English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Biri geliyor

Biri geliyor translate French

978 parallel translation
Biri geliyor.
Quelqu'un vient.
- Biri geliyor. - Bir hasta mı?
- Quelqu'un vient!
Adının ne olduğunun önemi yok ama adamın biri geliyor, yüzbaşım. Üstelik domuz gibi sarhoş, ve üç şişe şampanya sipariş ediyor.
On ne cite pas de nom, mais votre capitaine entre, soûl, iI commande du champagne.
Biri geliyor.
Quelqu'un arrive.
Galiba enayinin biri geliyor.
Justement, j'en aperçois une.
- Biri geliyor. - Bırakma beni.
- J'entends quelqu'un.
Biri geliyor.
J'entends quelqu'un arriver.
İşte törenle karşılanacak biri geliyor.
En voilà un qui y a droit!
Biri geliyor.
Voilà quelqu'un.
Galiba biri geliyor.
On dirait que quelqu'un vient.
Biri geliyor efendim, şu taraftan.
Quelqu'un arrive, là-bas!
- Biri geliyor işte, bak!
Eh bien, en voilà une qui arrive!
Evet, biri geliyor!
Ca, par exemple!
- Nina'yı biri neden öldürmek isteyebilir? Bunun için gerekçesi olacak biri geliyor mu aklınıza?
Savez - vous pourquoi quelqu'un voudrait tuer Nina, pour quel mobile?
Duyuyor musun, biri geliyor!
He, quelqu'un arrive!
Biri geliyor.
Voila quelqu'un.
Biri geliyor, baba.
Quelqu'un, papa...
- Biri geliyor, Joe.
Quelqu'un vient.
- Başka biri geliyor mu? - Hayır.
Rencontré personne?
Bir dakika, efendim. San Carlos'tan biri geliyor.
Un de mes hommes de San Carlos!
Arabalarımızdan biri geliyor.
Un de nos chariots.
Sonra biri geliyor ve "Tek bir votka, Pierre," diyor. Sonraki sabah başımın ağrısı daha kötü, ceplerim daha boş.
On me propose de la vodka et, au matin, j'ai la migraine et les poches vides.
- Korkunç biri gibi geliyor.
- Non, aucune envie.
- Biri geliyor.
- On vient!
Sherman'ın kartvizitlerinden biri daha. Yarın ziyaretimize geliyor.
Elle annonce l'arrivée des Nordistes.
Sadece bana öyle biri gibi geliyor.
Pourquoi dis-tu cela?
Biliyorum ki her biri Los Angeles, Reno'dan geliyor.
Je les connais tous de Los Angeles jusqu'à Reno.
Adamın biri çölden inip, doğruca buraya geliyor.
Un type arrive du désert, et je reçois des ordres.
Büyük biri galiba, ne dersin Ona ait topraklara girsem, ilginç olur gibi geliyor bana.
Un grand costaud, hein? Ça pourrait être intéressant de chasser sur son territoire.
Çocuklardan biri, bagajinizla geliyor.
Un des garçons arrive avec vos bagages.
- Biri buraya geliyor demek.
Ah, on vient ici?
Nil Ordusu'nun 120 bin askerinden biri. İşte bu J. J. Bramble, saçma sapan geliyor kulağa.
Sur les 120000 hommes de l'armée du Nil, il a fallu que ça tombe sur moi.
Böyle evi olan biri buraya niçin o kadar nadir geliyor anlamıyorum.
Pourquoi le propriétaire d'une telle maison est-il si souvent absent? C'est étrange.
Ama sesler geliyor. Biri hareket ediyormuş gibi.
Mais si... on dirait que quelqu'un circule.
Bana öyle geliyor ki, bu kliniği hasta biri işletiyor.
- Vos patients sont plus intelligents.
Biri ona masaj yapmaya geliyor.
Il va avoir un massage.
Başka biri mi geliyor?
Quelqu'un d'autre me court après?
Biri geliyor sandım!
J'ai cru entendre quelqu'un.
Onlardan biri beyaz bayrakla geliyor.
L'un d'eux a un drapeau blanc.
Bu kulağa, alıntılarından biri gibi geliyor, hocam.
Une citation, professeur.
Romanlarından biri bu gibi geliyor bana.
Roman!
Ne oldu? Biri telefon edip polis geliyor dedi. Ben de hemen dışarı çıktım ama sokakta yakalandım.
On a téléphoné de la police, j'ai paniqué et ils m'ont cueilli dans la rue.
Her an daha ilginç biri haline geliyor.
M. Worthing ne va pas tarder.
Kulağa uyumsuz biri gibi geliyor.
Il m'a l'air invivable.
Herhangi biri tanıdık geliyor mu?
Tu les reconnais?
Hey, biri geliyor!
On vient!
- Evet, oldukça hoş ve zararsız biri. - Bazen akşam yemeğine geliyor.
Ça va, il est pas méchant, il vient dîner, parfois.
Biri yukarıya, eve doğru geliyor.
Ce n'est pas votre problème, M. Benson.
Biri daha geliyor.
Voilä l'autre qui s'y met!
- Dikkat et, Joe. Biri daha geliyor!
En voilà un autre.
İçimizden biri her gün buraya geliyor, seni görünce karşılamak için.
Tous les jours, un de nous te guettait.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]