English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ö ] / Önüne bak

Önüne bak translate French

606 parallel translation
Sen önüne bak sapsal.
Regarde devant toi, ballot.
- Hey, önüne bak!
- Regardez où vous allez.
Önüne bak.
Regardez devant vous.
Önüne bak!
Venez. Attention, attention.
Hey, önüne bak, dostum!
Hé, attention!
Önüne bak!
Attention!
Arkana bakmayı bırak da önüne bak sadece!
Peu importe où l'on est allé. L'important, c'est où l'on va.
- Önüne bak. - Ama gözlüklerimi almadım.
- Je n'avais pas mes lunettes.
Önüne bak!
Regarde droit devant.
İyi niyetimizin bir göstergesi olarak, yarın sabah kapınızın önüne bakın.
Comme gage de nos intentions, regardez devant chez vous demain matin.
- Önüne bak.
- Attention.
Marş! Önüne bak!
On regarde droit devant soi!
Önüne bak! Siz, buraya gelin!
- Vous, venez ici!
Önüne bak asker. Çinin başkenti olan Pekin'e neredeyse varmak üzereyiz.
Nous arrivons à Pékin, la capitale de la Chine.
Önüne bak.
Attention à la marche.
Önüne bak.
Regardez où vous mettez les pieds!
Önüne bak!
Tête droite!
Önüne bak.
Attention!
Önüne bak!
Regardez où vous mettez les pieds.
Önüne bak, Jeremy.
Attention, Jeremy.
- Önüne bak!
Attention!
- Hep önüne bak.
Tu regardes devant toi.
Hep önüne bak.
Droit devant. - À Gauche.
Önüne bak!
Attendez.
Önüne bak seni aptal bok!
- Fais gaffe, pauvre con!
Olmaz, önüne bak.
Non, regardez la route.
- Önüne bak sen!
- Tiens le volant!
Hey, adamım, önüne bak.
Attention, avec ta caisse!
Önüne bak pislik!
Attention, connard!
Önüne bak çocuğum.
Venez devant, jeune homme.
Masanın önüne Bayan Floud. İşte böyle. Şimdi herkes Albay'a bakıp gülümsesin, lütfen.
Regardez tous le colonel et souriez.
Önüne bak!
Attention.
Önüne bak.
Fixe!
- Sana önüne bak dedim!
J'ai dit :
Şimdi önüne dön ve ileri bak.
Retournez-vous, regardez devant.
Lady Agatha D'Ascoyne, Kadın Hakları Hareketi'nin öncülerindendi. Ne var ki kendisinin göz önüne her çıkışı... her seferinde şehir polisinin tetikteki bakışları altında gerçekleşiyordu.
Lady Agatha D'Ascoyne était une suffragette militante ce qui entraînait le fait que chacun de ses gestes suscitait l'intérêt de la Police.
Boynuma ipi dolayan şeyin senin ifaden olduğunu göz önüne alırsak... daha sıcak bir bakış beklememelisin. - Hiç umut yok mu?
Votre témoignage m'ayant mis la corde au cou je ne puis vous regarder avec affection.
Başımı eğip sürücü belgesine bakınca, bütün plan gözlerimin önüne serildi. Her ayrıntısında tam ve kusursuz.
En regardant au bas du permis tout le plan m'est venu à l'esprit... dans les moindres détails.
Shumann'ın gidişine bakın. Savaş kahramanı iç kulvardan sokuluyor ve rakibinin önüne geçiyor! Shumann ilk defa liderliği alıyor!
Notre as de guerre Shumann effectue un virage intérieur, et voilà qu'il prend la tête de la course!
kadınları dikizlemek yerine... önüne bak.
Au lieu de diguer les gonzesses, regarde devant toi.
Önüne bak.
Regarde devant toi.
Bak ne diyeceğim. Sen kalmaya karar ver ben de bunu gazete bürosunun önüne asmana izin vereyim, kirasız ve ne kadar gerekirse.
Si vous décidez de rester, je vous laisse placer votre enseigne sur ma façade aussi longtemps qu'elle y restera!
Dön önüne, bakıyorlar.
On nous regarde.
- Önüne bak!
- Fais gaffe à toi!
Önüne bak!
Excusez-moi.
Önüne bak!
Où ont-ils l'intention d'aller?
Bak ne diyeceğim, barakanın önüne bir veranda düşünüyorum.
Tu sais, j'ai pensé à me construire une véranda.
- Önüne bak!
- Fais gaffe!
- Bak, benim acelem var... o yüzden beni şu hindilerin önüne alırsanız memnun olurum.
Ecoutez, je suis pressée. J'aimerais pouvoir passer avant les autres clients.
- Önüne bak.
Alors, c'était le pied?
Önüne bir dava atmaya çalışıyorum, şu haline bak.
Je te branche sur un dossier et regarde-toi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]