Dediğiniz gibi translate French
539 parallel translation
Dediğiniz gibi, Lordum.
Comme vous voudrez.
Lütfen açmayın. Dediğiniz gibi olsun.
S'il vous plait, ne répondez pas!
Bugün yaptıklarım için teşekkür etmenizi umuyordum ama pekala dediğiniz gibi olsun.
J'attendais des remerciements, mais tant pis.
Ama dediğiniz gibi olsun.
Mais je ferai comme vous dites.
Dediğiniz gibi olsun.
- Avec plaisir.
Sizin de dediğiniz gibi, neyin peşinde olduğunuza bağlı.
Cela dépend de ce qu'on cherche, comme vous dites.
Bana dediğiniz gibi, korunmasız bir kadının öylesine ince ve saf bir duyguyla kişisel çıkarların ötesine geçmesini ve böyle sözler sarf ettiğinizde sadece küçük düştüğünü hissetmesini sanırım siz anlayamazsınız.
Vous ne pouvez sans doute pas comprendre qu'une femme, sans protection, comme vous dites, oublie son propre intérêt au profit d'un sentiment délicat et pur.
Kostümlerimizi dediğiniz gibi memleketinizdekilerden farklı bulabilirsiniz.
Vous devez les trouver différentes des vôtres.
Eğer sizin dediğiniz gibi, beni terk ettiyse bilmiyorum.
Je ne sais pas s'il m'a abandonnée, comme vous dites.
Dediğiniz gibi olacaksa tamam.
Si c'est comme ça, je marche!
Evet, gelip dediğiniz gibi saygılarınızı sunabilirsiniz.
Vous pouvez presenter vos respects, comme vous dites.
Başlarken tam dediğiniz gibi hissediyordum ama makineli tüfekleri duyduğum zaman etrafımdaki herkes patır patır dökülünce silahlarının yüzlerce, belki de binlerce kişiyi öldüreceğini düşündüm.
Là-haut, quand j'ai vu les copains tomber, je me suis dit que ces mitrailleuses allaient en tuer des milliers.
Belki de dediğiniz gibi tüm dünyayı müşterisi olarak görüyordur.
Peut-être voit-il le monde entier comme un client.
Kesinlikle, Müfettiş, Dr. Pillar dediğiniz gibi... o gün maskesiyle, benim yerimi aldı.
Puis-je me servir du téléphone? Je vous le déconseille.
- Evet, aynen dediğiniz gibi.
- Vous l'avez dit.
Çok mutluyum. O yüzden... sizin de dediğiniz gibi trajediyi anlayamıyorum.
Je suis trop heureuse pour comprendre la tragédie.
Dediğiniz gibi, aşağı yukarı o zamandı.
Oui, c'était à la même époque.
Ya da dediğiniz gibi, sen bir kurtsun.
Ou comme on dit chez toi, tu es un vrai tombeur.
Dediğiniz gibi bu da mı bir tesadüf?
Pure coïncidence?
Dediğiniz gibi 20. yüzyılda bu tür şeylerin varlığına nasıl inanılır.
Ridicule, au 20e siècle.
O zaman dediğiniz gibi dışarı çıkma şansına belki sahip olabilirim.
Et peut-être la chance de sortir, comme vous dites.
Dediğiniz gibi mahcup hissetmiyorum kendimi.
Je ne m'apitoie pas sur mon sort, comme vous dites.
Dediğiniz gibi oluyor.
N'est-ce pas?
İstesem bile, dediğiniz gibi, daha mütevazi olup kendi borumu üfleyecek olsam.. .. bunu nasıl yapacağım? Ben bir hiçim.
Même si je voulais, comme vous dites, chanter mes louanges, comment le ferais-je?
Peki, dediğiniz gibi olsun. Ama olacaklar için beni suçlamayın.
Je ferai, ce que vous voudrez, mais ne me reprochez rien, après.
- Dediğiniz gibi... - 35. Yün, pamuk, ketenin yerini alacak ara ürünleri çeşitlendirmemiz gerekecek.
Il n'y a qu'à varier les composantes pour imiter la laine, le coton, etc.
Dediğiniz gibi sınır taşlarının tespiti konusunda
Pour vérifier les bornages...
Dediğiniz gibi onu geri getiriyorum, kaptan.
- Je l'attache, comme vous l'avez dit.
Dediğiniz gibi Bay Pfeiffer yoksa, bu konuyla ilgili kimi görebilirim?
Qui dois-je voir s'il n'y a pas de M. Pfeiffer, comme vous dites?
Eşitlik elde etmek istiyorsanız dediğiniz gibi,..... sağlık kuruluşlarında aynı seviyede olmalısınız.
Vous revendiquez l'égalité, si j'ai bien compris. Alors, il faudrait aussi obtenir l'égalité en matière de plomberie.
- Dediğiniz gibi!
- Comme vous dites!
Tıpkı dediğiniz gibi çiftliğe gidiyorlar.
Ils se dirigent vers le ranch comme vous l'aviez dit.
Sizin de dediğiniz gibi tek evladını yitirdi ama eğer olanlar yüzünden Rhoda zan altında kalıyorsa bununla yaşamak zorunda kalan benim ve bir de kocam tabii.
Elle a perdu son fils unique. Mais je ne veux pas que l'ombre d'un doute pèse sur Rhoda. Mon mari sera de mon avis.
Ben, sizin dediğiniz gibi diplomatik görüşmeleri iletmek üzere yetkilendirilmedim.
Je ne suis pas autorisé à mener des négociations diplomatiques avec n'importe qui...
Çiftine. Dediğiniz gibi olsun.
Comme vous voudrez.
Ya burada kalırız ya da dediğiniz gibi dışarı çıkarız ama beraberce.
Restons, ou sortons, si vous le décidez... mais ensemble!
Dediğiniz gibi, çıkışı garanti ediyorum.
Supposons que je garantisse la sortie?
Sizin de dediğiniz gibi, efendim, buradaki insanlar sıradan batıl inançlı.
Comme vous dites, Monsieur, les gens d'ici sont simples et superstitieux.
Ve tam dediğiniz gibi yapacağız.
On va faire ce que tu as dit.
Bay Gomez, İspanyolcada dediğiniz gibi, mi casa, su casa.
Señor Gomez, comme on dit chez vous : "Mi casa es su casa."
Dediğiniz gibi efendim, bir taş kadar sabit.
Comme vous l'avez dit, stable comme un roc.
Sizin de dediğiniz gibi, insan yapımı bir nesne.
Un objet construit par l'homme. On dirait un poids.
Onu dediğiniz gibi vurduysanız öldürmüs olmalısınız.
Si vous l'aviez vraiment atteint, vous l'auriez tue.
Dediğiniz gibi, Amerikalılar cezalandırılmış.
Ainsi, les troupes américaines ont été persécutées?
Dediğiniz gibi, sabit fiyat, kabul mu?
Même tarif, comme vous disiez?
Dediğiniz gibi olsun, Bay Bookman.
Comme vous voudrez, M. Bookman.
Pekâlâ, dediğiniz gibi yapıp, öncelikle Ayako'nun evlenmesi hususuna bakacağım.
Enfin, on va d'abord s'occuper d'Ayako.
Tam dediğiniz gibi doktor, hepsi yalan söylüyor. Elbette.
Evidemment.
Tam dediğiniz gibi.
Vous aviez raison.
Dediğiniz gibi olsun.
J'accepte.
Dediğiniz gibi, burada sanatçılar var.
De combien disposes-tu?
dediğiniz gibi olsun 20
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22