Ben değil translate French
15,276 parallel translation
Buna mahkeme karar verecek, ben değil.
C'est le tribunal qui va décider, pas moi.
- Biliyorum, ben değil mi?
- Je me connais.
Başını belaya sen soktun Liam, ben değil.
Tu te mets en difficulté, Liam, pas moi.
- Ben değil, onlar ediyor.
Pas moi. Eux.
- Ben değil, tamam.
- Pas moi. Terminé.
Seni hâkim engelledi. Ben değil.
C'est le juge qui t'en empêche, pas moi.
Hayır, ben değil.
Non, pas moi.
Hayır. Hayır tatlım. Ben değil.
Non, chérie, pas moi!
Yani, bunun bir gelenek olduğunu biliyorum ama sadece ben değil ve neden nefret ettiğimi biliyor musun?
Je veux dire, je sais que c'est la tradition, Mais ce n'est pas moi, Et tu sais ce que je déteste vraiment?
Ben değil, sensin!
Toi, pas moi!
İstediğiniz kişi ben değilim değil mi?
Ce n'est pas moi que vous voulez, n'est-ce pas?
- Sorun değil dışarı çıkıyordum ben de.
- Peu importe, je sortais.
Ben ve Layla hakkındaki gerçek ortaya çıktı. Martun benimle ilgili mutlu değil. O nedenle Toros benim birçok işimi devralacak.
Maintenant la vérité sur Layla et moi est sortie, et Martun n'est pas tellement content de moi, donc Toros va reprendre une bonne partie de mon commerce.
Hayır sıkıntı değil. Ben hallederim.
Non, c'est bon, laissez-moi faire ça.
Hayatım bu değil ki benim. Ben...
Il ne s'agit pas de ma vie.
Tahminim doğruysa ben gidince kıdemli doktor sen olacaksın, değil mi?
Pendant mon absence, tu deviendras l'associée principale?
Sorun değil, ben seni hatırlıyorum.
C'est bon, je me souviens de toi.
Evet, tabii, güven harikadır. Ama belki de ben güvenilmez kötü biriyimdir, değil mi?
Oui, c'est sûr, la confiance c'est super, mais tu sais, peut-être que je suis un bad boy, à qui on peut pas faire confiance, pas vrai?
Ben mert değil miyim?
Je ne suis pas viril?
- Ben bir işadamıyım, keder danışmanı değil.
Je suis un businessman, pas un conseiller en deuil.
Charles Barkley sikimde değil ve ben de senin sikinde değilim. Dinle.
Je m'en fiche de Charles Barkley, tout comme tu t'en fiches de moi.
Ben istiyorum ne olursa olsun, senin bekaret değil.
Peu importe ce que je veux, ce n'est pas votre virginité.
Ben henüz benimle bitmiş değil sanıyordum.
Je croyais que tu en avais fini avec moi.
, Sizin dünyanın sırları ile Silahlı Ben arkadaşım ama bir silah değil, sadece olacak.
Armé des secrets de votre monde, je serai non seulement un ami, mais aussi une arme.
Ben polisim, politikacı değil.
Je suis flic, pas politicienne.
Sorun değil, ben onları hallederim.
Je m'occupe d'eux.
Ben ölmeliydim. O değil.
J'aurais dû mourir, pas elle.
Ne baban ne Essex kovanı. Ve tabii ki de ben de değil.
Ni ton père, ni la Ruche de l'Essex, et certainement pas moi.
Değil mi? Ben arabayı getireyim.
Je vais chercher la voiture.
Dolu değil ama ben öyleyim.
C'est pas chargé... mais moi si.
Ben bildiğime göre, onlar da bilmeli değil mi?
Maintenant que je sais, ils devraient savoir aussi, non?
- Bunu o değil, ben söylüyorum.
- C'est ce que je dis, pas eux.
- Ben biliyorum. May, bu senin hatan değil.
- May, ce n'est pas de ta faute.
Ben bunu polisle çalışmak için değil seninle çalışmak için kabul ettim.
Je ne l'ai pas accepté pour bosser avec la police, mais avec vous.
Ben insanların zam almalarını sağlamaya çalışıyordum. Maaşlarını tamamen kesmeye değil.
J'essayais de faire que les gens soient plus payé, pas rien payé.
- Listede ben de varım, değil mi?
Je suis sur la liste, n'est-ce pas?
O kararı ben vermeliydim, sen değil.
Je devais prendre cette décision pas vous.
Ben Louis değilim, bu da palavra değil.
Eh bien, je ne suis pas Louis, et ce n'est pas de la merde.
- Burada soruları ben sorarım, Bay Beck, sen değil!
C'est moi qui pose les questions ici, M. Beck, pas vous!
Biliyorum, biliyorum. Ben resmen deliyim ama plan delice değil, değil mi?
Je suis officiellement fou, mais ce plan ne l'est pas, n'est-ce pas?
Çünkü insanları kandırıp buna inandırsanız bile ben yapmadığım bir şey için üzgün olamam, değil mi?
Non. Même si vous faites croire ça aux gens, je ne peux pas être désolé pour ce que je n'ai pas fait, non?
- Ve sadece ben ve babanı da değil.
Et pas juste moi et ton père.
Ben kendim çıkarım. Sol, sol, merdivenden in ve sağa gir. Değil mi?
C'est à gauche, puis en bas et à droite, c'est ça?
- Donna sekiz yaşında bir çocuk değil ve ben de karımı aldatmıyorum.
- Donna n'est pas un petit garçon de 8 ans et je ne trompe pas ma femme.
O ben de değil.
Et bien, je n'ai pas cet objet.
Bir şeyler değişmiş, ben ortadan kaybolduğum için değil bu.
Quelque chose a changé et pas parce que j'ai disparu.
Ben... Kimse değil.
C'est personne.
- Ben Reds içerim. - Layla araba kazasına karışmıştı değil mi?
Layla a eu un accident de voiture, non?
- Kim müzisyen değil ki Morty? - Ben!
- Qui n'est pas musicien, Morty?
Ben beceremedim, ve bir kara deliği bir güneşe çevirdim, yani belli bir noktada, kendinize sormanız gerek bunun gerçek olabilme ihtimali nedir ve şu hepimizin kendine söylediği koca yalan değil çünkü yalnız ölmekten korkuyoruz?
Je n'y suis pas arrivé, bien que je puisse transformer un trou noir en soleil donc à un moment, on doit se demander quelles sont les chances pour que ce soit honnête et pas juste un gros mensonge qu'on se raconte par peur de mourir seul?
Bunu sana ben söylemek istemezdim ama David Copperfield artık öyle önemli biri değil.
Je suis désolé de t'annoncer ça, mais David Copperfield n'attire plus vraiment les téléspectateurs.
ben değilim 366
ben değildim 222
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
ben değildim 222
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56