English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Ama onun

Ama onun translate French

14,018 parallel translation
Mine çiçeğinin etkisi geçtiğinde, seni de unutman için etkileyeceğim ama onun gibi sana da bir ders vereceğim.
Quand la verveine sera hors de ton système, je te forcerai à oublier aussi, mais, comme pour lui, je te laisserai avec une leçon.
Ama onun için karanlık bir bedel ödedi.
Mais il a payé un grand prix pour cela.
Ama onun kalbi daha yaşlı ve zayıf.
Enfin, le sien est plus vieux, plus fragile.
- Unutuyorsun ama onun diplomatik dokunulmazlığı var.
- Tu oublies qu'il a l'immunité diplomatique.
Ama onun orada 4 şube var.
Dont deux à Houston.
Kızın gibi görünüyor olabilir ama onun ruhuna sahip değil.
Elle ressemble peut-être à votre fille, mais elle n'a pas son âme.
Bir canavarı başka bir canavarla takas etmişim ama onun bize bir daha asla zarar vermesine izin vermeyeceğim.
Je l'ai échangé un monstre pour un autre, mais je ne vais pas le laisser nous blesser plus.
- Ama onun dünyadan haberi yok.
Mais il n'a aucune idée de ce qui se passe.
Ama onun hikayesi evrakların arasında kalacak ve gerçeği kimse bilmeyecek.
Mais son histoire finira enterré dans le papier quelque part, et personne ne saura jamais.
Geleneklerine bağlıydı ve yası tutulacak. Ama onun hatası sizin fırsatınız.
Il croyait en la tradition et sera pleuré, mais son erreur est votre opportunité.
Ama onun için buna ihtiyacım yok.
Mais pour ce faire... Je n'ai pas besoin de ça.
Ama onun kemikleri bozulmamıştı.
Mais ses os n'ont pas été dérangés.
Ama onun gerçekten o anaokuluna girmesini istiyorsan, Cameron...
Mais si vous voulez vraiment qu'il entre en maternelle, Cameron...
Tamam buradasın ama onun davasını savunabilmek için söyleyebileceğin bir şey yok.
Génial, tu es là, mais rien ne dit que tu peux plaider sa cause.
Bilmiyorum ama onun Bermuda Şeytan Üçgeni'nde kaybolmak isterdim.
Je ne sais pas, mais je tiens à se perdre dans son Triangle des Bermudes.
Supergirl, Leslie Willis'i komaya sokma konusunda yardımcı oldu ama onun dışında başka acil bir durum yok.
Supergirl a aidé à mettre Leslie Willis dans le coma, à part ça il n'y a pas d'urgences.
Acil doktorları onun hayatını kurtaramayacaklarını söylemişler ama onun içinde olan hayatları kurtarmayı başarmışlar.
Les médecins ont dit qu'ils n'avaient pas pu sauver sa vie, mais ils ont pu sauver les vies à l'intérieur.
Ama onun insanlar hakkında bir şeyler bildiğini de biliyorum.
Mais elle sait des trucs sur les gens.
Etkisi beni korkutuyor ama korkunç derecede kandırılmış kardeşimiz, onun bu kötü kehanetini sonlandırma konusunda önemli olabileceğine inanıyor gibi görünüyor.
Son influence m'effraie, Et pourtant notre frère, dupé, semble croire qu'elle est pourrait être la clé pour mettre fin à cette misérable prophétie.
Bu sebepten seni öldüreceğim ama önce onun çığlıklar içinde ölmesini izleyeceksin.
Pour cette raison, je te tuerai, mais pas avant que tu ne l'aies vu mourir en hurlant.
Ve vekilin kendi taraflarında olmasını istiyorlar... ve Davina hayır derse... onu öldürecekler... ve onun şehirden ayrılmasını istiyorum ama elbette o kalıp savaşmayı istiyor... ve ben de oturup kendini öldürtmesini izlemek istemiyorum.
et je veux qu'elle quitte la ville, mais elle serait plutôt du genre à rester et se battre, et je ne préfère pas rester la regarder se faire tuer.
Onun yalan söylediğini söylüyorsun ama maaş komitesinin sorumlusu olarak Harvey'in bordrosuna erişim hakkın vardı.
Tu dis qu'il mens, mais en tant que chef du comité des compensations, tu as accès au salaire d'Harvey.
Ama bu onun numarası değil mi?
Mais c'est le bon numéro n'est-ce pas?
Tamam. Bazen onun ve diğer adamlarla birlikteydim.. ... ama sadece koruma için.
Des fois j'étais avec lui et d'autres types, mais seulement pour leur protection.
206'ya karşı 0'sın ama buna rağmen onun için en iyisi olduğunu mu düşünüyorsun?
Vous n'êtes 0 pour 206, et vous pensez toujours que vous êtes son meilleur pari, hmm?
Ve bugün onun son günü. Eve gitmek zorunda değil ama burada da kalamaz.
Elle ne doit pas rentrer, mais elle ne peut pas rester.
Bizim yerimize Lily'yi seçip onun uşağı olacağın hiç aklıma gelmezdi ama...
Tu sais, je n'ai jamais pensé voir arrivé le jour où tu choisirais de faire le sale boulot de Lily plutôt que nous, mais...
Valerie'nin sana iyilik yaptığını düşündüğünü biliyorum. Onun iyi olduğunu falan. Ama inan bana o hepimizden en beteri.
Je sais que tu penses que Valérie te fait une faveur, que c'est elle la gentille, mais crois-moi, elle est la pire d'entre nous.
Onun yerine Mystic Falls'a dönmeyi isteyecekti o da acilen buna bir son verdi ama içimdeki canlıyı kurtarmak için elimden geleni yaptım.
Elle voudrait revenir à Mystic Falls à la place, donc il a fini promptement, mais je l'ai fait tout en mon pouvoir pour sauver la vie à l'intérieur de moi.
Bizim pahalıya Oscar şey vardı ayrıldı Öldüğünde benim, ama o, ona üzerinde değildi Yüzden onun otomobil oldu belki düşündüm.
Notre Oscar cher disparu avait quelque chose de la mine, mais il n'a pas sur lui quand il est mort, donc je pensais que peut-être il était dans son automobile.
Julian bu gece ölecek ama ben kazığı onun kalbine soktuğumda hala ona bağlı olup olmaman umrumda olmaz.
Julian mourra ce soir, mais ça m'importe peu si t'es toujours liée à lui quand je lui planterai un pieu dans le cœur.
Onun saf olduğu gibi yanlış bir inançla ondan etkilendin ve sana insanların iyi olmak istediğini söylüyor ama o da olduğuna inandığın o sarsılmaz iyilik timsali değil.
Vous avez été attiré par elle en vertu de la croyance erronée qu'elle est pure, et elle vous dit que les gens veulent être bonne, mais elle est pas tout à fait le rayon de soleil sans faille que vous la croyez être.
Ondan hoşlanıyordu ama kız genç ve maymun iştahlıydı ve onun kalbini kırdı.
Il l'aimait bien mais elle était jeune et inconstante et elle lui a brisé le coeur.
Onun için çok mutluyum ve tekrar anne olduğum için de ama...
Je suis vraiment heureuse pour lui, et d'être maman encore, mais...
Doğum günü onun ama içeçeği almaya giden de o.
C'était son anniversaire, mais il allait chercher le thé.
Onun öldürülmesini haklı bulmuyorum ama dünya onsuz daha iyi bir yer.
Je ne vais pas justifier son meurtre, mais le monde se porte mieux sans lui.
Çalışmak istedim ama onun bana ihtiyacı vardı.
J'ai essayé de travailler, mais elle avait besoin de moi.
Ama şu anda onun için yapabileceğimiz bir şey yok.
Ecoutez, je suis désolé. Mais il n'y a rien que l'on puisse faire à l'heure actuelle.
Ama şimdi, hayatın onun için devam ettiğinden emin olman gerek.
Mais maintenant, assurez-vous... que la vie continue pour lui.
Onun hakkında endişeli olduğunu biliyorum. Fransa'nın uzun süren bir savaşı sürdüremeyeceğini düşünüyorsun ama ittifak var.
Je sais que tu es inquiet à son sujet, inquiet que la France ne puisse se battre plus longtemps, mais...
Onun bizi kullanmasından mutlu değilim, ama yaptığımız şey bu.
On ment aux criminels.
Ama onun yerine, bu var.
Un tout petit mensonge qui vous sauve la mise.
Ne? Toplantıdan önce onun geldiğini gördüm, ve toplantıyı Rachel'a devretmek zorunda kaldım ve onun tanıdığı Mike Ross olduğumu bilmiyor ve öğrenemeyecek de, ama- -
Je l'ai vue arriver au cabinet avant la réunion, donc j'ai laissé la main à Rachel, et elle ne sait pas que je suis le même Mike Ross, et elle ne le saura pas, mais...
Evet ama önce onun icabına bakmalıyız.
Oui. D'abord nous devons nous occuper d'elle.
Ama umarım Kanca onun güvenini hak ediyordur.
J'espère seulement que sa foi en Hook est justifiée.
Ben onun hetero arkadaşıyım. Ama sizin gey işlerinize karşı olumlu bakıyorum.
Je suis son pote hétéro qui est totalement ouvert avec vos... trucs d'homos.
Bayan Keating, Bay Lahey ve eşinizin arasında, öldüğü gece olan şidettli bir kavganın yaşandığını, kabul ediyor musunuz? Tam da sizin öfkeli tartışmanızdan sonraki gece? Ama yine de onun cinayeti ile hiçbir ilginiz olmadığını söylüyorsunuz.
Mme Keating, vous avez parlé d'une violente altercation entre M. Lahey et votre mari la nuit où il a été assassiné, ceci après avoir eu votre propre dispute avec lui cette nuit là, pourtant vous clamez n'avoir absolument rien à voir
Biraz daha detaylısı ama evet, onun gibi.
Mais, oui... c'est comme une alerte Google.
Onun yanında kötü günler geçirdiğini sanıyorsun ama yanılıyorsun.
Tu penses qu'elle a été dure, mais c'est faux.
Şimdi, bazılarınızın benim davranışlarım ve aldığım risklerden dolayı, onun taraflı davrandığını düşündüğünüzü biliyorum, ama onu buradan göndermek risklerin en büyüğü olacaktır.
Je sais que certains pensent qu'elle a fermé les yeux sur mon comportement et sur les risques que j'ai pris, mais pour vous, la virer serait le plus grand risque possible.
Ama hala onun kim olduğunu bilmiyoruz.
Mais on ne sait toujours pas qui c'est.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]