Ça a été une soirée chaleureuse et pleine d'amour.
Akşam yemeğinde iyiydi, sabaha uyanamadı.
Il allait bien la veille. Mais il s'est jamais réveillé le lendemain.
Akşam eve mi geldi?
À la maison pour la soirée?
Akşam yemeğini hazırlayacaktım.
J'allais préparer le dîner.
Arkadaşın akşam yemeği hazırlıyor, sanırım bir kaç kişiyi daha bekliyordu.
Votre ami prépare le dîner, mais je crois qu'il attendait plus de monde.
Akşam yemeği hazır.
Le dîner est prêt.