English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bizimle kalın

Bizimle kalın translate French

160 parallel translation
Bizimle kalın ve tanrı aşkına şu kuleleri gözleyin.
Tenez bon! Que Dieu vous bénisse!
Bayan Collier lütfen bizimle kalın olur mu?
Restez avec nous.
Daha fazlası için 6 haberlerinde görüşmek üzere, bizimle kalın.
Restez à l'écoute, vous en saurez plus au bulletin de 6 h.
- Evet. Bizimle kalın.
- Oui, et vous ne vous asseyez pas?
Öğüdüm şu, bu sevimli genç kadınla evlenin ve Viyana'da bizimle kalın.
Mon conseil est d'épouser cette charmante jeune femme... - et de rester avec nous à Vienne. - Vous voyez!
24 saat sizlerle beraberiz. Bir yere kaybolmayın, bizimle kalın.
Alors, si vous devez aller quelque part, renoncez-y!
Bizimle kalın.
Discutons.
Constantin Dimitrich. Bizimle kalın, çay içelim.
Constantin Dmitritch!
Hanımefendimiz, lütfen bizimle kalın!
Dame Zhao, restez avec nous!
Bizimle kalın, Miss Halliwell.
Restez avec nous, Mlle Halliwell.
Uh, şimdi, bunun üzerine bizimle kalın, insanlık!
Maintenant, écoutez-moi attentivement.
Ya da ayakbağı olmadığınız sürece bizimle kalın.
Ou bien joignez-vous à nous, mais ne nous ralentissez pas.
"Ayrıntılar için bizimle kalın aradan sonra diğer olaylara bakacağız."
A venir, les détails sur ce sujet et d'autres.
Bizimle kalın.
Monsieur, vous m'entendez?
Bizimle kalın!
Respire, respire.
On dakika sonra yeniden trafik haberlerini vereceğiz... Bizimle kalın. Burası KNR, trafik bilgisi istasyonunuz.
Ne ratez pas le nouveau point circulation, dans 10 min sur KNR, votre station info trafic.
Lütfen bizimle kalın "Uzaylı Ziyareti" sürecek.
Restez avec nous, "Alien Visitation" revient dans un instant.
Özel haber bültenleri için bizimle kalın.
Restez à l'écoute. Bulletin d'information spécial.
Bizimle yemeğe kalır mısınız?
Vous restez déjeuner?
Burada olmanızdan memnunuz. Umarım uzun süre bizimle kalırsınız.
Nous espérons que vous allez rester longtemps.
Hoşça kalın. Bayan Tura, bilmenizi isterim ki bizimle olan bağlarınız hala yerinde duruyor.
Sachez que nos liens ne sont pas rompus.
Annen boşuna yalvarmasın sana, Hamlet. Ne olur, kal bizimle, gitme Wittenberg'e.
Je t'en prie, ne retourne pas à Wittemberg.
- Bizimle kalır mısın, küçük adam?
Tu vas rester avec nous, mon petit.
Kal ve bizimle yemek ye. Masayı kurmama yardım et. Yalnız mısın?
Tu pourrais rester, m'aider à préparer la table.
Bizimle kalırsan, kendi payını alırsın.
Si vous restez avec nous, vous aurez votre part.
Kalıp bizimle savaşmalısın.
Un homme comme toi devrait rester et se battre avec nous.
Serseri olarak nam salmış olsan bile... bu sefer dilerim ki... daima bizimle kalırsın
Toi qui te nommes le Vagabond, nous aimerions que tu t'installes ici.
Bizimle kalırsın umarım.
Acceptez de séjourner quelque temps chez moi.
Bizimle kalın!
Venez!
Merak etme! 1-2 gün bizimle kalırsın!
On te gardera en prison pour te protéger.
- Bizimle biraz daha kal. -... Hayatının sonuna kadar öyle kalacağını söylediler.
- Restez encore quelques heures, -... un légume toute sa vie,
Prynne Hanımefendi kocanız gelene dek umarım bizimle kalırsınız.
Mme Prynne, j'espère que vous demeurerez chez nous jusqu'à l'arrivée de votre époux.
Bizimle yemeğe kalır mısınız?
Vous voulez dîner avec nous?
Umarım bizimle çay içmeye de kalırsınız.
J'espère que vous allez resté et prendre le thé avec nous.
Susan'ın arkadaşı iki haftadır bizimle kalıyor.
On héberge un ami de Susan pendant 15 jours.
Belki de bizimle öğle yemeğine kalırsın bunu düzeltebiliriz.
Déjeune avec nous. On pourra peut-être régler nos affaires.
Bir hafta sonu gelip bizimle kalırsın.
Tu peux y rester le week-end.
İstersen babama birkaç gün bizimle kalıp kalamayacağını sorarım.
Si tu veux, je lui dirai de te garder un peu avec nous.
Geri dönebilir ya da bizimle kalır ve sonsuza dek yaşarsın.
Tu peux retourner là-bas, ou rester avec nous et durer à jamais.
Seçim yapmak zorundasın. Ya Tinle ile gidersin, ya da bizimle kalırsın.
Tu dois choisir... ou tu pars avec Tinlé, ou tu restes avec moi.
O yüzden lütfen kalın ve bizimle bir şeyler için. Bunun uygun olmadığını biliyorum, fakat bence bu kader.
Entendu.
Bizimle yemeğe kalır mısın?
Tu restes déjeuner?
Ölmeye kalkma sakın. Bizimle kalıyorsun.
Vous serez avec nous.
- Yo, bizimle kal orya gidene kadar.
- non, ça n'a pas été long.
Tamam.O zaman burada bizimle kalırsın.
Okay. Ça signifie que tu resteras avec nous
Ama dikkat et, eğer düşer de bizimle beraber yürümek zorunda kalırsan, bilmiyorum, kendine bir bakış atabilirsin, belki bir aynada, bir su birikintisinde, ya da erkek arkadaşının devasa parlak kafasında ; ama emin ol, gördüğün şeyden hoşlanmayacaksın.
Mais faites attention car si vous tombez et que vous devez vivre avec nous ici-bas, vous verrez peut-être votre reflet dans un miroir, ou dans l'eau, et l'énorme tête luisante de votre petit ami, et croyez-moi, ça ne vous réjouira pas.
Haklısın. Bizimle birlikte kalıyor!
Elle doit rester avec nous.
Dünyanın en müthiş atları olacak yine. Kazanırsak, bizimle yüzleşmek zorunda kalırlar.
Il y aura les plus grands chevaux au monde et si on gagne, ils devront faire face à nous.
Richard'ın bizimle gelmesini istiyorduk çünkü bir tırmanıştayken o da kampta kalırsa eşyalarımıza göz kulak olabilirdi.
On avait besoin de Richard. Il resterait au camp de base pour surveiller notre matériel.
Bizimle akşam yemeğine kalır mısın?
Voudriez-vous vous joindre à nous pour le dîner?
Döndüğünde, bizimle kalır mısın?
Tu resteras avec nous à ton retour?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]