Işe bak translate French
3,221 parallel translation
Şu işe bakın!
Le corps et le cerveau!
Fakat işe bak ki, şerefsizin teki dairesine gizlice girip Hannah hakkındaki tüm belgeleri ortadan kaldırmış.
Mais, devine quoi, un enfoiré est entré dans son appartement et a fait disparaître les dossiers sur Hannah.
Mezunmuş. Ölmeseymiş öğrenci birliklerinde beleş kahve hakkı olurmuş. Şu işe bak.
Un étudiant accro à la caféine.
Şu işe bak. 24 saat doldu.
Oh, regarde ça. Tes 24 heures sont passées.
Şu işe bak.
Regardez ça...
- Evet. - Şu işe bak.
- Qu'est-ce que vous en savez?
Şu işe bak ki, nazik halini de en son o zaman görmüştük!
A peu près 3 ans. Drôle de coïncidence, c'est la dernière fois que tu as été gentil.
Şu işe bak sen!
Crikey Charlie, regarde ça!
Şu işe bakın ya, 30 saniye önce kadın almak için para ödeyecektik, şimdi kadın olduk.
Regarde moi çà, en 30 secondes, on passe d'engager des femmes, à se transformer en femme.
Şu işe bak.
Tu as vu ça?
Şu işe bak.
Bien, regarde ça.
Vay canına, şu işe bakın birileri oy kullanmış.
Oh, bien, regarde ca. Quelqu'un a voté.
Şu işe bak!
Regarde ça.
- Bak işe yaradı.
- Ça a marché.
Bak, eski bir suçluyu işe almamız utanç verici mi?
Bon, imaginez, n'est ce pas embarassant d'avoir embauché un criminel notoire?
Şu işe bak.
- wow
Bak, bunun işe yaramasının tek yolu, temiz bir sayfa ile başlamamızdan geçiyor.
Ouais, écoute, le seul moyen pour que cela fonctionne C'est si nous prenons un nouveau départ.
Bak sen şu işe.
Que dites-vous de ça?
Bak sen şu işe.
Et bien, qu'en pensons-nous?
Ah, bak sen şu işe.
Oh, attends.
Bak sen şu işe.
Que savez-vous?
- Bak sen şu işe. - Evet.
Regardez ça.
İşe iyi yanından bak.
Vois le bon côté des choses.
Bak sen şu işe, resmen Dedektif Carter gerçek bir cinayet soruşturmasına katıldı.
Ça alors, l'inspecteur Carter sur une vraie enquête criminelle.
Şu işe bak sen.
Regarde-toi là en bas.
İşe bak.
Putain.
İşe bak be!
Putain! merde!
- Bak yardımın ne işe yaradı!
- Regarde où ça nous mène.
Merle, bakıyor o işe.
Merle s'en charge.
Bak, yaşadıklarının korkunç olduğunu biliyorum, ama bu işe yaramıyor.
Si, ça l'est. Je sais qu'il traverse un moment atroce, mais ça n'aide pas.
- Bak sen şu işe.
Quelle surprise.
İşe bakın ki bu konularda tecrübem var.
Fort heureusement, j'ai de l'expérience en la matière.
Şimdi ise ne olduğuna bir bak.
Et regarde où ça nous a menés, toi, moi,
- Gerçekten mi? İşe bak...
Vraiment?
Vay! Bak şu işe, abiye giyinmişsin.
Regarde-toi toute bien habillée.
Bak sen şu işe.
Voyez-vous ça.
İşe bak.
Oh, très cher.
Hiçbir şey satın almamış, yalnızca işe gitmek üzere evinden çıkıyor ve yürürken sürekli arkasına bakıp duruyor.
Elle n'a pas de dettes, elle ne sort que pour travailler. - Elle regarde si on la suit.
İşe bak.
Regarde ça.
Eskiden bir cerrahtın. Şimdi ise uyuşturucu bağımlılarına bakıcılık yapıyorsun.
Tu étais chirurgien, maintenant tu fais du baby-sitting de drogués.
Bu hödük size bebek bakıcılığı yapmak için işe alındığını bilmiyordu.
Ce gros lourdeau n'avait pas réalisé qu'il était engagé pour du baby-sitting.
İşe bak ki bu adamlar, bu gece Kulüp 225'te dayak yiyen adamlar için verilen tarife uyuyorlar.
Il s'avère que ces hommes correspondent à la description de gars qui se sont fait botter les fesses au Club 225, ce soir.
İşe bak sen.
Peux-tu regarder ça?
İşe bakın ki maç da Dallas takımınındı.
L'ironie du sort, Dallas jouait dans le match.
Haley de beğenmişti ama Dylan'a rastlayınca işler değişti. İşe bak, baba.
Et Haley craquait pour lui jusqu'à ce qu'on tombe, bien sûr, sur Dylan.
İşe bakılırsa Uyanık, Doktor Mathers'ın düşündüğü gibi büyük bir sır değilmiş.
On dirait que Wide Awake n'est pas un aussi grand secret que le Dr Mathers pense.
Bak şu işe, kader ortağı çıktık.
C'est vrai, on est deux âmes soeurs.
Bak, Mindy yeni hemşireyi işe alırken iyi bir iş çıkaracak.
Ecoute, Mindy va faire du bon boulot en engageant la nouvelle infirmière.
Bakın siz şu işe.
Et bien qui l'aurai imaginé.
Ve bakır-tabanlı fizyolojiyi alıp, sonuç olarak ise...
Et d'après la physiologie des alliages à base de cuivre, le résultat final est...
Bak, bu işe ihtiyacın var, bu hissin nasıl olduğunu biliyorum.
Écoute, tu as besoin de ce travail, et je sais ce qu'on ressent.
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27