Bak şu işe translate French
1,455 parallel translation
Bak şu işe!
Nom d'un chien!
O şimdi burada Braca'yı ve kahrolası bir Komuta Gemisini yönetiyor ve bak şu işe, benim ihanetle ilgili çocuksu bir takıntım oluveriyor!
Il a conduit Braca et un satané Transporteur Amiral jusqu'ici. Et non, j'ai une obsession infantile de la trahison!
Bak şu işe? Hem gözlere, hem de kulaklara şenlik.
C'est un régal pour les yeux... et les oreilles.
Bak şu işe.
Eh bien, regardez-moi ça.
Bak şu işe. İsteyen, kendi özel gemisini alabiliyor demek.
Tu vois, on peut en acheter un.
Bak şu işe.
Regardez-moi ça.
Bak şu işe. Ne duydunuz?
- Que vous a-t-on dit?
Bak şu işe.
Bizarre.
Şu işe bak. Valideyle aynı. Yani annemle.
Tu sais... tu as l'âge de ma mère.
Şu işe bak. Herif milyonları götürmüş.
Ce type a reçu plusieurs millions en pots-de-vin.
şu işe bakın... bu ne güzel sürpriz.
Tiens, tiens... Quelle surprise!
20 yaşındasın ve yaptığın şu işe bak.
Tu as vingt ans, regarde ce que tu fais.
- Şu İşe bakın.
Nous y sommes!
Seni gördüğüme sevindim! Şu işe bak, adamım
- Content de te voir.
Bak sen şu işe. Tam oldu.
Voyez-vous ça, elle me va.
Bak şu işe.
Qui l'eût cru?
Bruce, şu işe bak.
- Comment ça va, mon pote?
Şu işe bakın.
Eh bien.
- Bir de şu açıdan bak. Bu benim için nostalji. Senin için ise zamanda yolculuk gibi.
pour moi c'est de la nostalgie, pour toi c'est un voyage dans le temps.
Şu işe bak, Ray'in gitmesi gerekiyormuş.
Ça alors. Ray est parti. Je reste quand même.
Şu işe bakın.
Regardez ça!
Bak sen şu işe.
Tiens...
- Bak sen şu işe?
- Dis donc.
Şu işe bak.
C'est l'horreur, je passe pour un gros nul sur ce coup là.
Şu işe bak, bu Jennifer Lopez!
Nom d'une crotte de nez, c'est Jennifer Lopez.
Bak sen şu işe Jackie, görünüşe göre Steven büyük adam kıyafeti giymek istemiyor.
Steven ne veut pas s'habiller comme un grand garçon.
Şu işe bak.
Regarde ça. Regarde ça.
Şu işe bak! Süper kahraman babası oldum!
Ma fille est un super-héros!
Bak şu işe.
Ce n'est pas vrai!
Oh, Bayan Woods, şu işe bakın.
Melle Woods.
- Vay, şu işe bak.
- Vous m'épatez!
- Şu işe bak.
Ah bon?
Bakın şu işe. Bu olağanüstü birşey.. Yani, sizin gibi muhteşem bir avcının tam da bu esnada bana gönderilmiş olması.
C'est une coïncidence si extraordinaire qu'un grand chasseur comme vous me soit envoyé à un moment pareil.
- Hadi iyisin, şu işe bak. - Çok komiksiniz.
- Très drôle.
Şu işe bak.
Ça alors!
Şu işe bak.
Verres sales.
Şu işe bak, zengin de
Merde, il est plein aux as.
Şimdi ise şu halime bak. Sakın sen de diğerleri gibi benden uzaklaşma.
Maintenant tu sais la vérité
Bak Kent, şu "mesele" işe yarar mı bilemiyorum.
Kent, je ne sais pas trop ce que tu espères avec ton petit "numéro".
- Şu işe bak!
- La barbe.
Şu işe bak.
On connaît déjà.
Bak sen şu işe. Bak sen şu işe.
Eh, génial.
Şu işe bak!
Salaud!
Bak sen şu işe.
C'est étonnant.
Bak sen şu işe, ne oldu sana?
Que vous est-il arrivé?
Şu işe bak, sen en iyi çalışanımız olabilirsin.
Tu es peut-être notre meilleur employé
Canavarları uzak tutmak için eve alarm taktırdım... oysa şu işe bakın ki, gerçek canavar... burnumun dibindeymiş.
J'ai installé une alarme ici pour éloigner les monstres, alors que, chose terrible, le véritable monstre se trouvait devant moi pendant tout ce temps.
Şu işe bak.
Quelle blague.
Şu işe bak.
Putain!
Şu işe bak, hiç yoktan şirketim oldu.
Un carré de valet. Vérifie.
- Konu, bu. - Bak su ise.
Parlons de ça.
bak şuna 164
bak şunlara 20
bak şu konuşana 17
bak şuraya 24
şu işe bak 270
şu işe bakın 65
işe yaradı 291
işe gidiyorum 30
işe yaramaz 340
işe yarar 73
bak şunlara 20
bak şu konuşana 17
bak şuraya 24
şu işe bak 270
şu işe bakın 65
işe yaradı 291
işe gidiyorum 30
işe yaramaz 340
işe yarar 73
işe yarar mı 34
işe yaramazlar 21
işe geç kaldım 21
işe yaramıyor 223
işe gitmem lazım 28
işe yarıyor 218
işe yaramayacak 101
işe yaramadı 112
işe yarayacak mı 29
işe yarıyor mu 48
işe yaramazlar 21
işe geç kaldım 21
işe yaramıyor 223
işe gitmem lazım 28
işe yarıyor 218
işe yaramayacak 101
işe yaramadı 112
işe yarayacak mı 29
işe yarıyor mu 48