Onun gibi bir şey translate French
1,574 parallel translation
Sanırım esrar satıcısı veya onun gibi bir şey.
Je crois qu'il deal de la beuh ou un truc dans le genre.
Çünkü benim ailem Katolik, veya onun gibi bir şey.
Parce que ma famille, est catholique ou un truc du genre.
Twit ya da onun gibi bir şey.
ou Twit, je ne sais plus son nom
Ya da onun gibi bir şey.
Ou un dispositif similaire.
Hayır, durun, Senyor. Bir keresinde bir korsan martı ile tanışmıştım. Bacağında onun gibi bir şey vardı.
Un skua avait ça à la patte.
Van Gein ya da onun gibi bir şey.
Van Gein ou un nom comme ça.
Onun gibi bir şey.
Quelque chose comme ça.
Onun gibi bir şey.
On dirait bien.
Haydi ama. Yol, ışık ya da onun gibi bir şey görebiliyor musun?
Tu vois de la lumière?
- Evet, onun gibi bir şey.
- quelque chose du genre.
Onun gibi bir şey.
En quelque sorte.
Yani, bir film veya onun gibi bir şey yapsak... bu çok eğlenceli olmaz mıydı, ne kadar çarpıcı bir şey olurdu düşünsene?
Ce ne sont que des mots.
Bej, gri bir köşede bir renk şoku olabilir, turuncu bir lamba mesela ya da onun gibi bir şey.
Beige, gris, une giclée de couleur... Une lampe orange dans le coin. Tu vois?
Sanırım kendi restorantını veya onun gibi bir şey açmayı deneyecek.
Je pense qu'il veut s'ouvrir un restaurant ou quelque chose du genre.
Aslında, bir iki şey biliyorum ama kendime otorite ve ya onun gibi bir şey diyemem.
Je sais une ou deux choses, mais je ne suis pas une spécialiste.
Biriyle tanışmak için veya onun gibi bir şey değil.
Je ne l'ai pas cherché. C'est arrivé comme ça.
Evet onun gibi bir şey.
Oui, c'est ça.
İnşaat ya da onun gibi bir şey.
Comme un chantier de construction.
Evet, onun gibi bir şey.
Oui, c'est ça.
Evet, onun gibi bir şey.
Quelque chose comme ça.
Ama aynı zamanda içeri girmek de mümkün olmuyor. Bilgisayar da anlıyor ki ; adam bira ya da onun gibi bir şey almaya gitti.
L'ordinateur devine alors que le gars boit une bière, ou autre...
Hipnoz ya da onun gibi bir şey yapıldı bana.
Je pense que j'ai été hypnotisée.
Hayır, yani... evet. Onun gibi bir şey.
Oui, c'est à peu près ça.
Sanki bir çita ya da onun gibi bir şey tarafından takip ediliyormuşsun gibi.
C'est comme se sentir pourchassé par un guépard.
- Onun gibi bir şey...
- C'est l'idée.
Evet. Onun gibi bir şey.
Quelque chose dans le genre, oui.
Onun gibi bir şey.
Oui.
Bugünlerde uyuşturucu ya da onun gibi bir şey kullandın mı?
Tu... prends des médocs ou quoi ces derniers temps?
Evet, onun gibi bir şey.
Ouais, un truc dans le genre.
- Onun gibi bir şey, evet.
- Quelque chose comme ça, oui.
El arabası ya da onun gibi bir şey, - alabilirmiyim?
- Pourrais-je avoir une brouette?
Onun gibi bir şey.
Hmmm, y a quelque chose qui cloche.
Yani sana saldıran bir canavar ya da onun gibi bir şey mi?
Comme un monstre qui t'attaquait ou dans ce genre?
Onun gibi bir şey değil.
Rien de tout ça.
Yani, sanki medyum gibi içine doğmuştu. Ya da onun gibi bir şey. Çünkü "Sakın otobüse binme!" dedi.
Il a dû avoir une prémonition, car il a dit : "Ne monte pas dans ce bus".
Evet, onun gibi bir şey.
Oui, quelque chose comme ça.
Onun gibi bir şey.
A peu de choses près, oui.
Yanık bir sigorta veya onun gibi bir şey.
C'est comme une... une boîte à fusibles qui a brûlée ou un truc du style.
Bilmiyorum. O zaman önemli bir şey gibi görünmemişti, ama şimdi siz onun kaybolduğunu söyleyince- - Belkide önemlidir.
Je ne sais pas, ça m'a pas semblé bien grave, mais s'il a disparu, ça l'est sûrement.
evet, onun gibi bir şey.
Oui, quelque chose comme ça.
Eğer herhangi bir şey saçma gibi görünse de.. Bu onun yanlış olduğu anlamına gelmez..
Ce qui semble ridicule n'est pas forcément dénué de vérité.
Ama sana bir şey diyeyim. Kimse onun gibi araba kullanamaz.
Mais il a pas son pareil, au volant.
Yani mezarlıkla ilgili başına böyle bir şey gelen birinin bulduğu bir çözüm veya onun gibi bir şey olmalı, haksız mıyım?
Il y a sûrement un remède?
Her yıl 3-4 ay çalışıyor, sonra ortadan kayboluyor başka bir şey var mı, şablon ya da onun gibi birşey?
Chaque année, il opère pendant 3-4 mois, puis disparaît. Il y a t-il autre chose, un point commun entre ces vols?
- Onun gibi bir şey.
Pas mal.
Onun gibi bir şey.
On peut dire ça.
Yalnızca... Bilemiyorum. Sanki biraz kızgın ya da onun gibi bir şey.
- Chip m'a l'air assez sympa, mais c'est juste que... je trouve qu'il semble avoir de la colère qu'il refoule.
Zaten hep onun melek gibi bir şey olduğunu hissetmiştim.
J'ai toujours senti que c'était un ange.
O şeyleri kaybetme bir sorun bir parça yaşıyor, bir cüzdan gibi, onun anahtarları, biliyorsun, Şeyler umarım - he'll-haline-arkadaşım, Henry, bir Benim çeşit böyle. Merhaba. Tamam, burada bir şey.
Bonjour, toi.
Neden onun bir gangster olduğunu kabullenemiyorsun? O vuruldu ve sen bunu basit bir şey gibi alıyorsun.
Pourquoi ne pas admettre que c'est un gangster, qu'on lui a tiré dessus et que ça vous intéresse au même titre que les people?
Böyle bir şey hiç olmayacak sanmıştım. Çünkü ben onun gibi değildim. Bana söyleneni yapardım.
Impossible, parce que je n'étais pas comme ça.
onun gibi 58
onun gibi birşey 22
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
onun gibi birşey 22
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69