English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bizimle

Bizimle translate French

22,774 parallel translation
Sen de bizimle gel Seth, lütfen.
Viens avec nous, Seth. S'il te plaît.
Ama bizimle ilgilenmiyor. Ta ki biz O'nunla, sadece O'nunla ilgileninceye dek.
Et nous ne l'intéresserons que lorsque nous nous intéresserons à lui.
gelip bizimle konuşsun diye.
qu'il viendra nous parler.
- Lincoln, bizimle kal.
Reste avec nous.
Efendim, Bütün Coonoor'un en iyi mülkler bizimle.
On a les plus belles propriétes de Coonoor! Ne vous en faites pas!
Bizimle gel, Tia...
Non, allez-y!
Bizimle tanıştırmak için niye bu geceyi seçtin?
Pourquoi tu avais choisi ce soir pour nous la présenter?
Ben de Cosimo'nun annesini seviyorum, ama gelip bizimle kalacak olsa...
Moi aussi, j'aime beaucoup la mère de Cosimo, mais si elle vivait avec nous...
Forif Garupe ve ben ölürsek Japon Kilisesi de bizimle ölür.
Car si Garupe et moi mourons, l'Église japonaise meurt avec nous.
Lütfen bizimle kal.
Reste avec nous, s'il te plaît.
Bu akşamüstü burada bizimle bulunan ayrıcalıklı konuklarımızı görmekte onu duyuyorum.
C'est un véritable honneur d'avoir des invités de marque avec nous cette après-midi.
- Bizimle alakaları yok.
- Ils ne sont pas avec nous.
Ayrıldığımızda sağ salim bizimle beraberdi.
Il est reparti avec nous sain et sauf.
Sen burada güvenli bir şekilde bizimle kal.
Toi tu restes ici avec nous, protégé.
Bizimle gel.
Venez avec nous.
Bizimle misin Asa Farrell?
T'es des nôtres, Asa Farrell?
Yani istersen gelip bizimle kalabilirsin ya da biz buraya gelebiliriz.
Et si tu veux, tu peux venir habiter chez nous, ou nous ici.
Shay Dağı'nın kaderi bizimle yazılıyor Wade.
Le destin de Shay Mountain repose sur nous, Wade. Toi et moi.
Bizimle birlikte olan büyük bir grup var.
On a réuni beaucoup de monde.
Tony, bu akşam bizimle hamburger ve sosisli sandviç yemek ister misin?
Tony, tu veux des burgers et des hot-dogs?
Rob bizimle evde buluşacak.
Rob nous rejoindra là-bas.
Bizimle merkeze gelebilirseniz cidden yararlı olacaktır.
Ça nous aiderait vraiment que tu viennes au commissariat avec nous.
Bir araya gelemezsek, bu sürtüşmeden çıkamayız, bizimle anlaşma yapacaklar.
Si on se serre pas les coudes, si on arrête pas les dissensions, ils vont passer l'école sous contrat.
Bizimle gelebilirsin.
Tu peux venir avec nous.
Palmer'ın bedenini almış. Bizimle oyun oynuyor. Fırsatın varken beni öldürmeliydin!
Il a pris le corps de Palmer.
Bizimle savaşabilirsin.
Tu pourrais te battre avec nous.
Nelson ve Murdock'u bu hafta batırabilir evet ama ne kadar süre ama bizimle birlikte boka batmadan önce dayanabilirsin?
Oui, elle peut faire tomber Nelson et Murdock ce mois-ci, mais dans combien de temps serez-vous traîné dans la merde avec nous?
Keşke bizimle gelebilseydin.
J'aimerais que tu puisse venir avec nous.
Bizimle gelmek ister misin?
Tu viens avec nous?
Bizimle müzakere etmiyordunuz. Onların daha şanslı olabileceklerini düşündük.
Pour vous ouvrir à la négociation.
Bizimle işbirliği yaparsan Adalet Bakanı olarak kalırsın.
Vous collaborez, vous restez ministre.
Bu kadar kısa bir sürede bizimle buluşmaya vakit ayırabildiğiniz için teşekkürler.
Merci de nous recevoir si vite.
Bizimle iş birliği yapmaya yanaşmıyorsun o yüzden aileni öldürenleri bulmama yardım etmişim veya etmemişim fark etmez çünkü asla adalet bulamayacaksın.
Si vous ne coopérez pas, peu importe si je trouve qui a tué votre famille, la justice ne sera jamais rendue.
Bayan Natchios, bugün burada bizimle olmanız ne güzel.
Mlle Natchios, ravi de vous avoir parmi nous ce soir.
- Hayır, hayır, bizimle konuşacak.
- Non. À nous.
Bizimle diyorum. Hemen havalanma.
Karen, à nous.
Bizimle konuşmak zorunda değil.
Il a vraiment l'air de tenir à ces gosses.
Bizimle çalışacağını tahmin bile edemeyeceği biri olsa peki?
Et si c'était quelqu'un avec qui elle ne penserait jamais qu'on fait équipe?
Bunu onaylatana kadar bizimle merkeze gelmen gerekiyor.
Très bien. En attendant d'en avoir confirmation, vous allez devoir nous suivre au commissariat.
Emile bizimle konuşmak konusunda fikrini değiştirmedi.
Emile n'a pas changé d'avis sur le fait de nous parler.
Bizimle iş birliği yap ki bulabilelim...
Coopérez avec nous et nous découvrirons...
Ya da belki biri nihayetinde bizimle konuşabileceğini düşündü.
Ou alors quelqu'un pensait qu'il était susceptible de nous parler.
Bizimle konuşmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz, Bayan Hickman.
Merci d'avoir accepté de nous parler, Mme Hickman.
Bizimle kaldığın sürece yoksunluk çekmemen için sağlık birimini uyarırım.
Je vais prévenir les médecins pour m'assurer que tu n'aies pas besoin de sevrage lors de ton séjour parmi nous.
- Avukatınız birazdan bizimle olacak.
Votre avocat sera ici d'ici une minute.
- Mark, oturup bizimle konuşmalısın.
Mark, vous devez vous asseoir et nous parler. Allez!
Bu hafta bizimle kalıyor. Hey.
- Elle habitera avec nous cette semaine.
- Geceleyin bizimle.
La nuit avec ça?
Bizimle dalga geçiyorsun ama biz sandığından daha güçlüyüz.
Tu aimes te moquer de nous. Mais on est plus puissants que tu crois.
Onun artık olmadığını.. .. keder içinde söylemeyin.. .. ama bir zamanlar bizimle olduğuna şükredelim.
Ne dites pas dans le chagrin, qu'elle n'est plus, mais soyez reconnaissant qu'elle fût... et même si elle est partie bien trop tôt, puisse sa lumière éternelle nous montrer un chemin dans cette obscurité.
Bizimle çalışacağını tahmin bile edemeyeceği biri olsa peki?
C'est une enquête ouverte - et - fermée, mais je n'y peux rien si un détective solitaire continue à enquêter

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]