English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Benim annem

Benim annem translate French

2,411 parallel translation
O benim annem değil.
Ce n'est pas ma mère, c'est tout.
Ama benim annem siz değil misiniz?
N'êtes-vous pas ma mère?
Yani kendisi benim annem sayılır.
Ma grand-mère était comme une mère pour moi.
Evet, benim annem.
Ah oui, c'est ma mère.
Keşke benim annem olsaydın.
J'aimerais que tu sois ma mère.
Benim annem, Juliyet i oynadı.
Ma mère jouait le rôle de Juliette.
- Bu benim annem.
Roxanne, voici ma mère.
- Çekici bir kadın mı? O benim annem, adamım!
- C'est ma mère.
O benim annem tabi ki duyuyor.
Elle est ma mère. Elle a besoin de l'être.
Alice benim annem değil.
Alice n'est pas ma mère.
Benim annem...
Maman faisait...
- Biliyorum. Benim annem öldü.
Ma mère est morte.
- Benim annem olsa birakip... - Marie.
- "... pour qu'elle le quitte? "
O benim annem.
C'est ma maman.
- O kadın benim annem değil.
- Cette femme n'est pas ma mère!
Benim annem Michael Chang ile oynaşmış.
Ma mère a fait l'amour avec Michael Chang.
Benim annem de eskiden Craig T. Nelson ile çıkmış.
Ça va, ma mère est sortie avec Craig T. Nelson.
Anlıyorum. Benim annem de öyleydi.
Je comprends, ma mère c'est pareil.
O insanlar benim annem değil.
- Ces personnes ne sont pas ma mère.
Benim annem vardı.
J'avais une mère.
Benim annem her pazar ona bir buz torbası ve Bloody Mary hazırlamamı isterdi.
C'est drôle. Le dimanche, ma mère me réclamait une poche de glace et un Bloody Mary.
O benim annem değil. Tatlım.
- Ce n'est pas ma mère.
- Hayır, hayır, sus. Benim annem...
- Écoutez.
- Jules, o benim annem.
- Jules, c'est ma mère.
Aslında o benim annem Victoria Davis'ti.
En fait, c'était ma mère, Victoria Davis.
Benim annem senin büyükannen ölmeden önce bana vermişti.
Ma mère, ta grand-mère, me l'a donné avant de mourir.
Bu benim annem.
C'est ma mère.
Sen benim annem değil misin?
T'es pas ma mère?
Annem ya da kendin için yapmayacaksan benim için yap!
Puis, si tu le fais pas pour elle ni pour toi, ben crisse, fais-le pour moi!
Gillian benim üvey annem. Ian ve Nora da üvey kardeşlerim.
Gillian n'est que ma belle-mère et Ian et Nora sont mes demi-frère et sœur.
Annem benim konuşamayacağıma inanmadı.
Ma mère a refusé de croire que je ne parlerais pas.
Annem diyor ki, bir kızla birlikte olmam benim için daha kötü olurmuş.
Ma mère m'a dit que ce serait pire si j'étais avec une fille.
Benim zaten bir annem ve babam var.
J'ai déjà des parents.
Benim evim Via delle Navi'de ama şimdi annem bir film yıldızı olduğu için Castiglioncello'da bir villada yaşıyoruz.
Je les ai scannés et je les ai imprimés. Elles sont magnifiques. Qu'en dis-tu?
Annem, benim babam hakkında konuşmamı istemedi.
Maman ne veut pas que je parle de papa.
- Annem değil o benim.
C'est pas ma mère.
Annem benim için her şeyini feda etti.
Elle a tout sacrifié pour moi.
Başlarda, annem çok korkmuştu benim engelli olmam onu korkutmuştu.
Au début, ma mère avait peur... peur... de mon handicap, de mes limites.
Emma, bu benim annem Angela.
Emma, voici ma mère, Angela.
Benim 10 buçukta çıkmam gerek, annem geliyor.
À 10 h 30, je dois aller chercher ma mère à la gare.
O benim büyük annem.
C'est ma grand-mère.
- Sen benim annem değilsin!
Ma vraie mère a été enlevée par des aliens!
Benim gerçek annem uzaylılar tarafından kaçırıldı!
Tu es un imposteur cyborg! - Un méchant imposteur!
O gerçekten benim annem mi?
C'est vraiment ma mère?
Evet. Yani benim sarhoş annem, senin yılışık amcan ve benim çılgın kardeşim.
Entre ma mère saoule, ton affreux oncle et ma soeur folle.
Annem şehir dışında akrabalarla kalıyor, ama benim kalmak için buralarda bir yer bulmaya ihtiyacım var. Üzüldüm.
Ma mère est dans le New Jersey, mais je dois squatter dans le coin.
Annem bir keresinde bir radyo yarışmasında bir Red Sox maçında takım listelerini anons etme hakkı kazanmıştı ve bu imkanı benim onu asla bakım evine koymayacağıma yemin ettirmek için kullandı.
Une fois, ma mère a gagné un concours. Elle a présenté en direct un match des Red Sox, et m'a fait jurer de ne jamais la mettre en maison de retraite.
Bir kaç kere annem ziyaretleri kesmesini istedi çünkü benim için çok zordu.
- Quelques fois. Mais ma mère lui a dit d'arrêter car c'était trop dur pour moi.
Bu benim güzeller güzeli binam. Bu da limuzinim ve bu da annem.
Mon appartement, ma limousine, ma mère.
O benim annem.
- C'était ma mère.
Annem evlendi, benim de şimdi o adamla yaşamam gerekiyor.
Ma mère s'est mariée, je dois vivre avec eux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]