Buraya kadar geldik translate French
195 parallel translation
Seni görmek için buraya kadar geldik, ama evde değildin.
Nous sommes venues et vous étiez sortie.
En azından buraya kadar geldik.
On aura toujours amené Wade.
Buraya kadar geldik.
Jusqu'ici aussi.
Erkek kardeşimle birlikte Rusya'dan yürüyerek buraya kadar geldik.
Je suis venu à pied, avec mon petit frère, depuis la lointaine Russie.
Böylece, Tres Santos'dan buraya kadar geldik.
Alors, on vous a suivis depuis Tres Santos.
Kihachiro dono, buraya kadar geldik.
Kihachi... J'ai décidé.
Buraya kadar geldik. Tamamen emin olmak için birde Hakone geçidine doğru gidelim.
Puisque nous sommes venus jusqu'ici, poursuivons jusqu'à Hakoné par acquis de conscience.
Buraya kadar geldik.
Si près du but?
Buraya kadar geldik. Devam etmeliyiz. Mecburuz.
On est arrivés jusqu'ici, il faut continuer.
Buraya kadar geldik. Kalan yolu da katedeceğiz.
On est arrivés jusqu'ici, on ira jusqu'au bout.
Buraya kadar geldik ve anahtarlar yok mu yanında?
On a fait tout ce chemin et t'as même pas les clefs?
Buraya kadar geldik ve şimdi Elora Danan ölecek
Nous sommes venus jusqu'ici pour voir Elora Danan mourir!
Efendim, buraya kadar geldik.
- Pas au point où nous en sommes.
Buraya kadar geldik.
Nous sommes arrivés jusqu'ici.
Buraya kadar geldik. Kalp krizi hariç.
On en est arrivés là, à l'exception de la crise cardiaque spontanée.
Buraya kadar geldik.
Non! On a tenu jusqu'ici.
Buraya kadar geldik, yolun geri kalanını da gidelim.
Je vous accompagne.
Buraya kadar geldik. Başladığımız işi bitireceğiz.
Nous sommes venus jusqu'ici, nous irons au bout.
Hadi, buraya kadar geldik. Hadi bu griffin ( mitlojik ejderha ) çocuklarına asla unutamayacakları bir hoşgeldiniz verelim.
Donnons à ces fils de griffons l'accueil qu'ils méritent.
Buraya kadar geldik. Rakiplerimizi eledik.
On est vêtu avec fureur!
Buraya kadar geldik artık.
Nous y voilà.
- Buraya kadar geldik. - Başaracağız. - Bir, iki!
On est arrivés jusqu'ici, on ira jusqu'au bout.
O zaman, bir otobüse bindin... San Fernando'da taıkılıp kaldın, nasıl olduğunu bilmeden de... buraya kadar geldik.
Tu as pris un bus et tu t'es perdu, ce qui nous amène ici.
Buraya kadar geldik, durmayacağız.
Autant aller jusqu'au bout avec moi.
- Buraya kadar geldik particiler.
- On y est arrivés.
İzini sürerek buraya kadar geldik ve seni bulduk.
Il a suivi votre piste. - Et les contacts radio?
- Buraya kadar geldik, devam edebiliriz.
On est là maintenant.
- Bu yüzden buraya kadar geldik.
- C'est pour ça qu'on est là.
Size telefonla ulaşamayınca buraya kadar geldik.
On n'arrivait pas à vous joindre, alors on est venus.
Birlikte ta buraya kadar geldik.
On a fait tant de chemin.
Doğru, buraya kadar geldik.
Bon, on a fait tout ce chemin.
- Görmedim. Buraya kadar geldik.
On est arrivés jusqu'ici.
Tanrı aşkına Seamus, buraya kadar geldik. İki adım daha at.
Je t'en prie, Seamus, on a fait tout ce trajet... fais deux pas de plus.
Pekala madem buraya kadar geldik bari her yere iyice göz gezdirelim.
Le mieux, tant qu'on y est, c'est de regarder partout.
En azından buraya kadar geldik.
J'ai pas mal réussi jusqu'à présent.
Ama Epping'ten buraya o kadar yol geldik. Üzgünüm hanımefendi.
On est venus spécialement!
Buraya o kadar çok geldik ki bizden kira almamalarına şaşıyorum.
On est là si souvent qu'on devrait payer un loyer.
Eğer haklıysam, ki buraya kadar tek bir örnekle geldik.
Et si j'ai raison... nous devons notre salut à un accident.
Buraya kadar iyi geldik.
Alors tout va bien.
Açlık bastırınca, buraya kadar sürünerek geldik.
On a été poussés par Ia faim.
Buraya kadar bunu duymak için mi geldik?
Et c'est pour ça qu'on est là?
Buraya kadar geldik.
On a survécu jusqu'ici.
Söylediğinde biz geldik. Buraya kadarı doğru, geldik.
Nous avons répondu à l'appel.
Sahip, buraya kadar kanat çırparak geldik.
Ça secouait beaucoup.
Buraya kadar balık için mi geldik?
- Tout cela pour un poisson.
Buraya daha yeni geldik. Bu kadar kısa sürede bunu sipariş etmiş olamazsın.
Depuis qu'on s'est séparés, tu n'as pas eu le temps de l'acheter.
Buraya mümkün olduğu kadar çabuk geldik.
On est arrivés au plus vite.
Belâ kokusu alıyorum. Bana öyle geliyor ki buraya kadar boşuna geldik.
Oui, je vois.
Bak buraya kadar tek başımıza geldik, bundan sonrasını da halledebiliriz. Tek paraya, yiyeceğe ve eve dönmek için bir yola ihtiyacımız var.
Il nous faut du fric, de la bouffe et un moyen pour rentrer.
- Yani buraya kadar geldik...
Après tout ce chemin, on devrait...
Buraya gelebildiğimiz kadar çabuk geldik ki size temizlik konusunda ama, oh hayır. Sizler yıldönümümüzü unuttunuz. Değil mi?
- Vous avez oublié notre anniversaire?
buraya kadarmış 49
buraya kadar 304
geldik 352
geldik mi 60
geldik sayılır 24
geldik işte 25
buraya gel 5102
buraya 1484
buraya gelecek 17
buraya bak 279
buraya kadar 304
geldik 352
geldik mi 60
geldik sayılır 24
geldik işte 25
buraya gel 5102
buraya 1484
buraya gelecek 17
buraya bak 279
buraya gelir misin 63
buraya neden geldin 73
buraya geldin 19
buraya getir 71
buraya gelin 820
buraya gelsene 50
buraya koy 29
buraya gelebilir misin 28
buraya gelip 69
buraya geldim 45
buraya neden geldin 73
buraya geldin 19
buraya getir 71
buraya gelin 820
buraya gelsene 50
buraya koy 29
buraya gelebilir misin 28
buraya gelip 69
buraya geldim 45