Akşam yemeği translate French
5,820 parallel translation
- Akşam yemeği mi mesela?
- Comme pour aller souper?
Akşam yemeği iyi olurdu.
Un souper, ce serait bien.
Eve girdi, silahını çıkardı ve beynini uçurdu. Olay, akşam yemeğine Çin yemeği bekleyen Bayan Kadwell'i de ateşledi.
Cela a exaspéré Mme Caldwell, qui, elle, s'attendait à manger du chinois.
- Day'le ikimiz için akşam yemeği.
Ça ressemble à ce que Day et moi allons manger ce soir!
Muhtemelen kendini boğmayı başaramazsın ve donmakla yetinirsin anca. 167 00 : 13 : 58,855 - - 00 : 14 : 01,660 Akşam yemeği tam olarak saat 08 : 00'da.
Vous ne réussirez sans doute pas à vous noyer et vous ne gagneriez qu'un épouvantable rhume.
- Akşam yemeği ne olacak?
- Et le dîner de ce soir? - On a du nouveau.
John Wick, doğru. Akşam yemeği için oniki kişilik bir rezervasyon yaptırmak istiyorum.
Je veux faire une réservation pour dîner à midi.
O zaman bir akşam yemeği rezervasyonu yapmak ister misiniz?
Dois-je faire une réservation pour le dîner? Peut-être.
Bu medeni bir adamın akşam yemeği.
- Le son du repas d'un homme civilisé.
Max, akşam yemeği!
Max, à table!
Yeniden başlamama izin ver, lütfen, akşam yemeği sadece.
S'il te plaît, juste diner.
Üstüme böyle gelirsen bana akşam yemeği ısmarlamak zorunda kalırsın.
Tu continues à me saouler avec ça, tu vas me payer le dîner.
Bu şık meyhane romantik bir akşam yemeği için ideal.
"Cette élégante trattoria est le lieu idéal pour une soirée romantique."
Hayır romantik bir akşam yemeği yemeyeceğiz. Öğle yemeği yiyormuş gibi yapacağız.
On ne va pas avoir une soirée romantique, mais un déjeuner stimulant.
Hayatı boyunca Byron ve Shelley'i tanıdığı için akşam yemeği ısmarlatmış.. ... öyle olmadığı hâlde Keats'i tanıdığını iddia etmiş.
Toute sa vie, il a répété qu'il connaissait Byron et Shelley... et il affirmait connaître Keats, ce qui était faux.
Akşam yemeği için Papa'yı çağıracağım.
Je vais aller chercher papi pour le souper.
Akşam yemeği bir saate hazır olacak.
Le souper sera prêt dans une heure.
Senden akşam yemeği için yatağa tavuk getirmeni isterler.
Elles veulent te mettre dans leur lit comme un poulet
- Akşam yemeği olsun, daha iyi.
Un dîner alors? Il y a un nouveau...
Bu yüzden acaba... Benimle bir akşam yemeği yer miydin?
À cette fin, voudriez-vous... voulez-vous dîner avec moi?
Josephine diye biriyle akşam yemeği.
Dîner avec Josephine.
Ajandasından öğrendiğimize göre karınızın dün akşam yemeği için Josephine isimli biriyle randevusu varmış. Geçen birkaç hafta boyunca bu düzenli olarak tekrarlanmış.
- D'après l'agenda de votre f emme, elle devait dîner avec une certaine Josephine, qu'elle a vue régulièrement ces derniers mois.
Charles Highbank. Her cuma akşam yemeği yiyorlarmış.
Ils dînent ensemble le vendredi.
Dürüst olmak gerekirse bu akşam yemeği bizim için olmalıydı.
Le diner était censé etre notre moment d'honneteté.
Dallas'a geri döndüğümde birlikte akşam yemeği yer miyiz?
Quand je serai de retour à Dallas, dîneras-tu avec moi? "
Eğer akşam yemeği buysa ben almayayım.
Si c'est le repas, non merci.
Killingworth'daki akvaryuma giderdik sonra bir pansiyonda akşam yemeği yerdik.
Nous allions a cet aquarium à Killingworth, et ensuite nous allions dîner au bed and breakfast.
Akşam yemeği yiyebiliriz.
On pourrait dîner.
Akşam yemeği tam saat 6'da.
Nous souperons à 18 h précises.
Sizzler'da iki kişilik akşam yemeği.
C'est un souper pour deux au Sizzler.
- Evet. - Akşam yemeği için onu çağırdım. - Aman tanrım.
Je lui ai proposé de venir dîner à la maison.
Bu bizim hafta sonumuz, birlikte akşam yemeği yiyeceğiz.
C'est mon weekend de garde. Nous allons dîner.
Ne ister acaba? - Akşam yemeği.
Que voulez-vous?
- Teşekkür ederim Henri. Bir akşam yemeği yiyelim.
Nous devrions diner ensemble prochainement.
Akşam yemeği de göndeririz, tamam mı?
Nous vous ferons parvenir à dîner, d'accord?
Orman zemini kuru otlar içinde yatan tüm o küçük ölü bedenlerle kaplanmıştı. Ta ki akşam yemeği saatine kadar.
La forêt était jonchée de tous ces petits corps jusqu'à l'heure du dîner.
Annem test tüplerini bırakıp gelmeni söyledi. Akşam yemeği hazırladı.
Maman te dit de laisser tes éprouvettes et de venir dîner.
- Yarın birlikte akşam yemeği yesek mi?
- Et si on dînait ensemble demain?
- Akşam yemeği ister misin?
- Tu veux qu'on dîne?
Bruce, doğum gününde herşeyi değiştirmek için ona özel ve romantik bir akşam yemeği yapmaya karar verdi.
Bruce décida de lui faire un dîner spécial romantique pour changer tout ça.
Akşam yemeği fiyatları,
Donc les prix du diner...
Kocan, karıcığına güzel bir akşam yemeği... yakalamak için çok erken uyanıyor.
Ton mari se réveille tôt pour aller attraper le délicieux dîner de sa femme.
Akşam yemeği için ne istediğinden emin olmadığından omuz silkermiş gibi yapma.
Ne hausse pas les épaules comme si c'était anodin.
Akşam yemeği için hazırlan. Güzel bir şey giy.
Prépare-toi pour le dîner, et... habille-toi.
Akşam yemeği?
Un dîner?
Restoranın birinci yılı şerefine Keiths'de akşam yemeği yiyecektik, unuttun mu?
Tu te rappelles qu'on doit diner au Keith ce soir pour fêter le premier anniversaire du resto?
Akşam yemeği peşinde misin?
Ça te dit de sortir dîner?
Sadece akşam yemeği, lütfen.
Laisse-moi juste-t'emmener dîner. S'il te plaît. Laisse-moi recommencer à zéro.
Bay Gray akşam yemeği için planınız var mı?
Avez-vous des projets pour le dîner?
Neden bu akşam beraber kutlama yemeği yemiyoruz?
Pourquoi on irait pas dîner ce soir pour fêter ça?
- Akşam yemeği için. Sadece akşam yemeği mi?
Juste dîner?