Anlasana translate French
195 parallel translation
Anlasana, seni sevdiğim için seni incitiyorum.
Je t'ai fait mal parce que je t'aime.
- Myra, titriyorsun. - Kitty, anlasana onunla tanışmak Roy'u tekrar görmek gibi olacak.
La voir, ce sera comme revoir Roy!
Anlasana, ikimiz için de bu şekilde gitmesi mümkün değil.
Il est impossible pour nous deux de continuer comme ça
Gitmiyorum, anlasana.
- Je ne pars pas.
Anlasana. Anne evden çıkmanı istemiyor.
Ne vois-tu pas qu'elle désire que tu restes?
Anlasana. Eve tapıyordu, biz ise onu dışarı attık.
Elle adorait la maison.
Anlasana. Fırtınalı sulardan kurtulmaya çalışıyorsun. Bu kadar seçici olma lüksün yok.
Ce n'est pas le moment de faire des manières.
Gregorious. Anlasana.
Je tiens Kristo!
Anlasana, o elbiseyi bulurlarsa...
S'ils la trouvent...
Anlasana. Ölüm gibi kaçınılmaz bir şey daha var. O da yaşam, yaşam.
Mais... il y a une chose aussi inévitable que la mort, et c'est la vie!
Hey, Han'fendi, seni ondan kurtardık. Anlasana?
Madame, vous ne voyez pas qu'on vous a débarrassée de lui?
Bir daha ringe çıkamam, anlasana..
La boxe a besoin de moi.
Nasick anlatsana. İtfaiyecilerin karın seni beklerken ona nasıl yardım ettiklerini anlasana.
Nosseck, raconte comment tous les pompiers ont aidé ta femme à t'attendre.
Anlasana, seni sevmiyorum.
Je ne t'aime pas, tout simplement.
Bu gece boksörümü kaybettim. Anlasana.
J'ai perdu un gars ce soir.
- Bunu artık anlasana!
- Mettez-vous ça dans le crâne.
Her şeyin nasıl değiştiğini anlasana?
Vois-tu comment les choses changent?
Tuck, anlasana. Tura çıkar sonra da çiftliği alırız.
Après le tour, nous pourrons acheter le ranch.
Eğleniyordum anlasana. Tavırlarımla.
Je m'amusais avec mon numéro.
Anlasana, sana Byron'ı, Beethoven'ı, Kanlı Korsan'ı öğretmiş olabilirim.
Vous ne comprenez pas, Rose? Si je vous ai enseigné Byron, Beethoven et le capitaine Fracasse, c'est que je ne suis pas comme eux.
Gerçekten seninle gelmeyeceğim, anlasana öleceksin!
Je n'irai pas. Tu mourras!
Linç edilmiyordu, anlasana.
C'était un lynchage.
Artık anlasana
Que tu comprennes
Anlasana işin ucun da kim bilir neler vardı? Para ödülü? - Sözleşme?
Il y a peut-être un contrat à la clef, une récompense.
Dün geceki uyuşturucu parası bir sürü para kasının bulunduğu polis merkezi kasasına girdi anlasana.
Le fric d'hier a été mis au coffre de la police qui en contient beaucoup plus.
Anlasana.
Tu ne comprends pas?
Anlasana, tatilinde.
Tu sais, tes vacances.
Anlasana, çirkin olsan da fark etmezdi.
Tu ne comprends pas, je t'aimerais même si tu étais laid.
Anlasana, Peg, asıl güçlü olan bizleriz.
Tu vois, Peg, c'est nous qui sommes les plus forts.
Ne kadar saçma, anlasana.
C'est complètement dingue.
Anlasana, köprü 1985'te yapılmış olacak.
Tu vois? Le pont existera en 1985.
Anlasana, bir mesaj bu.
C'est comme un message.
Anlasana, eğer kafamızı kullanırsak herkesi bu durumdan kurtaracak iyi bir şey yapma şansımız var bence.
Tu sais, je crois qu'on a une chance... de tirer le meilleur parti de tout ça pour tout le monde... si on se sert de nos méninges.
- Anlasana?
Tu ne comprends donc rien?
Anlasana...
Rends-toi compte...
Onlar korkak masabaşı adamları, bunları anlatmaya kalksaydım benimle... alay etmeye bile kalkarlardı anlasana, bana pislik gibi davranıyorlar.
Ces ronds-de-cuir sans estomac. Ils me méprisent depuis que j'ai dit que la baie des Cochons serait du gâteau.
Anlasana.
Tu m'écoutes?
Tanrım, Horatio, anlasana ne berbat bir ünüm kalır dünyada benim her şeyi anlatacak kimse olmasa geride.
Quel nom blessé, si les choses restent ignorées, vivra après moi!
Anlasana?
Tu vois pas?
Anlasana hiçbir değerin yok!
Aucune valeur du tout
Anlasana, hayatımın geri kalanında bu boku düşünerek, ortalıkta dolanmak istemiyorum.
C'est tout ce qui reste. Je veux pas ressasser ça toute ma vie.
B'Elanna, bu... Anlasana, Kahless kardeşini öbür dünyada Ölüm Mavnası'ndan kurtarıp Sto
C'est de ça qu'il s'agit.
Anlasana, sana bu işi teklif etmesinin tek nedeni tazminat davasından paçayı sıyırmak.
Tu ne vois pas? La seule raison pour laquelle il t'a offert ce job est qu'il pourra alors s'en tirer à bon compte au procès.
Sadece onlardan asıl istediğim şey para değil, anlasana.
C'est pas vraiment l'argent que j'attendais d'eux.
Anlasana.
Logique.
Anlasana.
Fais face à la situation, vieux.
Harvey'le ben kurallarda anlaşana kadar olmaz.
Harvey et moi devons fixer les règles.
Anlasana.
Réfléchis.
Anlasana.
Essaie de comprendre.
Anlasana artık.
Devine.
Bir kaç konuda anlaşana kadar olmaz.
Pas avant d'avoir "calé".. certains points!
anlaştık 1085
anlaşıldı 2701
anlaşıldı mı 1385
anlaşılan 207
anlaşma 49
anlaştık o zaman 44
anlaştık mı 503
anlaşalım 38
anlaşıldı tamam 19
anlaşabiliriz 26
anlaşıldı 2701
anlaşıldı mı 1385
anlaşılan 207
anlaşma 49
anlaştık o zaman 44
anlaştık mı 503
anlaşalım 38
anlaşıldı tamam 19
anlaşabiliriz 26